Bu günlerde ülkemizin bütün şehirlerinde kiralık emlak piyasası oldukça hareketli günlerini yaşıyor. Bu hareketliliğin en büyük nedenlerinden birisi de okula yeni başlayacak üniversite öğrencileri. Öğrenciler, hele hele üniversite öğrencileri kiralık emlak piyasasının yanında diğer ekonomik sektörlerin de hareketli olmasını sağlıyor. Lokanta, kırtasiye, kıyafet, ulaşım, market, ev mobilyası velhasıl bilumum piyasayı olumlu etkiliyor. Öğrencilerin ekonomi sektörüne verdiği bu olumlu yansıma, maalesef toplumun sosyolojik ve davranışsal boyutuna, öğrenciler adına olumlu bir şekilde yansımıyor, yakın zamanda yansıyacağını söylemek de çok zor.

Sizleri, gözlerinizi kapatıp arkanıza yaslanmanızı, çocukluğunuza, gençliğinize, öğrenciliğinize gitmenizi öneriyorum. Günümüzün gençliğinin yaptığı veya yapacağı hataları hangimiz yapmadık. Hepimiz sütten çıkmış ak kaşık mıydık? Hepimiz günahsız mıydık? Hiç mi hatamız olmadı? Hiç flört etmediniz mi? Hiç kız arkadaşınız veya erkek arkadaşınız olmadı mı? Hiç yalan söylemediniz mi? Hiç öğretmenlerinize karşı yaramazlık yapmadınız mı? Ödemelerinizi hep zamanında mı yaptınız? Sehven de olsa unuttuğunuz ödemeleriniz olmadı mı? Toplum olarak öğrencileri ve gençleri tu kaka yaparak nereye varabileceğimizi düşünmenizi istiyorum. Bir söz var 'Düşmeyen kalkamayan bir Allah'tır.' İnsanoğlu düşecek, kalkacak, doğrulacak, yoluna devam edecek, bu hayatın bir cilvesi.

Öğrenciler ekonomik gelişimin olduğu gibi kültürel ve sosyolojik gelişimin de otomotivi, altın yumurtlayan tavuğu kesme yerine ondan daha fazla yumurta alma yolları bulunabilmeli. Öğrencilerin ekonomiye kattığı katma değer, turistlerin ülkemiz ekonomisine kattığı katma değerle eş değer. Turizm sektörü nasıl ki bacasız fabrika misali ekonomiyi canlı tutuyor, öğrenci kesimi de öyle.

Malum öğrenciler şimdi değişik şehirlere gitmeye ve ev aramaya başlayacak. Ev sahipleri maalesef öğrenci kitlesini, amiyane tabir olacak ama yolunacak kaz gibi görüyor, görecek de. Evlerin kiralık değeri 1 ise öğrenci kiralayacak olsa 2 denilecek. Evini kiraya verirken de kırk dereden su getirerek nazlanacak. Şunu da unutmamak lazım ev sahipleri sadece öğrencilere mi bunu yapıyor? Hayır, kiracı olmak isteyen hemen hemen herkese, ev sahipleri ne oldum değil, ne buldum delisi olmuşlar.

Geçenler de bir tanıdığım işi gereği bulundukları şehirden başka bir şehre taşınmak zorunda kalmıştı. Ekonomik yönden de durumları gayet iyiydi, ev alama potansiyeli de vardı ancak yeni taşındıkları şehri fazla tanımadıklarından ev almak yerine kira da kalmayı tercih etmişlerdi. Ev sahibi olacak kişi, aman Allah'ım sanki dünyayı haşa o yaratmış, bir şart bir şart sanki kiralık ev değil de gelinlik kız veriyor gibi şartlar ileri sürmüştü. Efendim benim evim şöyle büyüktür, böyle büyüktür, banyosu şöyledir, lavabosu böyledir, kapıları naziktir Amerikan kapıdır, camları ağaç desenli pimaştandır, dış kapısı çeliktendir, yolun kenarındadır. Evim, ikisi de devlet işinde çalışana layıktır. Ya ikisi de devlet çalışanı olacak ya da devlette çalışan iki kişi size kefil olacak, onlar da bura da çalışacak. O zaman belki evim size layık olacak. Ev sahibi kırk dereden su getirir, nazlanır, tuzlanır, evini vermek için.

Ev aramaktan bunalan eşlerden kadın olan artık dayanamaz, ev sahibi olacak kişinin görgüsüzlüğüne. İstem dışı ağzından Yunus Emre'nin şu sözleri ortama akmaya başlar. 'Mal sahibi, mülk sahibi, Hani bunun ilk sahibi. Mal da yalan, mülk de yalan, Var biraz da sen oyalan.' Bize gösterdiğin bu kadirşinas ev sahipliğin için teşekkür ederiz, sizin eviniz bize yaramaz.