SAHTE RAPOR ALAN ÖĞRENCİLER

Lise son sınıf öğrencileri Üniversite sınavına hazırlanıyor. İlk sınava 2 hafta kaldı. Son sınıflarda heyecan büyük. Son hazırlıklarını yapıyorlar. Bu arada son sınıfların devamsızlıkları dikkat çekiyor. Okula gelmeyip sınava yoğunlaşıyorlar. Devamsızlıktan kalmamak için de
rapor alıyorlar. Kimi doktorlar öğrencilere anlayış gösteriyor, kimi de öğrencileri boş çeviriyor.

Kimine göre de bu alınan raporlar sahte. Resmiyette geçerli bir uygulama ama gerçekte hastaya verilen bir rapor olduğu için sahte bir çözüm. Öğrencilerimizin bu yaşlarda bir nevi sahteciliği öğreniyorlar?

Bu durum her yıl yaşanıyor. Bakan Nimet ÇUBUKÇU döneminde
bu sorun öğrencilerin idari izinli sayılması yönündeki genelgeyle çözülmüştü.
Bu çözüm tartışılabilir. Ancak sahte rapor çözümünden daha masum göründüğü bir
gerçek? Bu yıl ise Milli Eğitim Bakanlığı?ndan ses seda yok.

İdarecilerin yaptığı tüm uyarılara rağmen öğrenciler
bildikleri yoldan gitmeye devam ediyorlar. Bu gerçeği görmemezlikten gelmek
doğru değil. Üniversite kapısına dayanan öğrenci doğal olarak devamsızlık hakkını kullanmak istiyor. Özürlü ya da özürsüz? Buna ister ihtiyaç deyin, ister zorunluluk
deyin, ister öğrenci talebi deyin? Şu an çoğu lisede son sınıflarda ders
yapılamıyor. Sınıfın çoğu yok.

Görüşümüz şudur ki; veli beyanı esas alınarak öğrencilerin sınav sürecinde izinli sayılmaları mevcut çözümler içerisinde en uygunu olarak gözüküyor. Bu durumda idareciler de, öğrenciler de, doktorlar da zor durumda kalmayacaklardır.Gerçi bu sene olan oldu. Süre azaldı. Biz
şimdiden tüm öğrencilere başarılar diliyoruz?

CİVADAN ZEHİRLENEN ÖĞRENCİLER

Bitlisin Ahlat ilçesinde, okulda yangın tatbikatı yapılır.
Lise öğrencilerine yangına nasıl müdahale edecekleri gösterilmektedir. Tatbikat
sırasında ateşin üzerine tiner dökülünce patlama olur. Patlamada 11 öğrenci
çeşitli yerlerinden yanarak yaralanır. Ağır yaralanan öğrencilerden 17
yaşındaki Onur Zeki Akgün, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeder.

Başka bir örnek? Olay geçtiğimiz ay, Gaziantep?te, bir İlköğretim Okulunda yaşanır. 8. sınıf öğrencileri fen bilgisi dersinde, dolapta bulunan ve deney için kullanılan cıvayı yere düşürürler. Civa ile temas eden çok sayıda öğrenci zehirlenerek hastaneye kaldırılır. Hastaneye kaldırılan öğrenci sayısı 117?

Aynı tarihlerde benzer olay Kahramanmaraşta yaşanır. 19 öğrenci hastanelik olur.

Hiç mi insanlar haber dinlemez ? Yetkililerin hiç mi haberi olmaz? Yaşananlardan hiç mi ders alınmaz? Birkaç gün sonra aynı olay Konya?da yaşanır. Konyanın Cihanbeyli ilçesinde girdikleri fen bilimleri laboratuvarında yere döktükleri cıvadan zehirlenen 30 öğrenci, sınıfı boşaltmaya çalışan öğretmen ve hizmetli hastaneye kaldırılır.

Bu civa bu kadar tehli ise neden kilit altına alınmaz ki? Neden öğrencilerin ulaşabileceği
yerlerde tutulur? Bu kadar sorumsuzluk olabilir mi? İhmal üstüne ihmal? Yangın
tatbikatı ya da ders deneyi? Her ne yapıyorsak önce güvenliği sağlamalıyız.
Önce tedbir? Önce güvenlik? Tüm bu yaşananlar öğretmen ve idarecilere ders
olmalı.



ÇOCUĞU BAŞARISIZ OLAN ANNE BABALAR

Gediz Üniversitesi?nden Psikolojik Danışman ve
Rehberlik Uzmanı Orhan Keskin?in bir konferansından not aldım.

Konferansın konusu : öğrenciler için başarı
stratejileri ve veliler için aile içi etkili iletişim?Her anne baba isterki
çocuğum başarılı olsun. Ancak istemek yetmiyor. Çocuğa uygun ortamı sağlamak
velinin sorumluluğunda.

İşte başarıyı etkileyen durumlar:

1- Kahvaltı yapmadan okula gitmek başarıyı düşürüyor.

2- Ders çalışırken televizyonu kapatın.

3- Fazla uyumak, düzensiz uyumak, başarıyı olumsuz etkiliyor.

4- Müzikle ders çalışmak verimi düşürüyor.

5- Cep telefonu ile çok meşgul olan öğrenci derse kendini veremiyor.

6- Aklı bilgisayar oyunu ve internette olan
öğrencinin başarısı düşüyor.

7- Sınav çağında duygusal problemleri olan, karşı cinsle meşgul olan
öğrenciler başarısız oluyor.

8- Birden çok işle meşgul olmak dikkat dağınıklığına sebep oluyor.

9- Kitap okumayı seven öğrenciler daha başarılı oluyorlar. Anne babalar
çocukları ile birlikte kitap okumalı.

10- Velilerin ilgilendiği öğrenciler daha başarılı oluyor. Anne baba okulda çocuğunu görmeye gitmeli. Akşam çocuğunun ev ödevini kontrol etmeli.

11- Aşırı kontrol ve baskı zararlı olduğu gibi aşırı serbestlik ve sevgi
de çocuğun okul başarısına zarar veriyor.

ÖĞRETMENİ DÖVEN VELİLER

Bursada, bir ilköğretim okulunda nöbetçi olan öğrenci,
nöbet yerini terk ederek okul bahçesine çıkar. Arkadaşları ile top oynamaya
başlar. Durumu fark eden beden eğitimi öğretmeni, öğrenciyi yanına çağırıp uyarır. Öğrenci uyarıya rağmen top oynamaya devam eder. Bunun üzerine öğretmen öğrenciyi itekleyerek topuna el koyar. Öğrenciyi azarlayarak nöbet yerine gönderir.

Öğrenci akşam olayı babasına anlatır. Baba ertesi sabah
işi gücü bırakarak okula gelir. Beden eğitimi öğretmenini bularak el koyduğu
topu ister. Öğretmen ve veli arasında yaşanan sözlü tartışma kavgaya dönüşür.

İddiaya göre baba elindeki falçatayla öğretmeni bir
süre okul bahçesinde kovalar. Olay polise intikal eder. Veli ve öğretmen
birbirinden şikayetçi olur. Ne oldu şimdi? Sizce kim haklı? Görüme göre
karşılıklı yapılan yanlışlar var. Eskiden veli öğrenciyi okula getiri, ?eti
sizin kemiği benim? diyerek öğretmene teslim ederdi. Veli öğretmene saygı
duyar. Öğrenci öğretmeninden çekinirdi. Bu eğitim anlayışı doğru muydu
tartışılır. Ancak velinin ve öğrencinin öğretmene saygı göstermemesinden daha
doğru bir uygulama olduğunu savunabilirim.

Eskiden okullar daha mı disiplinli idi, ne dersiniz? Sanırım bu kadar dağınık değildi öğrenciler? Dayaktan yana değilim. Ceza bana göre en son çare. Ancak bu kadar da öğretmenin elini kolunu bağlamak doğru değil diye düşünüyorum. Veliler öğrencilerinden yana değil öğretmenden yana olmalılar. Aksi halde önce öğretmenler sonra veliler o çocukları
kaybediyorlar.