Aynı çatı altında yaşıyorlar ama küsler...

Yakın akrabalar ama küsler...

Birbirlerine aşıktılar ama küsler...

Ortaklar ama küsler...

Komşular ama küsler...

Aynı takımdalar ama küsler...

Aynı birimdeler ama küsler...

Aynı yönetimdeler ama küsler...

Aynı camide saf tutuyorlar ama küsler...

Aynı sohbet halkasında diz çöküyorlar ama küsler...

Aynı okulda görev yapıyorlar ama küsler...

Aynı davaya sahipler ama küsler...

Aynı Belediyedeler ama küsler...

Aynı Meclisteler ama küsler...

Aynı Partideler ama küsler...

Aynı Allah'tan af istiyorlar ama küsler...

ŞEYTAN İŞİNİ İYİ YAPIYOR

Hangi birini sayayım, adeta bütün toplum birbirine küs...

Sadece küs olsalar yine iyi, birbirlerine düşman kesilmişler...

Hem de ne düşman!

Herkes taraftar toplama gayretinde...

O adam benim, bu adam senin, kavgasına tutuşmuşlar...

Herkes birbirinin kuyusunu kazmak derdinde...

Hadi Şeytan işini iyi yapıyor, anladım...

Peki, bize ne oluyor?

Şeytan'ın bunca tuzağı, onca oyunu yetmiyormuş gibi,

Biz de sözlerimizle, yaptıklarımızla bir bir şeytanlaşıyoruz...

Bunca haset, bunca kin, kıskançlık,

Bunca dedikodu, bunca gıybet, iftira, yalan, bunca zan, ne için?

İçindeki kalp değil taş sanki, öyle huysuz, öyle inat...

ZAVALLI SEN, NEYİNE GÜVENİYORSUN?

Ey zavallı insan!

Neyine güvenirsin?

Malına mı? Makamına mı? Gücüne mi? Güzelliğine mi?

Bir nefes kadar değeri yok hiç birinin, kendine gel!

Bugün var yarın yoksun, uyan!

O koltuktan düşeceksin bir gün...

Kefenden başka dünyalığın olmayacak Kabirde.

Sen hiç hastalanmayacak olsan, hiç yaşlanmayacak olsan anlarım.

Sonsuza kadar yaşayacak olsan, anlarım.

Yanından geçtiğin şu mezarlığa bir bak, ey gafil!

Kabirler vazgeçilmez insanlarla dolu.

Yarın sen de onlardan biri olacaksın unutma!

Bir saniyesine bile hakim olamadığımız şu yalan dünyada,

fırıldak olmaya ne gerek var?

Kimin eline, ne geçmiş şu fani dünyadan?

Neyi paylaşamıyoruz? Değer mi bu yalan dünya için?

Ah şu nefsimiz!

Ah şu gururumuz!

Ah şu gafletimiz!

Allah affetsin hepimizi...

Allah hepimize, affedecek ve affedilecek bir kalp versin.

UNUTULMAZ BİR NASİHAT HEPİMİZE

Bütün bunları yazmama sebep; İmam Şafi'den okuduğum bir hatıra...

Bu hatıra ile son vereyim yazıma:

İmamı Şafii, öğrencilerinden biri olan Yunus ile müzakere yaptığı bir meselede ihtilafa düşüp tartışırlar.
Öyle ki talebesi öfkesinden dolayı dersi terk eder ve çekip gider.
Akşam olur, Yunus'un kapısı çalınır. 'Kim o?' der.
Kapıdaki kişi, 'İmamı Şafii'dir.
Yunus, hocasının ayağına kadar gelmesine şaşırır.

İmam Şafii, kapıyı açan talebesi Yunus'a önce Allah'ın selamını verir.

Sonra da; "Sözüm önce nefsime sonra sana Ey Yunus" diyerek şu unutulmaz nasihati yapar;


1-Ey Yunus, bizi birleştiren yüzlerce mesele dururken bir mesele mi bizi ayıracak?


2-Ey Yunus, yaptığın ve üzerinden geçtiğin köprüleri yıkma! Bir gün o köprüden geri dönmen gerekebilir!


3-Ey Yunus, hatadan nefret et ama hataya düşenden nefret etme.


4-Bütün kalbinle günaha öfkelen ama günahkara acı, ona merhamet göster.


5-Ey Yunus, sözü eleştir ama sözü söyleyene saygı göster.


6-Ey Yunus Görevimiz, hastalığı tedavi etmektir, hastayı yok etmek değil.

OF DEĞİL AF DE

Kim haklı derdine düşme!

Hala sayısız gerekçe sunma!

Off deyip durma, af de artık af...

"İman etmedikçe Cennete giremezsiniz,

Birbirinizi sevmedikçe gerçekten iman etmiş sayılmazsınız"

Buyuruyor Allah'ın elçisi (s.a.v)...

Ve birbirimizi sevmemiz için Allah'ın selamını tavsiye ediyor hepimize...

"Selam olsun" de ve affet herkesi.

Affet ki kurtulasın. Affet ki; Huzur bulasın...

Selam olsun sana!

Ben seni affettim, hakkımı helal ettim...

Allah beni de seni de affetsin!