Plan yapmak ne anlama gelir? Plansız olmak nasıl bir şey ve neyi ifade eder? Dünya hayatı bir plan üzere mi kurulmuştur? Planlı olmanın faydaları nedir? Plansız rastgele yaşamak mümkün mü? Kimler, nasıl plan kurarlar? Hedef ile plan arasında, plan ile düzen arasında, planlı olmak ile başarı arasında bir bağlantı var mıdır? gibi bir çok soru üretmek mümkün.

Soru sormak, düşünmektir. Sormak bir altyapı meselesidir. Bilen insanlar, gören insanlar, işiten insanlar soru sorabilirler. Cahiller, kör ve sağırlar neden sorsunlar ki? Bu tipleri kurmak yeterlidir, onlar kendileri ilerler belirtilen yönde.

Bir de kadim kaynaklarımıza bakmalıyız böyle farklı düşüncelere daldığımızda. Kur'an-ı Kerim'de var mı böyle bir ifade... Hadis-i şeriflerde kullanılmış mı? Hangi ifadeler bizim başlığı kastetmiş olabilir, düşünelim birlikte.

Kitabın mealini okurken gizli konuşmaların yasaklandığı birkaç ayetle karşılaştım. Mücadele süresi 8. ayetinde: "Görmüyor musun kendilerine gizli konuşmaları yasaklananlar, sonra dönüp men edildikleri şeyi yapıyorlar: günah işlemek, müminlere düşmanlık ve peygambere isyan konusunda fısıldaşıyorlar. Yanına geldiklerinde seni Allah'ın selamladığı gibi selamlıyorlar. Kendi içlerinde de "Söylediklerimiz yüzünden Allah bize azap etse ya!" diyorlar. Cehennem onlara yeter, oraya gireceklerdir! Orası, varılacak ne kötü yerdir."

Yani ikinci planı olanların böyle bir münafık olma tehlikesi yok mudur? Siyasilerin gizli ajandası ya da kapalı kapılar ardında konuştukları veya dilini altında gizledikleri her neyse, bir B planı olarak adlandırılabilir mi? B planı, görünenin dışında olan, gizli olan, arka planda kalan, kalplerinde gizledikleri şeyler gibi kavramlarla karşılanacak bir şey midir?

Yoksa B planı hedefe giderken şartların değişmesiyle devreye konulacak ikinci bir A planı mıdır? Yani önceki şartlarda gerekli ve geçerli olan plan artık işe yaramaz, şimdi de diğer planı uygulayalım demek midir?

Plan bir alettir, hedefe götüren bir yol veya metot, usul veya yöntem her neyse. Onu kurmak ve hazırlıklı olmak, icra edilen işin mahiyetini de bilmekle ilgilidir. Yolu, yolculuğu, yoldakileri bilmek ve değişkenleri hesaplamak demektir.

Tüm bunlar, bizim, ilkesiz olmamızı gerektirmez. İnanç ilkeleri yine çalışır, prensipler işler daima. "Harp, hiledir" prensibini kullanmak gerektiği yerlerde "aşırı dürüstmüş" gibi davranmak saflık ve mağlubiyeti çağırmaktır. "Hile-i şeriyye" denilen -kimilerinin hoş karşılamadığı ancak sözünden dönmeden çok daha iyi olan- bir çözüm vardır. Rabbimiz tarafından Eyüp (as) öğretilen yöntem: "Bu hastalıklardan kurtulursam sana yüz değnek vuracağım" demişti karısına. Allah şifa verdi, iyileşti. Lakin kadıncığı yüz değneği yerken dayanamayıp ölebilirdi. Hemen bir B planı çalıştı ve Rabbimiz "yüz değneği bir araya getir ve bir kere vur" tavsiyesinde bulundu.

Buradan gündeme bağlanacak olursak. Şimdi siyaset arenasında gün gün değişen politikalar var. Siyaset yaparak insanlarına huzur ve barış getirmek istiyorsan planlarının ardı arkası bitmeyecektir. Tehdit edenlere boyun bükerek, acılardan kurtulmak noktasındaki çözümü benimser ve teslim olursanız tehditler gerçekleşecek hatta çok ötesi başınıza gelecektir. "Zor" birçok planı bitirir. Yerinde ve zamanında yapılan ve küçük kayıplara sebebiyet veren mücadele yolu takip edilmesi daha büyük kayıpları engelleyecektir. (15 şehidimizin mevcudiyetine küçük kayıplar dediğimiz sanısına kapılmasın kimse...)

Satranç oynar gibi olmalı insan siyaset alanında. Doğru hamleler yapmalı kurallar dairesinde. Ancak "zoru da göstermeli" abayı kaldırarak. Duygu kokan ifadelerle haklı bir mücadeleyi zayıflatıp kendi yaptığını doğru gösterme çabasına girişenlere aldanmalı.

Belki de alfabedeki harfler kadar planımız olmalıdır birbirine bağlı. İlkelerden sapmadan uygulanabilir olan planlarımız. Ortadoğu'da bir hareket başladı mı rüzgarın yönünün kime döneceğini iyi bilmek gerekir.

Kafirlerin, batılıların her zaman bir B planı olmuştur. Çünkü insanımızı bizden iyi biliyorlar. Yıllarca sosyolojik çalışmalar yapmışlar. Kutsallarımızdan, cehaletimizden, bağlanma yöntemlerimize kadar her alanda uzman olmuşlar. Onların her defasında planları tutuyor değil, bozuluyor bazen ama vaz geçmiyorlar. Diğerlerini devreye sokuyorlar. Dikkat edelim ki temel prensipler her zaman aldatma, bölme, küçültme, manipüle etme -öyleymiş gibi gösterme- oyunları.

Mücadele süresindeki ayetleri okumaya devam ederseniz: "Ey iman edenler! Aranızda fısıldaştığınız vakit; günah işlemek, müminlere düşmanlık ve Peygambere isyan konusunda fısıldaşmayın: iyilik ve takvayı fısıldaşın ve Allah'tan korkun ki O'nun huzurunda toplanacaksınız."

Onuncu ayette vurucu ve teskin edici bir cümle var: O gizli konuşmalar müminleri üzmek için yapılan bir şeytan işidir. Halbuki Allah'ın izni olmada hiçbir zarar veremez. Onun için müminler daima Allah'a güvensinler.

Selam ve dua ile...