İnsanı yaratan Allah, onu bir amaçla yaratmış ve ona bir vazife yüklemiştir. İnsanın yaratılış amacı Allah'a kulluktur. "Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk (ibadet) etsinler diye yarattım"(Zariyat, 51/56) Vazifesi ise hayatı boyunca yaratıcısını unutmayıp, O'nun emir ve yasakları doğrultusunda yaşamaktır.

Çünkü insanı yoktan var edip yaratan, hayatı boyunca kendisini yaşatan ve rızık veren, ömrü bitince öldürecek olan, yeniden diriliş ve hesap gününde yeniden diriltip dünyada yaptıklarıyla hesaba çekip ona göre muamele edecek yine Allah'tır (cc).

İnsanın yaşadığı şu dünya hayatı, amaç ve gaye olmayıp, bizi asıl gaye ve hedefe ulaştıracak bir vasıtadır. Asıl gayemiz ise, yaratıcımız Allah Teala'nın rızasını kazanıp ebedi cenneti hak edebilmektir. Onun için de kul olduğumuzu ve yüce yaratıcı Allah'ın emirlerini unutmadan yaşamamız gerekmektedir.

Yani bu dünya hayatı bir imtihandan ibarettir."O, hanginizin daha güzel amel edeceğini sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır."(Mülk, 67/2)Bu manada asıl amacımız bu imtihanı başarmaktır.

Bilinmektedir ki nefsimiz her zaman kötülüğü isteme özelliğine sahiptir. İbadetten hoşlanmaz, keyfine keder gelsin istemez, hep rahat ve eğlence ortamı olsun ister.

İnsan bu imtihan dünyasında, "rabbimin emirlerine sarılıp rızasını ve cenneti kazanayım" diye çaba sarf ederken, nefis ve şeytan engelleri zaman zaman yolunu değiştirmekte ve önüne engeller çıkartmaktadır. Bu noktada nefis muhasebeyi yapmak bu engellemeleri aşmamıza yardımcı olacaktır.

Nefis muhasebesi İnsanın kendisini, yapıp etiklerini, yaratılış amacı ve sorumlulukları açısından hesaba çekmesidir. Kişinin kendi iman ve amel kontrolünü yapması ve durumunu değerlendirmesidir.

'Yaşım şuraya geldi, şu kadar ömür yaşadım, sevaplarım, iyiliklerim ne kadar; günahlarım ve kötülüklerim ne kadar' diye ömür defterimizi gözden geçirmektir.Yapılan işlerin maksadına uygun olup olmadığını anlama çabasıdır."Ölmeden önce ölünüz" fermanına uyarak ebedi alem için ölmeden önce hazırlanabilme maharetidir.

Kişi nefis muhasebesinde kararlı olmak için Hzç Peygamberin (sav) "Akıllı kimse, nefsini muhasebe eden ve ölümden sonrası için çalışandır. Aciz de, nefsini hevasının peşine takan ve Allah'tan temennide bulunan kimsedir." hadisini kendine düstur edilmelidir.

Ancak yine de bu muhasebenin önünde çeşitli engeller olabilmektedir.Dünyaya aldanmak ve ahireti unutmak, nefse, heva ve hevese uymak, ayetlerden yüz çevirmek bu engellerden bazılarıdır.

Anlıyoruz ki, nefis muhasebesi hem dünya hayatımızın güzel ve aydınlık geçmesi ve hem de ahiret hayatımızın aydınlık ve Allah'ın rızasına uygun olmasında önemli bir yere sahiptir. Öyleyse ölüm ve ahiret habercisi ecel vakti geldiğinde 'eyvah' dememek ve pişman olmamak için, amellerimizin gözden geçirilmesi, kötülüklerin terki ve iyiliklerin artırılması demek olan nefis muhasebesiniterk etmeyelim. Allah'ın rızasını ve cennetini kazanmış kullar olmamız duasıyla, sağlıklı günler diliyorum.

Üzeyir YAVAŞ / İznik Müftüsü

RAMAZAN SORUSU: Kalp hastalarının dilaltına koydukları hap orucu bozar mı?

CEVAP: Bazı kalp rahatsızlıklarında dil altına konulan hap, doğrudan ağız dokusu tarafından emilip kana karışarak kalp krizini önlemektedir. Söz konusu hap ağız içinde emilip yok olduğundan mideye bir şey ulaşmamaktadır. Bu itibarla, dil altı hapı kullanmak orucu bozmaz (DİYK 22. 09. 2005 tarihli karar).