Malumumuz dünya önemli bir imtihandan geçiyor. Covid diye adlandırılan hastalık tüm dünyanın düzenini değiştirdi. Selamlaşma alışkanlıklarımız, toplanma alışkanlıklarımız, giyinme alışkanlıklarımız, yeme alışkanlıklarımız... Birçok alışkanlığımız değişti. Rakamlar tam anlamı ile gerçekleri yansıtmasa da resmi olmayan araştırmalara göre her 7 dakikada bir insan, covid nedeni ile ölüyor. Bundan dolayı çoğu ülke tedbirler alıyor. Sağlık harcamaları, iş gücü kayıpları, önlem için sıvı denemeleri harcamaları gibi harcamaların; birçok ekonomik sonuçları da oluyor. Ülkeler ölümlerin önüne geçmek için ciddi ekonomik bedeller ödüyorlar. Geçmiş yıla baktığımızda iş gücü kaybından dolayı, sağlık harcamalarından dolayı, tedavi harcamalarından dolayı önemsenecek ekonomik bedeller ödediğimiz, yine hepimizin malumu. Kolay değil her 7 dakikada bir kişi bu hastalık yüzünden ölüyor; en azından kayıtlara bu hastalık yüzünden öldü diye geçiyor.

Bir de fark edemediğimiz, her akşam haberlerde görmediğimiz, hatta deyim yerinde ise çoğumuzun "ruhunun bile duymadığı" bir hastalık (!) daha var: AÇLIK. Açlık yüzünden her dakika 11 kişi ölüyor. Covid nedeni ile ölenlerden en az %50 daha fazla. Ama tüm dünyayı kasıp kavurmuyor. Ülkeler bunun için her hangi bir ekonomik bedel ödemiyor. "Dünya sağlık örgütü kuruluşu" açlıktan ölenlerin sağlıklarına dikkat çekmiyor. Neden? Cevabı biliyoruz. İtiraf edelim kendimize diye ben yine de yazayım. Çünkü covid nedeni ile ölümler zengin fakir ayırt etmiyor iken açlık ile ölümler sadece fakirleri etkiliyor. Dünyada açlık ile boğuşanların sayısından daha fazla insan obezite ile boğuşuyor. İnsanların açlıktan kurtulması için verilen maddi mücadeleden daha fazlası obezite ve neticeleri için veriliyor.

Açlık ile ölenlerin önemli kısmı Afrika kıtasında. Şu gelişmiş diye tabir ettiğimiz ülkelerin yer altı kaynaklarını ve elmaslarını sömürdüğü ülkeler yani. Sömürülüp de açlık ile boğuşurken, misyonerlik çalışmaları ile çalınan zenginliklerinden karın tokluğuna dinleri değiştirilen, Müslüman kardeşlerimiz yani. 150 milyar doların üzerinde bağış toplayan ve bu bağışlar ile Afrika kıtasında sözüm ona "meme kanseri" için sağlık çalışmaları yaptığını iddia eden "Bill & Melinda Gates vakfının" dümenler çevirdiği kıta var ya işte açlık nedeni ile ölümlerin çoğu bu topraklarda gerçekleşiyor. Halkı Müslüman olan, onlarca ülkenin olduğu kıtada gerçekleşiyor bu ölümler. Halkı Müslüman ancak yöneticileri oldukça zengin olan ülkelerde gerçekleşiyor bu ölümler. Dünyanın hali ortada kapitalizm gereği; güçlü olanın zayıf olanı sömürdüğü modern(!) çağda yaşıyoruz. Elbette Rabbimizin: "O, (senin yanından) ayrılınca yeryüzünde bozgunculuk yapmağa, ekin ve nesli yok etmeğe çalışır. Allah ise bozgunculuğu sevmez." (1) diye tarif ettiği bu zihniyetten, hem fakir hem de Müslüman olan bir çevrenin kurtuluşu için, bir reçete beklemek doğru olmayacaktır. Öyle bir çalışmaya dikkat çekme gafletine de düşecek değilim. Ancak Peygamber efendimiz (sas): "Komşusu açken tok olarak yatan kimse bizden değildir." diye buyurması bu konu hakkında bir şeyler yapmamız gerektiğinin ispatıdır.

Neler yapabiliriz? Türkiye'de İHH, CANSUYU, VERENEL, YARDIMELİ, HAKEV vb. derneklerimiz ciddi anlamda yardım faaliyetleri yürütüyor. Aç olan kardeşlerimizin karınları doysun diye ciddi emekler harcıyorlar. Bu anlamda Müslüman olarak bizlerin bir boşluğunu dolduruyorlar. Açlık ile boğuşan kardeşlerimizin daha sağlıklı düşünebilmesi için; açlık ile mücadelesine yardımlar etmeliyiz de. Ancak bu konuda yapılması gereken sadece aç olan kardeşlerimizi doyurmak olmamalı. Aç bırakılan kardeşlerimizi sömüren sistem ile de mücadele etmeliyiz. Batıla İslam'ın korkunç gelen tarafı yardımseverlik emirleri değildir. Batıla İslam'ın korkunç gelen tarafı sömürü sitemi ile mücadele emirleridir. Cihad çalışmaları da bunun gerekliliğidir. Hak nizamın temsilcisi olan Müslümanlar olarak; yeryüzünde Allah'ın halifesi olarak zayıf olanların sömürüldüğü sistem ile TEKRAR mücadele etme çalışmalarına girişmeliyiz. Artık "Rahmetlik Sezai Karakoç" diye yazmak zorunda kaldığımız büyüğümüzün dediği gibi "Devrime değil Dirilişe" ihtiyacımız var.

Rabbim bizlere yeryüzünde halife olduğumuz şuurunu versin. Rabbim bizlere İslam birliğinin ihyası için çalışmalar yapmayı nasip etsin. Rabbim bizleri kardeşliğimize zarar veren tüm fitnelerden uzak eylesin. Amin.

Allah'ın (cc) kulu, Ümmet-i Muhammed'den, kardeşiniz İlyas...

1. Bakara suresi 205. ayet

2. Hakim, Müstedrek, 4/183