Bu yazı, kitap meraklısı maydanoz ve örnek alınacak bir insan olarak nitelendirdiği okuyan ve düşünen kır saçlı hakkında... (DÜNDEN DEVAM)

Bilgisayar klavyesinde gezinen elleri merakını gidermek için daha hızlı hareket ediyordu. Yarım saatlik ayrıntılı araştırma sonucu birkaç bilgi edindi. En önemli bilgi "yazar" olmasaydı. Gerçekten tanışması gerektiğinin farkına vardı. Lakin önce tanımalıdır çünkü tanınmadan düşünce dünyasının kapılarını açamazdı.

Okulun ilk günleri... Okulun pikniğinde ve ilk defa karşılaştı onunla. Aralarında konuşma geçmedi ancak mutlaka irtibata geçmeliydi. Bunun için de bir planı vardı. Elbet okula giderken "Yaptıklarımla adımı okulun tarihine kazıyacağım" dedi.

Oyum programı ve 9 sınıfın ilk günleri...Uyum programının 3. günü olan Cuma, piknik yapacakları sınıfta toplanan 10-15 kız büyük çardağın birinde oturdular. Tanışanlar kaynaştılar... Tanışmayanlar kendilerini tanıtırken bir ara yanlarına birkaç hoca geldi. Maydanoz bakışlar çardağın dışında durana odaklandı çaktırmamaya çalışarak. Hep o yana bakıyordu. Kısa bir süre süzdükten sonra gözlerine odaklandı. Huyuydu illa ki gözlerine odaklanır ve incelerdi. Çünkü gözler ruhun aynasıydı ve tanımaya başladıkça karakteriyle konuşurdu. İncelediği gözlerin kendisine odaklandığını gördüğünde Maydanoz, gizlemeye gerek duymadan baktı. Karşısındakinin söylediği şeyleri yarım yamalak anlayabilmişti. O tarafa hücum eden ışık hüzmesi görebilmeyi kısıtlıyordu. Odaklanamıyordu konuşmalara o yüzden sadece kafa sallamakla yetindi.

Okulun ilk günleri...Okulun ilk gününde karşılaştı ancak sadece babası konuştu. Kısa süreli konuşmadan 9. sınıfların dersine girmeyeceğini anlamıştı. Şimdi ne olacaktı bir çaresini bulup irtibata geçmeliydi. Acaba nasıl bir çözüm bulacaktı?

Ders rehberlikti... Sınıf hocaları kulüp seçimi yapacaklarını söyledi ve tahtaya kulüp adlarıyla ve rehberlik eden öğretmenleri yazdırdı. En baştan itibaren incelerken gördüğü bir isime gözlerini sabitlendi. İki saniyede kafasında kurduğu planla gözleri kocaman açıldı. Arkadaşına falanca kulübe girmek isteyip istemediğini sordu. Olumlu cevap alınca tahtadaki arkadaşına seslendi. "Azra, Kültür Edebiyat Kulübüne beni ve Şeyma'yı yaz.

Ekimin dokuzu, güzel bir son ders... Zaman geçtikçe tanımlayamadığı hissin yeniden oluştuğunu fark etti. Bir gün gerçekleşti. Lakin sabahki duygusuyla aniden söylemişti. Elleri buz gibi olmuştu, bayılacak gibi oldu. Belki tam olarak böyle tarif edilemezdi de buna yakın bir durum mu yaşıyordu? Ancak kimse bilmiyordu yine çaktırmamıştı. 7. teneffüse çıkmak için zil çaldığında okulda Kavimler Göçü'nün ikincisi gerçekleşti. Tecrübeli üst sınıflar ve önceki teneffüsten gideceği sınıfı bilenler rahatça bulmuşlardı. Diğerleri hala daha arıyorlardı sınıflarını. Arkadaşlarıyla daha önce yerini tespit ettiği 12A sınıfına yöneldi. 43 kişi, 24 kişilik sınıfa sığmadı.

En uzun bekleyişlerden biriydi onun için. Beklerken aynı hissi yine yaşıyordu acaba gitmeli miydi?

Beklenen kişi içeri girdiğinde ayağa zor kalktı. Karşısındaki kişi kendi karakteristik özelliklerini belli eder. Konuşan kızcağız eziklik hissediyordu. Çünkü diğer öğrenciler çok rahattı karşısındaki kişiyi konuşmaya başlayınca rahatladı Maydanoz. Sıra genel kurul seçimlerine geldi. Çok istiyordu katılmayı, lakin başkan ya da yardımcısı olamazdı. Kendini hazır hissetmiyordu. Tek başına katılmak istemiyordu arkadaşına sordu, o istemedi. Korktuğu başına gelmişti. Şimdi ne olacaktı? O sırada duymak istediği bir cümle vardı. Duydu. "Genel Kurula Ceren'i de yaz" Sevindi bu işe. Acaba arkadaşını ikna etmeye çalışırken mi görmüştü. Yoksa kendi mi istemişti? O an bu soru üzerinde çok fazla düşünmedi ve gülümsemekle yetindi. (Ceren ORHAN)