OKUL ÖNÜNDE İŞİN NE?

Bir ay önce Kurşun Kalem?de haber vermiştim.

?Valilik, yabancıların okul çevresinde gezinmesini yasakladı. Veli değilsen, öğrenci değilsen, okul önünde işin ne?? Diye yazmıştım.

Haber Zonguldak?tan idi. Okul çevresindeki tehditlerden öğrencileri korumak için böyle bir karar alınmıştı.

?Ne dersiniz aynı karar İnegöl?de uygulansa, iyi olmaz mı?? diye sormuştum.

Bir ay sonra aynı kararı Bursa Valiliği de aldı.

Okul içinde idare ve öğretmenler var. Ancak okul dışında denetim yok. Böyle olunca öğrenciler her türlü tehdit ile karşılaşabiliyor. Zararlı alışkanlıklar, zararlı arkadaşlıklar özellikle ev ile okul arasında kazanılıyor. Kılık kıyafetin serbest kalması ile denetim daha da zorlaşacak.

Bu gerçeği dikkate alan Bursa Valiliği, okulla ilgisi olmayan kişilerin, eğitim kurumlarının çevresinde, yakınında, geliş- gidiş güzergahlarında beklemesini, gezinmesini yasakladı.

Ayrıca okul çevrelerinde yüksek sesle müzik dinlemek ve seyyar satıcıların girmesi de yasak.

Polisler,okul önlerini sürekli kontrol altında tutacak. Uygunsuz hal ve davranışlarda bulunan öğrencileri uyarılacak. Okulla ilgisi olmayan kişiler uzaklaştırılacak.

İl İdaresi Kanunu?nun 11/c maddesi bu tür uygulamalara imkan tanıyor. Kabahatler Kanunu?nun, ?Emre itaatsizliği? düzenleyen 32?nci maddesi uyarınca para cezası kesilebiliyor.

ARTIK TAHTALAR AKILLI

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, okullarda uygulanmaya başlayan FATİH Projesini çok önemsiyor. Başbakan bu proje ile ne kadar gurur duysa az.

FATİH Projesi ve akıllı tahta eğitimi alan, akıllı tahtayı etkin kullanan bir eğitimci olarak şunu açıkca ifade edeyim ki; Fatih projesi müthiş bir uygulama.

Şöyle örnek vereyim. Geçtiğimiz hafta, Maya takvimi ve 21 Aralık 2012 iddiaları ile ilgili öğrencilerimden çok soru aldım. Bu sorular üzerine internetten ilgili video ve sunumları araştırdım.

Bir hafta boyunca girdiğim tüm sınıflarda video görüntüleri eşliğinde ders işledim. Ses var, görüntü var, müzik var, renk var, hareket var. Öğrencilerin tüm duyu organlarına hitap etme imkanı buldum.

Eğitim hayatım boyunca bu kadar verimli ve etkili ders işlediğimi hatırlamıyorum.

Akıllı tahtalar, Bilgisayar ve interneti çok iyi kullanan öğrencilere daha faydalı olacak bir donanıma sahip.

Bu eğitim döneminin başında, Proje kapsamında İnegöl?de 8 okulda 250 sınıfa akıllı tahtalar yerleştirildi.

Akıllı tahta deyip geçmeyelim. Düşünün kara tahta yerine artık dev bir ekran var. Bu dev LCD ekran; hem bir bilgisayar, hem bir televizyon, hem bir internet, hem bir elektronik tahta. Tebeşire ve silgiye artık ihtiyaç yok. Projeksiyon ve kablo derdi de bitti. Akıllı tahta aynı zamanda eski tahta uygulamalarına da imkan veriyor.

Geçtiğimiz günlerde Öğretmenler Akıllı tahta eğitimi aldılar.

Artık öğretmenler de öğrenciler de Tablet PC?lerin gelmesini bekliyorlar. Sanırım 2.dönemden itibaren 9.sınıflarda dağıtımlar başlayacak.

Söz konusu akıllı tahtaların üretimini yerli bir firma olan Vestel?in yapması da ülkemizin teknolojide geldiği düzeyi çok güzel anlatıyor.

Müjdeyi vermiş olalım, çok yakında öğrencilerimiz, korumalı, güvenli, içinde ders notlarının yer aldığı, her yıl yenisinin yüklendiği, evine götürebildiği ve kendisine zimmetlenen tablet PC?lere kavuşuyorlar.

ÖĞRENCİ KIYAFETLERİ İYİ Mİ OLDU, KÖTÜ MÜ OLDU?

Milli Eğitim Bakanlığı, okullarda, belirli koşullarda öğrencilerin kılık kıyafetlerinin serbest olmasına ilişkin bir yönetmelik yayımlandı.

Yönetmeliğe göre, artık öğrenciler, okul ve sınıflarda, tek tip kıyafet giymeye zorlanamayacak.

Bakanlar Kurulu kararının Resmi Gazetede yayımlanması ile birlikte ülkemizde yeni bir tartışma başladı. Bu uygulama iyi mi oldu, kötü mü oldu?

Uygulamanın artıları olduğu gibi elbet eksileri de olacaktır. Ancak sonuç itibari ile olması gereken bir uygulama.

Türkiyedeki demokratikleşme süreci böyle bir uygulamayı gerekli kılıyordu.

Her fırsatta Avrupa?yı örnek verenlerin bu uygulamaya karşı çıkmaları çok manidar. Çağdaş ülkelerde öğrenci istediği kıyafetle okula gidebiliyor.

Eğer eğitim sınırlamayı değil geliştirmeyi, aynı olmayı değil farklı olmayı, taklit etmeyi değil üretmeyi hedefliyorsa bu uygulamanın doğru olduğunda şüphe yoktur.

Artık öğrenciler tek tip kıyafet, önlük, forma ve eşofman giymeye zorlanamayacak. Kıyafetlerin temiz,münasib ve düzenli olması yeterli.

Bu serbestlik sınırsız da değil. Öğrenci okul dışı takılar kullanamayacak. Moda gereği yırtık, delikli, vücudu sergileyen, belli eden ve şeffaf kıyafetler giyemeyecek. Öğrenciler makyaj yapmayacak, bıyık ve sakal bırakamayacak.

Özel gün, hafta ve kutlamalarda ders içi ve ders dışı faaliyetlerde kullanılmak üzere veliye mali yük getirecek özel kıyafet aldırılamayacak. Böylece veliler okul kıyafetlerinin getirdiği mali yükümlülükten kurtuldular.

İmam Hatipli Kız öğrenciler ile seçmeli Kuran-ı Kerim derslerinde tüm kız öğrenciler başlarını örtebilecekler. Kimi vatandaşlarımız,bu kararı ve ?Okul içinde baş açık, saçlar temiz ve boyasız olacak? maddesini eleştiriyorlar. İnanç gereği örtünmenin tüm öğrenciler için serbest kalmasını istiyorlar. Veliler bu noktada, getirilen düzenlemenin yeterli olmadığı görüşünde.

En çok eleştiri yapılan diğer nokta; serbestliğin, zengin-fakir arasında eşitsizliği arttırıp arttırmayacağı? Hayatın gerçekleri açısından bakıldığında bu nokta da pek sorun olarak gözükmüyor.




EVİN KAPISI HERKESE AÇILMAZ

Çanakkale Emniyet Müdürlüğü, Toplum Destekli Polislik Şubesi ekipleri, hırsızlık vakalarına karşı kapı kapı gezerek vatandaşları uyarmışlar. Polisler bu amaçla 400 vatandaşın zilini çalmış.

Ancak zili çalınan herkes Kim o diye bile sormadan kapıyı açmışlar. Basılan her zilde kapılar anında açılmış.

Polis ekipleri, gelenin kimliğini sormadan kapıyı açan vatandaşlara broşür dağıtıp uyarmışlar.

Bu çok önemli bir ders. Evin hanımlarına, çocuklara bu konuyu çok iyi öğretmek gerekiyor. Özellikle sıcak günlerde, karşı komşuya geçerken kapıyı açık bırakmak, anahtarı kapı üstünde bırakmak gibi kötü bir alışkanlığımız var.

Kapı çalınınca, zile basılınca, mutlaka gelen kişiden emin olmamız, kim olduğunu sormamız gerekiyor. Yabancıya kapıyı açmak kesinlikle doğru değil.

Çoğunlukla aceleden, dalgınlıktan, önemsemeden kim olduğunu sormadan, kapıyı hemen açıyoruz. Bu çok yanlış. Hele hele evin erkeği yoksa; satıcı, tamirci, pazarlamacı her ne ise gelen, eve almak doğru değil.

Hırsızlık ve saldırı başta olmak üzere bu ihmal bir çok kötü olaya yol açabiliyor.

Mahalleliyi tanımak, komşuluk ilişkileri de bu açıdan önem taşıyor. Yabancı, tanınmayan kişiler sokağımızda, sitemizde, apartmanımızda görüldüğünde mutlaka önemsenmeli. Şüphe durumunda mutlaka polis haberdar edilmeli. En küçük bir şüpheli durumda bile 155 Polis İmdat hattını aramalıyız.

Nitekim denetimlerini sıklaştıran Çanakkale Emniyet Müdürlüğü ekipleri, şüpheli şahıs sorgusuna da ağırlık vermiş.

Şüpheli şahıslar üzerine kimlik sorgusu yapan ekipler, çeşitli suçlardan aranan çok sayıda şüpheliyi bu sayede yakalamayı başarmışlar.

Güvenlikle ilgili en önemli kural şudur: Suçu oluşmadan önlemek?

Çanakkale?den paylaştığım bu haber İnegöl için de bir örnek? Her şeye rağmen İnegöl son derece huzurlu bir şehir. Bu huzurun devamını sağlamak Emniyet güçleri kadar bizim de görevimiz.