Günlük dilde "tam isabet, 12'den vurmak, taşı gediğine koymak" gibi ibareler ile karşılanan nokta atışı aklın becerisini ve kabiliyetini ortaya koyan bir tutumdur. Böyle düşünce yazıların mutlaka ufak tefek eksiği ve kusuru olduğu gibi yeni düşüncelerede imkan açabilecek bir mahiyet taşıdığını fark etmek gerekir.

Anlayacağınız nokta hakkında düşünmek istiyorum bugün. Nedenini sorarsanız pek bilmesem de yazacak bir şeyler düşünmüş olmak içindir herhalde, demeliyim.
Bazen böyle düşünce üretmek hoşuma gidiyor. Laf lafı açar derler ya aynen öyle... Bir düşünce diğer düşünceyi çağırıyor ve böylece yeni şeyler yazabilmek imkanım oluyor.
Yeni bir düşünce aklıma geldiğinde "daha akıllı" davranmak ister, başkalarına da sorarım. Bir akıl bir, iki akıl iki tanedir ya.... Farklı açılımlar yakalamak isterim.
Nokta deyip düşünürken öncelikle Türk dili bilgilerinden hareket etmek ayağımızı sağlam yere bastıracak ve anlamı kavrama konusunda kolaylık sağlayacaktır.
Nokta cümlenin sonuna konur ve cümleyi bitirir. Cümle nedir? Bir anlamın tamamlandığı bütünlüktür. Anlam tamamlanıp zihinlerde boşluk bırakmayacak şekilde hükme bağlandıktan sonra nokta konur. Öyleyse hayatımızda anlamı tamamlanmış her şey, bir noktayı hak eder yani bir bitiş söz konusudur. Bir bitiş... Bir son buluş...
Dil bilgisi ilmi üzerinden devam edecek olursak. Noktadan sonra büyük harfle başlar yeni cümle/ler. Yani yeni bir anlam kurmak demektir bu. Öyleyse genellikle her son yeni bir başlangıç olarak değerlendirilebilir. Aklımıza hemen ölüm gibi büyük bir son gelir. Ölüm, imtihan dünyası olan bu hayatın son bir nefeste bitiş noktasıdır. Bu nokta hacim itibarıyla bir nefes verişten ibaret olmakla beraber sonucu bakımından bütün organları durduran, sıcak bedeni buz gibi soğutan küçük bir harekettir.
Nokta bir sınır mıdır? Sanırım, öncesi ve sonrası olan bir sınıra benziyor. Bu sınır, bir anlamı bitiriyor yeni bir anlama kapı aralıyor.
Koca bir çınar ağacının bile ufacık bir tohum içine saklandığını düşünürsek, tamamlanmış anlamın bitişini ufacık hacimli bir nokta belirlemesi çok şaşırtmaz bizi.
Nokta... Kesin bir hareket bir dik duruş bir netlikte ifade edebiliyor. "Bundan sonra böyle nokta..." "Ben böyle istiyorum başka türlüsü olmayacak, o kadar."
Yaptıklarını anlamlandıran ve net bir duruş ortaya koyan tutum, nokta ile belirleniyor. Noktalama işaretlerinin en küçüğü olmakla birlikte büyük anlamlar barındırıyor.
Bir muhabbette duymuştum maksad-ı asli ifadesini. Yani asıl maksat. Tanımını şöyle yapmışlardı; kendisinden sonra herhangi bir amaç taşımayan şeyler. Yani çalışan birine soruyorsun: "Neden çalışıyorsun?" "Para kazanmak için." diyor. "Peki ne için para kazanıyorsun?" "Para ile elde edilebilecek olan her hangi bir şeye sahip olmak için?" "Onlara niye sahip olmak istiyorsun?" "İşte şu sebepten dolayı?" cevabını veriyor. En son nedene ulaştığımızda artık başka bir neden sormamız anlamsızlaşıyor. "Seviyorum, hoşlanıyorum, mutlu oluyorum, huzur duyuyorum ve benzerleri..."
İşte, o cevabı olmayan "neden?" sorusu son noktadır. Maksad-ı aslisini bulmuş sorular, yani kara parçasının bittiği yerdir.
Nokta, ünlem işaretine (!) soru işaretine (?) İki noktaya (:) noktalı virgüle (;) üç noktaya(...) anlam bulması için yardımcı olur.
Noktanın kullanıldığı yerler de çoktur ve anlamlıdır. Mesela sıraya sokar sayıları; birinci (1.) ikinci (2.) ve benzerleri gibi.
Bazen de çarpar nokta sayıları ve rakamları... 2.3= 6 gibi... Yani hayatımızı katlayarak çoğaltabilir.
Son olarak "nokta kadar menfaat için, virgül gibi eğilmeye gerek yok" diyen uyarıcı bir cümlede küçülme anlamı da barındırır. Lakin onca insanın eğik gezdiği bu dar-ı dünyada noktanın ifade ettiği menfaatin çapını siz tahayyül edin... Sineğin kanadı kadar değer verilmeyen bu dünyada gafil olanlar geçici olanın peşine düşüp ufacık bir noktayı gözden kaçırdıkları için maalesef nokta atışı yapmayı bilmezler.