Hamdolsun okullar ikinci dönemde yüz yüze eğitime devam edecek ve hamdolsun bu günleri yeniden yaşamamızı sağlayan yaratanımıza. Okullar bilimin, toplumun yaşam kodlarının gelecek nesillere aktarıldığı yerler. Bilimin üretilmesi, toplumun yaşam kodlarının gelecek nesillere aktarılması çok kolay metodolojik bir yapı ile olmuyor. Her hizmetin nasıl ki bir meşakkatli yanı var okular da da üretmek, yeni şeyler öğrenmek, toplumsal yaşamın genetiğini gelecek nesillere aktarmak da o kadar meşakkatli. Acı, yokluk, çalışmak, mücadele etmek insan ruhunun hem dayanaklılığını artırıyor hem de olaylar karşısında sabırlı ve müşfik olmasını sağlıyor. Yaş geçtikçe, tecrübe arttıkça bu hasletleri kazanmak tabiri caizse insanların vazgeçilmez karakteri oluyor.

Okullar yaşamın merkezi olarak tasarlanıp işlevselliği artırılabilirse modern hapishane görünümünden belki o zaman kurtulabilirler. Okulların çekiciliğine ve vazgeçilmezliğine bütün toplum katmanlarında inanabilme davranışı kaçınılmaz olursa belki okulların çekiciliği artabilir. Okulların alternatifi sokaklar, uzaktan eğitim, açıköğretim ve diğer odak noktaları olmamalıdır. Cumhuriyet öncesi eğitim kurumları, medrese yapılanması içindeydi. Bu yapılarda hem pozitif bilimlerin hem de teolojik bilimlerin eğitimleri verilmekteydi. Cumhuriyetin ilanı ile bu yapıların varlığına son verildi, Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile eğitim işi Milli Eğitim Bakanlığı'na bırakıldı. Bilindiği gibi eğitimin çoklu tarafları ve çoklu pedagojik yanları var. Bireylerin eğitim işi zor bir iştir. Bu iş bilimsel verilerin ve bilimsel gerçeklerin ışığı altında yapılmalıdır. Bireylerin pedagojik ve psikolojik yönlerini dikkate almadan verilen eğitim, bireylerin gelişiminden çok onları birer suç makinası haline getirebilir aynı zamanda toplumsal gelişmeye de ket vurabilir.

Ülkemizde eğitimin felsefi kaynağı değişik düşünce akımlarına göre hakim odaklar tarafından kendi düşünce sistemine göre şekillenmekte. Bazı odaklar, Türk İslam Sentezine uygun eğitim anlayışının hakim kılınmasını; bazı odaklar milliyetçilik anlayışını bertaraf ederek sadece İslami anlayışının hakim olmasını; bazı odaklar ise bu iki düşüncenin de hakim olmasını istemeyerek sadece materyalist düşüncenin hakim olmasını isterler. Esasında şu odak ya da bu odaktan öteye Türkiye Cumhuriyetinin nevi varlığını devam ettirecek, muasır medeniyet ülkelerin seviyesine çıkarabilecek değerleri hakim kılmak odak noktası olmalıdır.

Ha bu arada eğitim işi bazı odaklar tarafından da o kadar hafife alınıyor ki, alacağı evine, arabasına gösterdiği özeni çocuğunun eğitimi için göstermiyor. İnsanlar bir araç veya bir ev almak istediği zaman her türlü araştırmayı yapıyor, ekspere götürüyor ama çocuğu için böyle bir araştırma yapma gereği duymuyor. Kendi yaşam felsefesine göre yapmak isteyip te yapamadıklarının özlemlerini çocuğunun özerinde gidermeye çalışıyor.

Eskiden eğitim işleri medreselerde yapılıyordu, günümüzde ise okullarda. Bazı kesimler çocuklarını formal eğitimin dışında tutarak adı sanı belli olmayan adına medrese denilen merdiven altı çalışan yerlerde eğitim almalarını sağlamaya çalışmaktalar. Sözüm ona merdiven altı medrese yapıları eski medreselerin rolünü almaya çalışıyor ama merdiven altı yapıların medreselerin yerine geçme olasılıkları yok. Merdiven altı yapıların medrese mantığı ile yapılanmaları mevcut şartlar altında çok zor görünüyor. Bu sadece insanların duygularının sömürülmesi için ancak kullanılabilir. İnsanlarımızın bu konularda daha dikkatli olmaları gerektiğini düşünenlerdenim. İlla da medrese eğitimi adı altında bir eğitim verilmek isteniyorsa, bu formal yollarla yapılmalıdır. Kaçak köçek yollara tevessül edilmemelidir.

'Taş yerinde ağırdır, derler. Mevcut düzen içinde camiler pozitif ilimlerin öğretilmesinden çok ibadet edilecek yerler olarak dizayn edilmiştir. Camiler medrese mantığı ile eğitim hayatında yerlerini almak için yeniden yapılanma içine girebilirlerse belki o zaman eğitimin uhrevi kısmı camilerde verilebilir. Hiçbir pedagojik eğitim almayan kişilerin eğitim işine girmelerine asla ve asla izin verilmemelidir. Okullar ile camiler birbirlerinin alternatifi olarak kabul edilmemeli, ne yazık ki bazı kesimler bu iki kurumu sürekli birbiriyle kıyaslamakta, bu da sağlıklı bireysel gelişmenin önüne engel olmaktadır. Mevcut toplumsal düzen içinde camilerin misyonu ile okulların misyonunun farklı olarak düşünülmesi toplumsal gelişmenin kaçınılmaz sonucu olarak görünmekte.

Öğrenmek, üretmek, üretilen ürünlerin piyasaya sürülmesi için çaba sarf etmek, okullar marifetiyle yapılmakta 'Okul yolu taşlıdır, yarın gözü yaşlıdır.' Sözü her ne kadar türkü formatında söylenmiş olsa da hayatın gerçeğini yansıtmakta, eğitimin felsefi yapısının temelini oluşturmakta. Yolların taşlı olması demek, gidilen yolun lay lay yapılarak gidilecek kadar rahat olmadığını bir emek bir zahmet çekileceğinin nişanesi. Hafta başında okullar açıldı. Bugün öğrenciler, emeklerini gelecekleri için ter akıtarak harcamazsa, başarı için ter dökmezlerse yarın ekmek kazanmak için dökecekleri teri bulamayabilirler.