Seçimlerin yaklaştığı bu günlerde bazı insanların ağızlarında geveleyip durduğubu kelime üzerine biraz düşünmek istedim. Farkındaysanız "gevelemek" kelimesindenbu soruya gıcık olduğumu hissetmişsinizdir.

Neden,"ne yapmış ki?" sorusuna böyle gıcık olduğumuanlatmam gerekiyor. Öyle sanıyorum ki bir hakikati görememenin ya da kasıtlı olarak bir hakikatin üzerini örtmenin cabadıdır bu soru."Ne yapmış ki?" sorusu yahep ya hiç mantığının "hiç" kısmını tanımlar."Ne yapmış ki?" sorusu görmemeninya da gördüklerini inkar etmenin bir dışavurumudur.

Vicdanımızbu sorunun"bağlamdaki yerine"isyan ettiğinden kalemimizin ucuna dolanmıştır. Dedik ya seçimlerin yaklaştığı zamanlardayız.Halkımız hizmet eden belediye başkanlarınıve aday gösterilen belediye başkanlarını araştırmaktadır. Ayrıcakendi arasında değerlendirmektedir. Sevmediği ya da kendisine yanlış yapmış ve yeniden aday olmuş bir belediye başkanı hakkında acımasızca ve adaletsizce hattagüya çok iyi biliyormuşcasına çevresindekilere akıl verenlerin sorumsuzca savurduğu bir soru kalıbıdırbu,"ne yapmış ki?"

Bu soru kalıbını kullanan dar görüşlüdostumuza sormamız gerekiyor : "Acaba sen bu şehirde mi yaşıyorsun?Şehrin ana caddelerinin en görünen kısmına asılmış kocaman bilboardları görmüyor musun?Belediye başkanlarının bunca paralar vererek yaptıklarını anlatan resimleri veya reklamları görmüyor musun? Kent haberleri diye yayınladıkları bültenler ile herhangi bir yerde karşılaşmadın mı? Yaşadığın şehir ile alakalı herhangi bir habere internette denk gelmedin mi?

Sorulabilecek daha nice sorular vardır"Ne yapmış ki?" sorusunu soran insanlara. Aslında onlara kendi zihin dünyalarının üretmiş olduğu soruya karşılık bir soru sormak lazım ki ne yaptıklarını ne düşündüklerini öğrenmiş olalım.

Evet,yandaşlarından kapıpçok düşünmüş çok araştırmış fakat görememiş olduğunu ifade eden"ne yapmış ki" sorusuna karşılık "Sen söyle Belediye Başkanı ne yapmalı?" Evet, ne yapmalı ki senin gözüne ve gönlüne hitap edebilirsin?

Bu soru karşısında büyük ihtimal ya sokağındaki ufak bir meseleyi anlatacak ya da belediyeden istediği bir şeye istediği cevabı alamadıklarını söyleyip kem küm ederek geveleyecektir. Yani çoğunlukla bireysel ya da küçük ölçekli bir sorunu gözünde büyüterek kentin en büyük sorunu olduğunu vurgulayacaktır.

Tam bu noktada Mevlana'nınsinek hikayesi aklımıza gelmekte.Sineğin biri sokaktaki idrar birikintisi üzerindeki saman çöpüne konup haykırmış:"İşte deniz, iştekalyon (büyük gemi)(ve kendisi de göstererek) işte Kaptan..."Yani dar görüşlü, kendini her şeyin merkezi gören anlayışı eleştirmiş.

Bu necip milletin hikmetli, irfanı geniş düşünceleri vardır. "Yiğidi öldür ama hakkını ver" anlayışı çerçevesinde gelişmiş hakikatli değerlendirmeleri vardır. Yiğidinyiğit olduğunu bilirve yapılması gerekeni yapan milletin irfanı sandıkta topyekün kendini gösterecektir. Sandığa yansımış olan bu millet kararına saygımız olmalıdır.

"Yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır" sözü nasıl bir insan olduğunu, nasıl bir belediyecilik yaptığını göstermesi açısından önemli bir ifadedir. Fakat insanoğlunun değişkenfikirleri ve gün geçtikçe yükselen talepleri karşılamak yapılagelenlerin ötesinde bir gayrete bir çabaya ihtiyaç olduğunu göstermektedir.

Şimdi bu "ne yapmış ki?" sorusu sahiplerine bir Mimar Sinanhassasiyetiyle cevap vermek gerekir.Ne yapmıştır Koca Mimar,"minare yamuk"diyen çocuğa. "Gel, şu minareyi birlikte düzeltelim" demiş ve minarenin boynuna geçirilmiş bir halat ile minareyi düzeltmeye çalışmış.

Yani sebebi ne olursa olsun"ne yapmış ki?" sorusunun cevabını bilemeyenve mevcut belediye başkanlarını değiştirmenin doğru olacağını zanneden insanlarla bir araya gelip"ne yapalım arkadaşlar?" diye sorup muhatap almak gerekir. Biliyoruz ki böyle diyenlerin bir kısmı ciddi ciddi muhaliftir ve 1001 kalem iş karşısındayapılanları değil eksik ve kusurları göz önüne serip kendi tarafına, kendi adamına oy toplamak isteyenler olacaktır.

"Görmek istemeyenden daha kör; duymak istemeyenden daha sağır bir insan olamaz" diyen o veciz ifadeyi de aklımızda tutmamız gerekir."Ağzınla kuş tutsan olmaz" diye inat eden, hakikate gönlü teslim etmemiş egoist insanlar için yapabileceğimiz fazla bir şey yoktur. Adalet yerine kendi görüşünü doğru kabul eden hadsizlere söylenecek söz olmayacaktır.

Sapla samanı karıştırmayan, artıyı eksiği beraber görebilen,kusuru örtmeye çalışan ince anlayışlı, adaletli olmak o kadar da zor değildir, sanıyorum.