RAMAZAN?DA TÜM GÜNAHLARIMIZ
AFFOLUR MU?

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)
ümmetini çok sevdiği, onlar için hem dünyada iyilik hem ahirette iyilik
istediği için sürekli iyi olan davranışları teşvik etmiştir.

Ramazan ayı ve orucu Peygamber
Efendimizin en çok teşvik ettiği ibadetlerden biridir.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Ramazan ayı ile
ilgili şöyle buyurmuşlardır:

İnancının gereği olarak ve Allah rızâsı
için Ramazan ayını oruç tutarak geçiren kulun Allah, geçmiş günahlarını
bağışlar

Bu vb Hadis?i Şerifleri
değerlendiren âlimler, Peygamberimizin (s.a.v.) maksadının bütün günahlar
olmayıp küçük günahlar olduğunu ifade etmişlerdir.

İnsan günde yüzlerce küçük günah
işlemektedir. Bunlar yıl içerisinde iyice birikir ve insan kirlenir. İşte Mümin
yılda bir ay oruç tutarak, Cuma namazı kılarak, Kadir Gecesini ihyâ ederek,
umre yaparak, abdest alarak, birikmiş
küçük günahlarının affedilmesi gibi bir rahmete ulaşabilir.

Cinayet işlemek, Ana babaya isyan,
Faiz, Kumar oynamak, Zina, İçki içmek gibi büyük günahlara gelince?

Örneğin adam öldürmek en büyük
günahlardan biridir. Ahiretteki cezası da çok büyüktür. Bu tür günahlar büyük
kul hakları da içerdiği için , oruç gibi ferdi ibadetlerle affedilmesi mümkün
gözükmemektedir.

Cinayet, terörizm, tefecilik, zina
gibi büyük günahların affını Allah Teâlâ , hukuki cezalara ve tövbeye
bağlamıştır.

Tövbe pişman olmak, Allahtan
affetmesini dilemek , maddi manevi bedelini ödemek, bir daha yapmamaya kesin
söz ve karar vermekle olur. Allaha şirk koşmak, Allah?a küfretmek, Allah?ı
inkar edip Allahtan başka tanrılar
edinmek günahı müstesna, gerçekten tevbe edildiğinde Allahın bağışlamayacağı
bir günah yoktur.

Ramazan
ayı, hem küçük günahlarımızın affedilmesi, hem de büyük günahlarımıza tevbe
edebilmemiz için büyük bir fırsattır. Baştaki sorumuza dönelim. Evet Ramazan
ayında gerçekten oruç tutar ve Allah?a gerçekten tövbe edersek, Allah tüm
günahlarımızı affedebilir.

ÖN SAYFA MÜMİNLERE, ARKA SAYFA MAGAZİNE

Ön sayfasında Ramazan özel
sayfasının reklamını yapıpı, K.Kerim meali hediye ettiğini duyuran, en arka
sayfasını ise , tam sayfa çıplak kadınlı reklama ayıran ulusal gazetelerimiz.

Bir köşe
yazısı paylaşacağım bununla alakalı. Hürriyet Gazetesi?nden eski bir yazı.
Yazıldığı tarih: 2 Eylül 2008. Bekir Coşkun?a ait. Şimdi Bekir Çoşkun, başka
bir gazetede yazıyor. Sevdiğim, okuduğum bir yazar değil. Bir çok görüşüne de
katılmam. Ancak bu yazısında Ramazan ayı ile ilgili güzel noktalara değinmiş.
Aslında yazdığı gazetelere ve bu gazeteleri takip eden anlayışa da güzel bir
eleştiri getirmiş. Yazı şöyle:

RAMAZAN gelince böyle olur. Ve her gün gazetelerin tepesinde yer
alan bikiniler, bacaklar, kalçalar, g-stringler yok olur, onların yerinde
ramazan kampanyaları başlar:



Herkese dua
kitabı...Ayetler ve manaları...Renkli namaz
rehberi...Açıklamalı hadis...Peygamber Efendimizin
hayatı...Herkese Kuran-ı Kerim ve meali...



Bana sanki editörler yedi kat göklere uçtular
da, ramazanın birinci günü yazı işleri masasına birer evliya olarak iniverdiler
gibi gelir. Ben her ramazan başında bizim
medyayı, gerektiğinde külah takıp boynunu bükerek mevlit okuyan bar şarkıcısına
benzetirim.



Beterin beteri
var, keza siyasetçilerin, bürokratların, işadamlarının dünyasındaki Ramazan?ı
bir bilseniz... Herkesin en iyi duyacağı şekilde İftar
davetleri başlar. Büyük otellerin salonlarında görkemli iftar sofraları
kurulur.



Oruç tutmayanların bu davetlere koşup, ezanın
okunmasını huşu içinde bekleyişleri... Ve zeytinle bir oruçlarını açışları
vardır ki... Bir de Allah kabul etsin
diyenlere utanmadan Cümlemizinkini... deyişleri...



Ben ramazan etkinliklerine bakıp, bu kadar
inançlı bir toplumda işlerin daha iyi gitmesi gerektiğini düşünürüm.Misal; bu
kadar çok rüşvet olmaması gerekir...Bu kadar çok hırsızlık-avanta-gasp da olmamalı...Yalan...Dolan...Sahtekárlık...



Bozuk-hileli gıda maddelerinden, fahiş
kárlarla yoksulların dolandırılmasına... Demiri-çimentosu çalınmış binalardan,
yağmalanan kentlere... 300 liraya çalıştırılan gençlerden, ecnebi
ülkelerdekinin beş katı yüz kızartıcı suçlara kadar...



Bakarım; biraz fazla...Olsun...Bu ramazan
günlerinde, tertemiz yüreğiyle görkemsiz iftar sofrasına oturan, alnının teri
ile kazandığı ekmeğini bölen, aklı ile inancını yoğurmuş, vicdanı rahat
insanlarımıza seslenmek istedim sadece:



Allah kabul etsin...

MEMUR, EMEKLİ VE ÖĞRENCİLERE ORUÇ
YASAK

Halimize ne kadar şükretsek az.
Ramazan?ı yaşayabilmemiz için aşmamız gereken tek engel: nefsimiz. Diğer
Müslümanlar öyle mi peki? Suriye?de örneğin. Savaş var. Karışıklık var. Ölüm
var. Zülum var. Açlık var.

Arakan?da örneğin. Müslümanlar
öldürülüyor,yakılıyor, katlediliyor. Evleri yakılıyor,yıkılıyor. Sığınacak yer
yok. Yemek yok. Su yok

Ya başka coğrafyalar? Sincan?ı
örnek verelim. Sincan, Çin?e bağlı, 9 milyon nüfuslu, Müslüman Türklerin
yaşadığı bir Uygur Özerk Bölgesi. Burada da Müslümanlar baskı ve zulüm altında
yaşıyorlar.

Çin yönetimi sürekli Müslümanların inancına
karşı yasaklar koyuyor. En son baskıları şu: Bölgede
devlet
memurları ve öğrencilerin Ramazanda oruç tutması yasaklandı.



Yayınlanan Genelgede, Partimiz kadrolarının,
devlet memurlarının, emekliler dahil ve öğrencilerin Ramazan ayına özgü dini
faaliyetlerde bulunması yasaklanmıştır denildi.



Sözde, bu yasaklar Ramazan boyunca
toplumsal istikrarın sağlanması amacıyla getirildiği ileri sürülmüş.



Getirilen Ramazan
kısıtlamaları kapsamında memurların ve öğrencilerin Ramazan boyunca
camiye gitmeleri, teravih kılmaları, mukabele tutmaları, fitre ve zekat
vermeleri de yasaklanmış. Yasaklara uymayanlara büyük cezalar var. İsyancı ve
terörist ilan ediliyor.



Sincan Uygur Özerk Bölgesi?nde Müslümanlar özgür
değil. Ramazan ibadetini yapmamaları bile sözde kanunlarla yasaklanmış.

Yaşadığımız ülkede rahat,keyif ve
ikram dolu iftarlarımıza otururken, sahurlarımızı yaparken, çok yorgunum camiye
gideyim mi, gitmeyeyim mi, diye düşünürken, onca baskı ve zorluğa rağmen
Ramazan?ı yaşamaya çalışan Müslümanları unutmayalım. Ve karar verelim: halimize
şükretmeli miyiz? Yoksa ne yapmalıyız?


ATEŞ SENİ
ÇAĞIRIYOR


Rize?den bir Ramazan Haberi?Rize?nin büyük caddelerinden biri olan Deniz
Caddesi?nde dünyaca ünlü bir fast food
firması vardır. Ramazan?da da faaliyetlerine devam etmektedir. Ancak ramazan
ayında Rize?de oruç tutmayanlar için burasının adeta bir üsse dönüşmesi,
dışarıda ve açıktan oruç yenilmesi, bazı vatandaşları rahatsız eder.

Fast
food firmasının tam karşısında, siyasi bir partinin gençlik kolları gibi
çalışan bir dernek vardır. Dernek, binasına astığı pankartla, söz konusu restoranı protesto eder.

Protestonun en ilgi çeken yanı; pankartta firmanın reklam sloganı olan
?Ateş seni çağırıyor? cümlesine vurgu yapılması. Derneğin astığı pankartta tepki şu yazı ile dile
getirilmiş:, ?Ramazan?da oruç tutmuyor musun Cehennem Ateşi Seni Çağrıyoooo?

Bu
ülkede oruç tutanın hakkı olduğu kadar, oruç tutmayanın da hakkı vardır.
Müslüman olamayanlar, Yolcu olanlar, hasta olanlar ve yaşlılar için zaten
dinimiz bu hakkı vermiş. Ancak inancından dolayı, örneğin oruç tutan kişiye
hakaret edercesine hürmetsizlik yapmaya da kimsenin hakkı olmamalı.

Oruç tutanların tutmayanlara, oruç tutmayanların da tutanlara
saygısızlık ve saldırı yapması hakkına hiç kimse sahip değildir.

Bu
haberde de oruç tutanların ve tutmayanların karşılıklı, hatalarını görmek
mümkün. Oruç tutanlar ve tutmayanlar diye bir ayrımcılığa girmek ne dinen ne de
kanunen doğru değildir. ?Oruç tutan cennete, oruç tutmayan cehenneme gider?
gibi hükümler de biz insanlara değil Allah?a aittir.

Oruç tutmayanlar, bu ülkenin bir Müslüman ülkesi olduğunu dikkate alarak
saygı duymalı ve açıktan, oruçluyu tahrik edercesine oruç yememeli. Buna
eyvallah. Oruç tutan da tutmayana saygı duyup, hoş görmeli. Ne mazereti var,
bilemezsin ki?

Bu
tür hareketler, kavgalar, tartışmalar Ramazan ayının ruhuna aykırıdır. Ramazan
ayı sevgi,birlik, paylaşım, anlatma,anlama,anlaşma,öğrenme ve öğretme ayıdır.
Oruç seni çağırıyor, desek daha doğru olmaz mı? Bu oruç tutmayanlardan kaç
kişiye ramazan?ın önemini ve değerini anlattık da, olmadı direk ateşe atıyoruz.
Biz kimiz? Ya bizi cehenneme çağıran nefsimizi, şehvetimizi, onca günahımızı ne
yapacağız?

RAMAZAN AYINA HÜRMET ETMELİYİZ

Bağdat?da yaşayan, ateşe tapan bir Mecusi?nin oğlu, Ramazan Ayı?nda çarşıda, sokakta yemek
yedi. Oğlunun, Müslümanların karşısında öyle açıktan yemek yemesi babasının, çok zoruna gitti ve oğlunu tokatladı.

Tokatı attıktan sonra şöyle dedi: ?Oğlum, Müslüman
olmasak da, İslam?a saygı
duymamız gerekir. Bizim
dinimizden olmasa da, Ramazan Ayı?na karşı, hürmetkâr
olmamız gerekir. Bir daha bu saygısızlığı yapmanı
istemiyorum.?



Bu
Mecusi öldükten sonra,
salih kimselerden birisi, rüyasında onun cennette
olduğunu gördü. Mecusi?ye:
?Allah
Allah Sen Mecusi değil miydin? Cennete nasıl
girdin?? diye sordu.

Mecusi: ?Evet Mecusi?ydim ama yaptığım bir hareket, Allah-u
Zülcelal?in çok hoşuna gittiğinden, daha dünyadan ayrılmadan, bana İslâm dinini ve imanı nasip etti.?
dedi.

Salih Kişi: ?Allah-u Zülcelal?in hoşuna giden o şey ne idi?? Diye sordu.

Mecusi: ?Benim oğlum, Ramazan Ayı?nda, çarşıda yemek yedi. Ramazan
Ayı?na olan hürmetimden dolayı, bu olay benim çok zoruma gitti ve onu dövdüm. Yaptığım bu hareket de Allah-u Zülcelal?in çok hoşuna
gitti. Ben ölmeden önce, kısa bir süre önce hidayet
nasib oldu.Allah kalbimi islam?a açtı. Ben de iman
ettim ve müslüman oldum. Allah-u Zülcelal de benim bütün günahlarımı af etti ve
imanlı olarak da dünyadan ayrıldım, diye cevap verdi



RAMAZAN AYINDA YAPABİLECEKLERİMİZ

Bir Müslüman olarak rahmet ve
bereket ayı olan Ramazan?ı en verimli şekilde geçirebilmek için kendimize bazı
hedefler koymalıyız. Örnek verelim:



1-K.Kerim okumayı bilmiyorsak bu ayda öğrenelim.

2-K.Kerim Okumayı biliyorsak mukabele tutalım.

3-Namaz kılmıyorsak, hemen namaza başlamalıyız.



4-Namazımızı eksik kılıyorsak tam ve güzel kılmalıyız.

5-Namaz kılmak için Camiye cemaate gitmeye
alışmalıyız.

6-Teravih
namazını 20 rekat olarak cemaatle camide kılmalıyız.



7-İftar saatlerinde ümmeti Muhammet için çok dua
etmeliyiz.



8-Oruçlarımı mutlaka sahura
kalkarak tutmalıyız ve sahur vakitlerini dua, namaz ve Allah?ı zikirle
değerlendirmeliyiz.



9-Öğrencilere,
komşularımıza ve akrabalarımıza iftar vermeliyiz.



10-Sadaka, burs, bağış ve
yardımlarımızı bu ayda biraz daha artırmalıyız.




11-Allah?ın
isimlerini bolca zikretmeli, Efendimize çok salavat getirmeliyiz.



12-Gıybet, su-i zan, kavga, tartışma,
yalan, dedikodu gibi günahlardan uzak durarak orucumuzu lekelememeliyiz.



13-Ramazan?ımızı
bereketlendirmek için fitremizi fazlasıyla vermeliyiz.




14-Kötü huy ve alışkanlıklarımızı bu
rahmet ve bereket ayında tamamen terk etmeye çalışmalıyız.



15-?Her gece Kadir
Gecesi olabilir? düşüncesi ile Ramazanın her gününü tevbe ve kulluk için fırsat
bilmeliyiz.

ÇOCUK VE RAMAZAN SEVGİSİ





Çocuklarımızı Ramazan ayını daha çok hissettirmek
ve sevdirmek için şunları yapabiliriz



1.
Lisanı-ı hal, lisan-ı kalden etkilidir. Çocuk Ramazanı sadece
dilimizde değil yaşantımızda görmeli. Birlikte mukabele tutun. Birlikte el ele
camiye gidin.

2.
Ramazanı,iftarı karşılama töreni hazırlayın. Nasıl
ki sevilen önemli bir misafir evlerimize gelmeden önce evimizi temizleriz,
süsleriz, hazırlık yaparız. Ramazan misafirini de her gün coşkuyla
karşılamalıyız.

3.
Ramazan günlüğü tutun. Çocuğunuz okuma
biliyorsa beraberce yazın her gün olup biteni. Belki ilk teravihi, ilk orucu.
Şayet çocuğunuz daha küçükse resimler yapın bu günlüğe.

4.
Sürpriz
ramazan hediyeleri hazırlayın. Ramazan ayı hediyeleşme, paylaşma ve verme
bilincini yerleştirmek için önemli bir fırsat sunar bize. Sevdiklerinize,
komşunuza, aile büyüklerine, arkadaşlarına minik ramazan hediyeleri
hazırlayabilirsiniz.

5.
Ramazan kumbarası yapın. Ramazan süresince her gün bu kumbaraya bir
miktar para koyun. İhtiyaç sahibi bir çocuğa bu biriken parayla yardım
edeceğinizi açıklayın.

6.
Her
gün efendimizin hayatından bir hikayeyi ya da Yaratanın güzel isimlerinden
birini hikayeler aracılığıyla anlatın.

7.
İftar ve sahurun özel misafiri gibi çağırın çocuğunuzu sofraya ve öyle
ağırlayın.

8.
Ramazanda
çocuğunuzu çok öpün, çok okşayın, çok kucaklayın çok takdir edin. Ona, onu çok
sevdiğinizi söyleyin.

9.
Bilhassa
Ramazan ayında çocuklarınıza sevginizi çok gösterin, sakın vurmayın onlara.
suçlamayın, kızmayın, eleştirmeyin, kalp kırmayın.

İFTAR DUASINI
UNUTMAYIN

İftar anı cennete
girme anı gibi sevinç yayar etrafa. O anda yapılan dua ve temenniler çok
değerlidir. Sofraya saldırmadan önce duaya saldırın. Duanın ziyafet ve ikramını
kaçırmayın.

Peygamber
Efendimizin yaptığı şu duayı mutlaka ezberlemeli ve iftarda yapmalıyız: Bismillahi
vel hamdü lillâh, allâhümme leke sumtü ve bike amentü ve aleyke tevekkeltü ve alâ
rızkıke eftartü.

Sübhâneke ve bi
hamdike tekabbel minni, inneke entes semiul aliym.

Anlamı şöyle: ? Allah?ın
adı ile başlar ve hamd ederim. Allah?ım Senin için oruç tuttum, sana iman
ettim,sana sığındım. Senin için rızkınla orucumu açtım. Seni hamdinle tesbih
ederim. Allah?ım Benden kabul buyur. Çünkü Sen her şeyi işiten ve bilensin.?

Yine Allah Resulü (s.a.v) iftar ettiğinde
şöyle dua ederdi: ?Allahümme inni es?elüke bi rahmetikel- leti vesiat külle
şey?in en tağfirali.

Manası: ? Allah?ım
Her şeyi kuşatan rahmetinle beni bağışlamanı dilerim.?

Efendimiz (s.a.v) bir
davette iftar ettiği zaman şöyle buyururdu: ?Oruç tutanlar yanınızda iftar
etsin, melekler de sizin için istiğfar getirsinler.?

Allâh, cümlemizin
tuttuğu oruç ibadetlerimizi kabul buyursun Cenâb-ı Hak, oruç ibadetiyle nefisleri terbiye
olan kullarından eylesin