MİLLİ MARŞIN ARDINDAN

Bir beddua formatında telaffuz ediliş o duanın muhatabı olan milli marşın ardından 97 koca yıl geçmişti. Anadolu insanının imanını irfanını inci gibi dizmiş gür sesli adamın o kabul görmüş şiirinin ardından bir asır geride kalmış.

Osmanlı Devleti kambur dünyanın sırtındaki ömrünü tamama erdirip genç Türkiye cumhuriyetine gönül toprağını emanet ederken bir nefes bırakmıştı ardından. İslam Şairi bir dergahta ulvi alemlere dalıp gönül ikliminde kopan fırtınaları kelime kelime işlemiş anlamı gergefine dokumuştu. Kime seslendiğini, niçin seslendiğini birlen bir akletmeyle dolu mısralar yıllarca bu milletin dudaklarını süslerken vicdanlarının da coşturmuştu.

Bağımsızlığın tüm dünyada ve bütün tarih boyunca sembolleştiği bayrağa hitap ederken yalvaran bir tarzla; Çatma kurban olayın çehreni ey nazlı hilal" demiş. Eğer sen gülümsemez isen bunca dökülen kanın heba olduğunu zayi olup gideceğinden korkarız.

Helal olsun dökülen kanlar. Allah kabul ederse helal olur, değil mi? Nereden anlayacağız Rabbimizin hoşnutluğunu. Eski tarihlerden beri bir dil geliştirmiş insan Rabbiyle. Tabiat dili. Gökler ve yerler her daim Rahmanı zikreder. Rahman esen rüzgara emredecek, o da gönderde çekili dural ay yıldızlı bayrağa bir yüzme, bir dalgalanma hareketi verecek ve anlam kemale erecek. Ali bir makamdan insanlara bir muştu gelecek.

Din-i mübin-i İslam'ı yaşamak için vatan edindiğini bu toprakları al kanlarınızla suladığınız, hoşnudum... Doğru yaptınız memnunum anlamı tüm gönüllerde yerini alacak. Hem siz değil misinizi Hakka tapan. Ubudiyeti ve Rububiyeti kainatın Rabbine teslim ettiğinize göre en çok bağımsızlık sizin en tabii hakkınızdır.

İman dolu gönülleri serhat boyları gibi gören bir millet, asala esareti göze almaz. En son tüten ocak kalıncaya kadar mücadele devam edecektir. Garbın ufuklarını kapsayacak kadar çokça tank tüfek vesaire zırhlı araçları olsa da sonuç bellidir. Allah taraftarları kazanacaktır. Hakikatte Allah'ın taraftarları asla kaybetmez. Ya gazi olacaktır ya da şehit. Kurtuluş cennete girmekten geçerken şehit olarak oraya uçmak lazımdır.

Havlayan köpekler ısırmazlar, der Anadolu insanı. Ey korkusuz ordu bunu sen de bilirsin. Tek dişi kalan batı medeniyetine karşı imanla karşılık vereceksin. İnsanoğlunun kurduğu kadim medeniyetler madde ve mana üzerine inşa edilmiştir. İşte kalan tek diş, o çelik zırhlılardır. Maddenin gücüne, gücün haklılığına inanç getiren toplumlar için zafer bunlardadır ve kaçınılmazdır. Lakin "arkadaş yurduma alçakları uğratma" diye şairin seslendiği toplumda fikir, düşünce başkadır. Siper edilmiş iman dolu bir göğse kim neyle karşı durabilir?

O kadar aşağılanır ki ulusun korkma... Top ve tüfekten yayılan sesler sana ancak bir havlama gibidir. Gerisini biliyorsun ardı. Namlunun ucunda cenneti gören askerleri kim ne yapabilir. Bir zamanlar inanç dolu bir yürek "Ey kafirler sizin dünyaya bağlılığından daha çok ahrete, cennete susayanlarla geliyorum" demiş.

Ebediyen nağmesi eksik olmayacak Allah en büyüktür haykırışı. En büyük olanın adı bu yurdun üzerinden asla dinmeyecektir. Her ne kadar Tanrı Uludur, Tanrı Uludur gibi ifadeler mahkum kalsa da bu memleket. Mabetlerimizin başına gelen pişmiş tavuğun başına gelmemiştir gibi birçok olaya şahit olsa da gözler, şimdi özüne dönem vaktidir.

Milli ruh, milletin ruhu biçim bulmuştur İstiklal Marşında. Bu metnin kelimelerine sinmiş ruh Anadolu insanının ruhuyla buluştuğunda İstiklal Marşının kalemden satırlara düştüğü o güzel tazeliği bir kez daha yaşayacaktır.