Hacı amcanın dükkanı devretmek için yapmış olduğu teklifi hiç düşünmedi bile bu işe çoktan meyilliymişçesine kabul etti. Sevinçle hemencecik evine döndü. Kendisini evde bekleyen oğluna "Oğlum oğlum gözümüz aydın olsun, başımıza talih kuşu kondu."

Kıymet hanımın oğlu şaşırmış ne diyeceğini bilememişti, sevinçten ya da annesinin heyecanından olmuş olacak ki kekeleyerek "Hay.. hayrola anne ne talih kuşu, bu sevincin, bu mutluluğun nedendir?"

"Oğlum "Hacı amca bir sevap daha kazanmak istiyor olacak ki bize bir el daha uzattı, dükkanı bize devredecek oğlum." Bu sözler sevinç yumakları içinde Kıymet hanımın dilinden ortama akı vermişti.

Bu habere çok sevinen oğlu, annesinin sevinçli halini bir müjde gibi kabul etmişti. Nasıl sevinmesin liseyi bitirmeden iş arama derdi son bulmuştu.

Kıymet hanımın dükkan işini devam ettirebilmesi için ilk işi elinde kalan tek yer olan tarlayı satışa çıkarmak olacaktı, o da öyle yaptı. Tarladan aldığı paranın bir kısmıyla küçük bir arsa aldı, bir kısmıyla da bakkalın peşinatını ödedi. Evin yol tarafında olan odasından dışarıya bir kapı açtırdı. Kıymet hanımın yaptıklarını gören küçük kızı, heyecandan yerinde duramıyor, içi içine sığmıyordu.

Evin oğlu iki isim düşünmüştü teneke bir levhaya bakkalın adını yazdı. "Güneş" veya "Mehtap"

Kıymet Hanım mehtap olsun oğlum karanlıkları aydınlatan ay ışığı vursun evimize dedi. Böylece isim hakkı evin oğluna ait oldu. Kıymet hanımın sözünü bir emir telakki eden evin oğlu 'Mehtap Bakkaliyesi' yazılı levhayı kapının üzerine astı.

Kıymet hanım birkaç gün sonra da tezgahı ve rafları sonra da erzakları taşıdı bakkalın içine artık Mehtap Bakkaliyesi açılmıştı. Bir süre sonra mahalle girişimci kadını tanımaya başlamıştı. Büyük küçük herkes ona Kıymet Aba diyordu, bu ona olan saygılarındandı. Mehtap Bakkaliyesi ineği olandan süt alır, süt satar, evde yoğurt yapanın yoğurdunu alır yoğurt satardı. Mahallede eli iş yapan ihtiyaç sahibi kadınların ördüğü oyadan tutun da ektiği fasulyeyi satmak isteyene kadar herkese yardımcı olur satışına aracılık ederdi. Herkesin derdini dinler veresiye defteri kabarıklaşsa da sessizce onların ellerinin düzelmesini beklerdi. Bütün bunlar yetmezmiş gibi karı kocanın arasında oluşan huzursuzlukların bile ilacı olmaya çalışırdı.

Bir gün bir adam elinde keser ve kerpetenle gelmiş elinde ki kerpeten ve keseri göstererek "Bunları al karşılığında bana ispirto ver," demişti. Kıymet hanımın takas yaptığı olurdu. Kadınlar havlu getirir bunu sen sat bana şeker ver derdi, o'da alırdı. Ama ayakta durmakta güçlük çeken adama ispirto yok dedi, keseri ve kerpeteni de almadı.

Neden böyle davrandığını anlamakta zorluk çeken evin küçük kızı olanları uzaktan uzağa seyrediyordu, olayın nedenini bir çırpıda annesine sormuştu. "İspirto varken neden yok dedin anneciğim?"

Küçük kızın sorusunu Kıymet Hanım kendince izah etmeye çalışmış ancak hala olanlara bir anlam verememişti. Bu anlamsızlığı ortadan kaldırmak isteyen Kıymet Hanım içini çekerek anlatmaya başladı.

"Kızım, adam birkaç sokak ötede oturuyor, bizden önce gidebileceği bakkal olmasına rağmen oraya gitmemiş. Bu adamın durumunu daha önceden sordum soruşturdum. Bu adam bir alkolik, adam alkolik olduğu için iş bulamıyor ve çalışmıyor, esnafa da çok borç yapmış. Karısı üç çocukla evde ekmek beklerken o içmek için ispirto almak istiyor, revamı bu?"

Küçük kız "İspirto içilir mi?" diye sordu.

"Elbette içilmez ama bu adamın iyice şirazesi kaymış, bulduğunu içiyormuş. Karısı geldi anlattı onun için onu gördüğün anda kapıyı kilitle ve alkollü bir şey almasına engel ol. Kolonya bile satma tamam mı? diye tembihledi, bende adamın karısının sözlerini onayladım, tamam dedim. Şimdi ben tükürdüğümü nasıl yalarım, verdiğim sözümü tutmak istiyorum."

Kızım bir bakkal çalıştırmak sadece alış verişe gelenlerin ihtiyacını karşılamak değildir. Bir bakkal çalıştırmak müşterisini anlamak onun ihtiyaçlarını fark edebilmek, söyleyemediklerini de hissedebilmektir. Yeri geldiğinde müşterisi olan aileyi tanımak ve o ailenin iyiliğini düşünmektir. Sıcak sımsıcak iletişim kurmak ve yeri geldiğinde iki husumetliyi bile barıştırabilmektir.

Mehtap bakkaliyesi ve onunla aynı yıllarda çalışan diğer bakkallar yıllarca mahallelerde sıcak dostluklar kurarak orta gelirlinin yanında oldu ancak müşterileriyle omuz omuza verebilenler bugünlere ulaşabildi. (Girişimci kadın Kıymet hanımın anısına... )

Not: Bu yazı eğitimci yazar ve şair Songül Yılmaz'dan alıntı yapılmıştır.