İnegölspor, ilk iç saha maçında taraftarının yüzünü güldüremedi.

Maça 4-1-4-1 dizilişiyle başladı İnegölspor. İlk 15 dakikada orta alan hakimiyeti temsilcimizdeydi. 17. dakikada gelen golden sonra Manisaspor oyunu dengeledi. Beraberlik golüne kadar pozisyon bulamasa da topa sahip olma anlamında İnegölspor'a büyük üstünlük kurdu. 37. dakikada gelen golden sonra da iki takım soyunma odasına bu skorla gitmeye razıydı.

İkinci yarıya daha hızlı başlayan taraf İnegölspor'du. Bülent'in güzel ortasına Ergün aynı güzellikte vurunca bir kez daha öne geçti. Manisaspor yediği ilk golden sonra verdiği reaksiyonu bu kez veremedi. Topun kontrolü İnegölspor'daydı ve 66. dakikada verilen penaltıyla herkes maçın bittiğini düşündü. Ergün penaltıyı kaçırınca Manisaspor'da moraller yerine geldi. Önce savunmanın hatasında beraberliği, sonra da kalecinin hatasında galibiyeti yakaladı Ege temsilcisi. Yani bu maçı Manisaspor kazanmadı. İnegölspor kaybetti. Çok iyi futbol oynamasa da rakibinden üstün olan ve 3 puanı hak eden taraf bordo beyazlı ekipti.

Ben yaklaşık 15 yıldır iç sahada İnegölspor'u seyrederim. Emin Aladağ'lı, Metin Akan'lı o efsane kadro dışında izlediğim hiçbir takım, oyunu yerden oynayamıyor. Atak başlangıçları hep stoperlerin attığı uzun toplarla oluyor.

Eğer 4-1-4-1 şeklinde bir dizilişle sahaya çıkıyorsanız ilk topları orta sahanın önündeki oyuncu yani Mehmet Ayaz ya da o bölgede oynayacak oyuncu kullanır. Oyunu Mehmet kurarsa savunma bekleri biraz daha öne çıkar. Oyun daha geniş alanda oynanır ve bu da rakip takımın istemeyeceği bir şeydir. Bunu yapamayınca savunma beklerinden hücum anlamında hiç katkı alamadı İnegölspor. Manisaspor'daki Barbaros Barut da savunmanın önünde tek ön libero gibi oynadı. Ama bir farkla; Barbaros her topu defanstan aldı, oyunu başlattı. Uzun oynanacaksa da Barbaros alıp uzun oynadı. Aynı mevkideki iki oyuncudan Barbaros maç boyu topla en çok oynayan oyuncuyken, Mehmet Ayaz belki de oyuna sonradan girenlerden bile daha az oynadı topla. Bu düzende bekler oyuna katılamadığı gibi ön kanat oyuncuları da istedikleri kadar topla buluşamadı. İnegölspor, ikinci yarının ilk 20 dakikasında topu ilk yarıya oranla biraz daha yerden oynayınca Ekrem daha çok topla buluştu ve etkili oldu. Bir pozisyonda topa daha iyi vurabilse skoru değiştirebilirdi. Diğer kanatta oynayan Erdi Zengin ise tahminimce maçtan sonra duş bile almamıştır. Serhat Güller'in bu oyuncuya 75 dakika sabretmesine çok şaşırdım.

İnegölspor'da en çok göze çarpan oyuncular Bülent Kocabey ve Ergün Çakır'dı. Bülent, fizik kalitesini biraz daha artırabilirse çok daha faydalı olur. Müthiş tecrübeli. Sol ayağını konuşmaya gerek bile yok. Oyun içinde sıkıştığı zamanlarda bile topu kaybetmiyor, en azından faul yaptırıyor kendisine. Orta saha organizasyonunda çok önemli yeri olacak. Ergün Çakır'ın penaltıyı kaçırmasına çok üzüldüm. Maçın belki de İnegölspor adına en iyisiydi. Hemen hemen tüm kafa toplarını aldı, orta sahayla top alışverişleri ve zaman zaman topla driplingler yaptı, savunmayı inanılmaz zorladı. Önümüzdeki maçlarda orta saha ve kanatlar Ergün'e biraz daha yakın oynarsa Ergün bu sezon 15 tane atar 7-8 tane de attırır.

Bir parantez de Ömürcan Yıldırımlı için açmamız gerek. Sakatlıktan yeni çıkmasına ve sonra birkaç dakika şans bulmasına rağmen çok etkiliydi. Sezonun geri kalan kısmında sakatlık yaşamazsa bu yıl takımın en önemli kozlarından biri olur.