NEDEN KAYNAK GEREKİYOR?

Küresel ekonomi 1929 Büyük buhran ve 2. Dünya Savaşı sonrasında meydana gelen büyük daralmalardan birini yaşıyor. Ülkelerin merkez bankaları aracılığıyla ekonomilerine destek vermeye çalıştığı bugünlerde toplumların tüm kesiminde ciddi bir belirsizlik söz konusu. Zaten herkesi en fazla yoran da belirsizlik süreçleridir. Gerek salgının hızının ne zaman kesileceği gerekse küresel ekonomideki yaratacağı zarar üzerinde birçok tahmin yapılmakla birlikte yine de kesin bir şey söylemek bir o kadar zor.

Başta turizm sektörü olmak üzere tüm sektörler gerek iç piyasada gerek uluslararası alanda ciddi daralmalar yaşamaktadırlar. Genel projeksiyonda turizm sektörünün değer olarak %45'lere varan daralmayı yaşayacağı yönündedir.

Tabloda göreceğimiz gibi Türkiye'de %5 gibi bir daralmayı yaşayacağı ön görülmektedir. Yaşanan daralma özellikle ihracat pazarlarındaki daralmalarla paralel olacağı için önümüzdeki süreçte ülkemizde bir kaynak ihtiyacı kaçınılmazdır. Bu kaynağın bir kısmı iç piyasa borçlanma aracılığıyla karşılanacağı gibi özellikle dış borç ödemeleri için dış kaynak ihtiyacı olacaktır.

Merkez Bankası verilerine göre 2020 Şubat sonu itibarıyla, orijinal vadesine bakılmaksızın vadesine 1 yıl veya daha az kalmış dış borç verisi kullanılarak hesaplanan kalan vadeye göre kısa vadeli dış borç stoku, 168,5 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleşmiştir. Söz konusu stokun 18,9 milyar ABD dolarlık kısmı, Türkiye'de yerleşik bankaların ve özel sektörün yurt dışı şubeleri ile iştiraklere olan borçlarından oluşmaktadır. Borçlu bazında değerlendirildiğinde, toplam stok içinde kamu sektörünün % 21,1, Merkez Bankası'nın % 5,0, özel sektörün ise % 73,9 oranında paya sahip olduğu gözlenmektedir.

İthalat ve borç ödemeleri göz önüne alındığında yabancı para ihtiyacı iyi planlanması gereken bir süreçtir. İhracatımızdaki düşüş sebebiyle dış ticaret dengesinde bozulma yaşanmakta ve döviz girdisi tarafında bir açık oluşturmaktadır. Diğer taraftan devlet vergi ve bazı alacaklarını ötelediği için kaynak anlamında cari dengede de bir bozulma söz konusu olacaktır. İşte bu noktada Dünya'da bir çok kurum vasıtasıyla likidite artışı sağlanırken ülkemizin de ucuz kaynakları kullanması gerekmektedir. Oluşacak kaynak ihtiyacı doğru modelleme ve ucuz finansmanı ile iş insanlarının bundan sonraki süreçte daha güvenle ilerlemesini sağlayacaktır.