Rutini yaşamaya ben mahkum muyum ? Benim hayatım bir makine gibi programlanmış bir devrede devam etmek zorunda mı?"

İşte bu soru insan denen varlığın içinde tıkılıp kaldığı bir Matrix'e karşı farkındalığıdır. İnsan bunun gereğini yapar yapamaz bu ayrı bir konudur. Bu farkındalık bile başlı başına bir erdem göstergesidir.

Matrix 'in bize uyguladığı en büyük yaptırım şüphesiz "Gündem" kavramıdır. Eğer gündemimizi kim ve ne belirliyorsa bize hükmeden şeyin de o olduğunu asla ve asla unutmamalıyız. Anlık veya ömürlük gündemimiz, hedefimiz nedir ? İyi bir iş sahibi olmak mı? Güzel bir maaş? Güzel bir ev ya da Aile ? Kariyer ? Liderlik özentisi ? Güç ? Amaç ve hedef nedir ? Peki bu hedefleri belirlemekte baz alınan kriterler nedir ? Çevre mi ? İnsanlar ? Toplum ? Vs vs.

Şunu unutmamak lazım ; Bu saydıklarımızın hiçbiri kendisinden kaçılması ve şiddetle uzak durulması gereken şeyler değildir. Bu insanı ruhbanlığa iter. Islami diğer din ve ideolojilerden ayrı kılan şey zaten ruhbanlığa ruhsat vermemesidir. Bu faktörlerden kaçmayı değil bunları sadece araç edinmeyi emreder yani kısaca Matrix in belirleyen değil belirlenen olmasını ister. Kısaca Matrix e hükmetmeyi ister. Bu İslam dininin ne kadar içtimai,hayatın içinden tam ortasından ve tabi ki nasıl devrimci bir ruha sahip olduğunun ve bu ruhu teşvik ettiğinin en büyük göstergesidir.

Tüm bunların toplamından ve Matrix dediğimiz o dayatılan Dünyanın yapısından ve onunla karşılıklı ilişkimizden yola çıkarak bu Dünyanın neresinde olduğumuzu ve olmamız gerektiğini ifrat ve tefrit ölçüsünü de gözeterek muhasebe edebiliriz.

Bu Matrix konusuna iki yazıda daha devam etmek istiyorum nasipse. Gelecek yazıda Matrix in zihinsel bir ünitesi olarak teolojik tartışmalarımızı, bir diğer yazıda da Matrix i aşmaktan ve bunun için gerekli olan Müslüman bir devrimci ruh tan söz etmek istiyorum. Gayret bizden başarı Allah tan.
Selam sevgi ve muhabbetle.