Sevgili Yabancı,

Biliyorum ki bu mektubu eline aldığında şaşıracaksın. Tanımadığın ki hitap kısmına ismin yerine "yabancı" diye adlandırmış biri, sana ne diye mektup yazsın. Tamam haklısın diyelim ama böyle bir mektup yazmak mümkün değil mi? Hem yakın akrabaların dışındaki tüm insanlarla tanışmadan önce birer yabancı değil miydik?Şimdilerde canciğer dost olduklarımızın ne yüzünü görürdük ne de ismini bilirdik evvelden.

Sevgili Yabancı,

Bana hak verdiğini hisseder gibiyim. Hem insanlar konuşa konuşa anlaşırlar öyle değil mi? Bu, sana zahmet vermek için talep ettiğim bir şey değil; aksine senin tanımadığın birini memnun etmenin gönlüne serpeceği sevinç tomurcukları lezzetini tatman içindir.

Kendimi tanıtıp ardından, senin de buna benzer cümleler yazmanı ,üstü kapalı olsa da, beklemiyorum. Yüzünü görmediğim, yaşını bilmediğim, ekonomik durumunu ve sosyal statüsünü hiç merak etmediğim birine mektup yazmanın tarifsiz heyecanını yaşattığın için şimdiden teşekkür ederim.

Değerli Yabancı,

Her ilişkinin menfaat denizine demir attığı böyle bir çağda, samimi bir dost arıyorum; derdim budur. "Bu adamın etrafında hep çıkarcı, menfaatçi birileri mi var acaba?" diye bir fikir gelmesin aklına tez elden. Şükürler olsun ki her cinsten, her kesimden dostlarım var. Lakin yapmak istediğim şeyi bu mektupla ayan beyan ilan ediyorum. Yani yabancı bir ve dostluk kapısını aralamak istiyorum.

Sevgili Yabancı,

Bilmeni isterim ki düşünce tarlamı ekip biçerken belli usuller kullanırım. İlahi kelama göz atar, kutlu Nebinin sözlerinden yol bulur, tarihin tozlu yapraklarını çeviririm. Şimdiyse diyorum ki acaba tarihte bizim gibi birbirine yabancı iki insanın sonradan inşa ettiği dostluklar var mıdır?

İlahi kelamda okuduğum kadarıyla Musa (aleyhisselam) Hızır (aleyhisselam)'ın hikayesini davet edebiliriz düşüncelerimize. "Bir kayanın dibinde konaklayıp kalktıklarında, yiyecekleri olan balığın yanlarında olmadığını fark ederler ve geri dönerler. onun canlanıp denize kavuştuğunu anladıklarında bunun gizemli bir işaret olduğunu bilirler. İşte o kayanın gölgesinde Musa (as) yabancı biriyle tanışır. Ondan sonra macera dolu bir yolculuk başlar. İlmin zirvelerinde meşk eden Hızır ile, meselenin iç yüzünü anlayamayan Musa (as) sorularıyla sabırsızlığını ifşa edince yollar ayrılır.

Sevgili Yabancı,

Sonra Tebrizli Şems ile Mevlana Celaleddin Rumi'nin tanışması düşer düş iklimine. Mevlana'da bir cevap ile buyur eder onu muhabbet sarayına. Lakin yol ve yolcu belli olunca diğerleri dışarıda kalır. Şimdi ben de bu mektubu denize kavuşan bir balık gibi görüyorum. Bu mektupla buluşmak ve tanış olmak varmış, sayın yabancı.

Bir şekilde tanışan onlarca insan vardır ki tanışmayı dostluğun eşine taşımak isterler en güzeliyle. Bir gönül diğer gönlün gölgesinde demlenebiliyorsa ne iyi... "Faziletli insanların kıymetini, faziletliler bilir." ilkesi ile yürünüyorsa bu semanın altında.. Hele ki bu dostluklar, eskileri unutturmuyorsa... Sevgi sonsuz bir zamanın içinde akıp gider. O zaman ne yabancılık kalır ne de bilmezlik.

Ey Yabancı, Her tanışan kendi benliğini muhatabına aktarmak isteyebilirken seni, "sen" olarak kabul edecek bir benlikle yazdığım bu mektubu kabul buyurman dileğiyle...