Yüce Rabbimize sonsuz hamdu senalar, O'nun kutlu nebisine Cenabı Hakkın verdiği nimetler ve faziletler adedince salat u selam olsun.

Hadis kitaplarından Müslim'de Fezail 19. Hadisinde Peygamber (s.a.s) ümmetine karşı durumunu şöyle açıklamaktadır: "Benim ve sizin benzeriniz, ateş yakan ve ateşine pervane ve çekirgeler düşmeye başlayınca onları ateşten kurtarmaya çalışan kimse gibidir. Ben sizi ateşe düşmekten korumak için eteklerinizden tutuyorum. Oysa siz benim elimden kurtulmaya çalışıyorsunuz."

Bu derece bizlere düşkün bir peygamber gönderiliyor fakat bizim düşkünlüğümüz ne kadar?

Ashabı kiram ekseriyetle gençlerden oluşuyordu. Gerek Mekke gerekse Medine dönemlerinde sıkıntı, eziyet türlü imtihanlar hiç bitmedi. Mekke döneminde özellikle kızgın korlar üzerine yatırılıp işkence edilenler, Bilal gibi üzerine kaya parçaları konup günlerce ağır işkencelere maruz bırakılanlar, işte Ammar, Sümeyye gibi nice yüce ruhlu sahabeler..

Sahabelere uygulanmış işkencelerin hepsine vakıf değiliz. Hz. Peygamber efendimiz bu maruz kalınan işkencelere misliyle karşılık vermemiştir. Bu yüzden biz tam manasıyla sahabelere uygulanan işkencelerin dehşetinin farkına varamıyoruz. En büyük sıkıntıları Efendimizin ashabı yaşamıştır.

Onlar itaat ettiler. Bir ricayı emir telakki ettiler. Bir emir için ölümü göze aldılar. Çok gayretli ve çok cömerttiler. Yorulmak bilmiyorlardı. Bu din için varını yoğunu feda eden bir toplumdular. Yüce dininimiz bu fedakarlıklarla, bu günlere geldi.

Ümmetine düşkün bir peygamber, peygamberi için her şeyi göze almış bir ümmet ..

Bizler acaba bu ümmetin neresindeyiz? Ne kadar ümmetin parçasıyız?

Peygamberimiz döneminde küfür bütün gücüyle onları yok etme gayretindeydi ve Efendimiz de ashabıyla tek yumruk misali onların karşısındaydı.

Bugün Müslüman coğrafyanın manzarası benzer durumdadır. İşte Afganistan, Suriye, Mısır, Somali,Cezayir, Hindistan .. küfür bütün imkanlarını kullanarak Müslümanların gücünü yıkmaya, yok etmeye çalışıyor.

Peygamber efendimiz ashabıyla karşısına çıkmış azılı kafilere, bu kafirlerin kışkırttığı diğer Arap kabilelerine, Yahudilere karşı fedakarane mücadele etti. Bu devir de peygamber efendimizin devrine benziyor. Ümmet bilinci ve derdi ile hareket etmek mecburiyetindeyiz. Kimse kusura bakmasın. Bir cemaate, tarikata mensup olabilirsin ancak Devir; cemaatine, tarikatine, partine çalışma zamanı değildir. Devir; ümmet için çalışma, fedakarlık yapma devrindir. Önceliğimiz Ümmet-i Muhammedin daha iyi yerlere gelebilmesi olmalıdır.

Hangi görüş ve düşüncede olursan ol kardeşim, Ümmet-i Muhammed için mümin kardeşinle bir olmak zorundasın. Bir ve beraber olmak zorundasın. Niyetini samimi tut, amelini halis eyle, dualarında Ümmeti Muhammedi ihmal etme. Evin yanacak olsa yardımı herkesten beklersin. Müslüman coğrafyamız, evimiz yangın yeri olmuş. Farklı cemaatiniz yada tarikatınız yangına müdahale etmenize mani olmasın.

Hz. Hamza Uhud meydanında şehit düşenlerle karşına çıksa, bir düşün.. kiminin eli, kiminin gözü, kiminin bacağı yok. Dese ki biz bu din için böyle çarpıştık. Sen ne yapıyorsun! Ne cevap veririz. Camide klimanın serinliğinde namazımı eda ettim mi diyeceğiz.

Devir ümmet olma, ümmet için çalışma devridir.