Bugün ne hikmetse gençlere nasihat etmekle geçti günüm, desem yeridir. O kadar büyüdük mü bilmiyorum. Yani nasihat verecek kadar bilgi sahibi, ömür sahibi olabildik mi kestiremiyorum. Sanırım kemiksiz dilimizden dökülenler, dudaklarımızın arasından savrulanlar bize bir ipucu vermekte.

Bugün dersin birinde bilimsel çalışmalara kıymet verdiğini düşündüğüm teknolojik alet ve edevatlarla oynamaktan/oyalanmaktan keyif alan bir öğrencime farklı açılımlar keşfetsin diye bir sürü cümle kurdum. Kimi kitap okuyordu sınıfta, kimi muhabbet ediyordu, kimi de üniversiteye yönelik çalışmalar yapıyordu. Genellikle edebiyat dersi dışarıda geçirmeyi seven öğrencimi sanki ilahi bir ilhamla dışarıya salmadım. "Gel bakalım, sabretmeyi öğren. Boş boş otur, dersten kaytarma" dedim bu öğrencime. Hatta "bir ders nasıl kaynatılır" onun örneğini verdim sanırım, nasihat dolu demde

. Neler anlattım pek hatırlamıyorum ama ufuk açacak, güzel cümleler kurduğumu düşünmeye başladım ders çıkışı. Yani önce kelimelerden başladım ve dedim ki, "her kelimenin bir ilahi boyutu olsa... Her kelimenin birkaç anlamı olsa ve bu anlamın biri de "ilahi bir açıdan" yorum yapsak, yapılabilse. Mesela; sabır, sakin olmak, durmak, beklemek gibi anlamlara gelse de Kur'an-ı Kerim'de "Allah sabredenlerle beraberdir" buyurduktan sonra sabrın öyle iki üç kelimeyle söylenip geçirebilecek bir şey olmadığını kavramamız gibi bir şey bu...

Bir başka mesela; zina kelimesi... Kullandığımız zaman aklımıza haram, günah gibi kavramlar gelir. Bunlar da bizi Allah'a yöneltir. Allah'ın yasak kıldığı şeyler haramdır, günahtır. Ancak flört kelimesi ile ya da Türkçe karşılığı "çıkmak" kelimesi ile bunu ifade edersek Allah'a bakan bir yön gizlenmiş olur. Böyle bir çıkarsamada bulunamayız artık. Buna benzer kelimeleri çoğaltabiliriz... Biz düşüncelerimizi, kelimelerimiz eve kavramlarımızla anlamlandırabiliyoruz. Düşünürken her kavramın anlam katmanının biri, bizi ilahi olana bağlarsa daha anlamlı olur, değil mi?

"Her kelimenin anlamı ilahi olana bağlanabilir mi?" diye bir soru gelebilir aklımıza. Teknolojik aletler ile ilgilenen bu öğrenciye; "Düşünsene bütün teknolojik aletler elektrikle çalışıyor. Ne yaparsan yap elektrik olmadan o mükemmel, o karmaşık yapı bir işe yarıyor mu?" diye sorduğumda işte kastettiğim mana bu. Her kelimeyi ilahi bir boyutta düşünebilmek... Tamam yeni bir alet, yeni bir ürün ortaya çıkarmak kadar zor bir kanaat bu. Lakin "Müslüman Zihni" inşa etmek istiyorsak mutlaka ilahi boyutlu kelimeler ve kavramlar üzerinden düşünmeliyiz.

Şimdi böyle konuşmalar daha önce tasarlanmış, ayarlanmış konuşmalar değil. Fakat insan zihni çağrışımların hikmetiyle çok güzel manalara kapı arayabiliyor. Kıyaslamalarla benzetmelerle harika sonuçlara ulaşabiliyor. Dolayısıyla her davranışın bir hükmü, her davranışın görülen manasının yanında görünmeyen bir manasının da olduğunun altını çizmek gerekiyor, ve's-selam.

Bugün başka bir nasihat ettim yeğenime yol boyu giderken. Sanki daha önce düşünmediğim konular hakkında ufkum açılıyor, şakralarım genişliyor ve güzel şeyler söylüyorum, sanıyorum. Bunların da kayıt altına alınması için böyle köşelerden sizlere yazıyorum. Mesela ona, yani yeğenime, hoşuna giden kelimeleri yaz. Okuduklarından tespit ettiğin, hoş cümleleri, terim ve tabirleri kıyıya not et, dedim. Sonra birden aklıma bir kelimenin kaç manası var diye düşünmeye başladım konuşurken.

Farkettim ki bir edebiyat öğretmeni olarak kelimenin gerçek anlamı var. Hepimizin anladığı anlam. Aynı kelimenin mecaz anlamı da var gerçek anlamın dışında kullandığımız. Bazı zamanlar da oluyor aynı kelimeleri dokunaklı/iğneleyici söylüyoruz, yani kinayeli söylüyoruz. Kelimeyi mecaz ile gerçeği aynı anda söyleyip mecazi kastediyoruz. Bazen de aynı kelimeyi tevriyeli söyleyebiliyoruz. Yani aynı anda iki manaya gelecek şekilde kullanabiliyoruz. Neden bir kelimenin böyle değişik olabildiğini düşündüğümüz zaman, anlamın çokluğu, anlamın genişliği, anlamın derinliği diye cevap veresimiz geliyor.. Anlam bu kadar çok iken kelimelerimiz ise yetersiz kalmaktadır. Mesela; "hafif" kelimesini ele alalım. Çok hafif bir davranış, diyorsun yani uygun düşmeyen, genel ahlaka ters ve olur olmaz hareket yapanlar için kullanıyoruz, hafif davranış kelimesini... Yani bazıları icin hafifmeşrep diyoruz. Kastettiğimiz hacim değil, kilogram değil. Bazen "10 kilo vb. geldi çok hafif" diyoruz.

Burada da ağırlıktan bahsediyoruz. Bazen sonra çok ağır bir şey kaldırıyoruz ve sırtımızdan terlerken "çok hafifti" diyor karşıt anlamı. Aslında ağır demek istiyoruz. Dolayısıyla kelimeler üzerinden bir sürü mana geliştirilebiliyoruz. İnsanın davranışlarına da benzediğini de hatırlatmak gerek.

Benim köşe yazılarımda güncel olayların, hikaye edilmesine alışmış okurlarım böyle felsefe ağırlıklı/düşünce ağırlıklı yorumlardan bir hayli canı sıkılmış olabilir. Kusuruma baksınlar lütfen. Bir iş yapmış olurlar.