Yarı yıl tatili için Zeki abim köye gelmişti.Konuyu ona açtım.Ne yapmalıyım da bu münazara yarışmasında başarılı olmalıyım diye abime sordum.Zeki abim,İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji bölümünde okuyordu.Bir yandan da o zamanlar çok meşhur olan'' Meydan Larousse Ansiklopedisi''nde çalışıyordu.Soruma cevap olarak: -Bol kitap okuyacaksın.Hem de sesli olarak okuyacaksın. Ağaçlara, kuşlara, otlara, kuzulara okuduklarını sesli sesli anlatacaksın, dedi.

Ben de öyle yaptım.O günden sonra evimizde bulunan abime ait tüm Türk ve Dünya Klasiklerini okumaya başladım.Okuduğum kitapların sayısını hatırlayamaz oldum.Hele hele Talip Apaydın'ın Yar Bükü kitabından çok etkilenmiştim.Kitap okuma benim için yemek-içmek gibi doğal ihtiyaçlardan biri haline gelmişti.Maksim Gorkiler,Kemal Tahirler,Bekir Yıldızlar,Mahmut Makallar,Fak,ir Baykurtlar,Tosloylar... velhasıl o dönemin yazarlarının tüm kitaplarını üç aylık zaman diliminde okuma fırsatı yakaladım.Artık tam bir kitap kurdu olmuştum.Boş zaman diye bir kavramım kalmamıştı.Boş zamanlarımı kitap okuyarak geçiriyordum.

Nisan ayı geldi çattı. Günlerden cumaydı. Hayırlı bir gündü. Kendime inanıyordum. Günün uğuruna inanıyordum. Çalışmalarımın boşa gitmeyeceğine inanıyordum. Başım dikti. Gururluydum. Çünkü hazırlıklıydım. Telaffuzum düzelmişti. Düzgün bir Türkçe ile konuşur oldum.

Bugün benim için var olma ya da yok olma günüydü. Heyecanlıydım. İçim kıpır kıpırdı.Masalar kuruldu.Gruplar yerlerine geçti.Tarık öğretmenimiz her gruptan bir sözcü seçilmesini istedi.Bizim gruptan ben parmak kaldırdım.Sınıfta yine gülüşmeler oldu.Yüzüme baka baka öğretmene benim sözcü olmamı istemediklerini söylüyorlardı.Kendi kendime olumsuz durumlara hazırlıklı olmalıyım diye söz vermiştim.Moralimi asla bozmayacaktım.Velhasıl gülüşmeleri hiç umursamadım.Her şeyden önce kendime sonsuz inancım vardı.Öğretmenimin de desteğiyle bizim grubun sözcüsü seçildim.İlk raundu kazanmıştım.Grup üyelerine kalsa seçmezlerdi.Neyse sonuçta grubun sözcüsü olmayı başardım.

Münazara başladı.Tüm sınıfın dikkati üzerimdeydi. Bütün detayları not alıyordum.Tüm konuşmacıları dikkatle izliyordum.Herkes sunumunu yaptı.Sıra bana geldi.Sınıfta bir sessizlik hakimdi. Yaprak kıpırdamıyordu. Tarık öğretmenim de merak içindeydi.O da merak ediyordu.Ben sunuma başladım.Ses tonum da harikaydı.Sözcükleri tane tane çıkarıyordum.Herkes sus pustu.Tüm gözler bendeydi.Sonuçta öyle bir sunum yaptım ki bütün sınıf beni öğretmenimizin de desteğiyle ayakta alkışladı.Sıra Jüri üyelerinin sonucu ilan etmesine geldi.Herkes heyecanlıydı.Ancak bizim grubun şampiyon ilan edileceğinden herkes adı gibi emindi.Öğle de oldu.Münazarayı kazanmıştık.Grup arkadaşlarımın o gün nasıl boynuma sarıldığını hayatım boyunca unutmadım.Çok mutlu olmuştum. Bir imkansızı başarmıştım..Olumsuz bir algıyı kırmıştım.Bu olay benim hayatımı olumlu yönde değiştirmişti

Sonuçta ne olduğunu merak ettiğinizi hisseder gibiyim.Lisenin Ekin-Yazın koluna seçildi.Lisede dergi çıkarmaya başladık.Büyük sınıflardaki abilerimden de çok şeyler öğrenmeye başladım. Bayramlarda şiir okuyacak öğrenciler arasına seçildim.Artık okulun tanınmış bir bireyi oluverdim.Yıllar sonra bir baktım Türkçe öğretmeni olmuşum.Artık tüm devlet törenlerinin vazgeçilmez sunucusuydum.Milli Eğitim Bakanı Nahit Menteşe ile Devlet Bakanı Nafiz Kurt gibi bakanlarımızın,valilerimizin de bulunduğu törenlerde sunuculuk üstlendim.

Bir öğretmenin ufacık dokunuşunun nasıl güzel sonuçlara vesile olabildiğine,bir öğrencinin kaderini nasıl değiştirebildiğine tanıklık etmiş oldum.Bu vesile ile Tarık Öğünç öğretmenimizi bir kez daha saygıyla anıyorum.Azim ve kararlılık ile insanoğlunun başaramıyacağı iş yoktur.Tarık Öğünç gibi öğretmenlerimizin çok olması dileklerimle tüm öğretmenlerimin ellerinden öpüyorum.