Abaza İzzet Bey Çetesi, 27 Temmuz 1920'de -bir anlamda- İnegöl'ü basmış, hükumet konağı (şimdiki belediye binasının bulunduğu yerde) önünde yerel yönetici taraftarları ile çatışmaya girmiştir. Yapılan müsademe sırasında başta İzzet Bey olmak üzere -maalesef- 60 kişi hayatını kaybetmiştir.Bunun üzerine İnegöl Belediye Başkanı sıfatıyla Osman Bey, bölge güvenliğinden birinci derecede sorumlu olan 11. Tümen Komutanlığı'na şikayette bulunmuştur.

Merkezi, Pazaryeri İlçesi'nde bulunan ve de bağlı birlikleri ile tüm Ahi Dağı'nı tutmuş olan 11. Tümen Komutanlığı, Osman Bey'in şikayetini almış, ancak şikayet yapılırken kullanılan üslubu ve "Yerel yönetimce talep edilmedikçe İnegöl kasaba merkezine milis gücünün gönderilmemesi, aksi takdirde kasaba merkezine milis gücü sokulmayacağına dair yapılan ve uyarı niteliği taşıyan ters tepkiyi tümen komutanlığı hoş karşılamamıştır.

Gösterilen bu olumsuz tepki, söz konusu tümen komutanlığınca olumsuz bir ültümatom olarak değerlendirilmiştir. Bu nedenle savaş şatlarının sürdüğü böyle bir hassas ortamda, sivil yerel bir yönetici tarafından uygulanmakta olan askeri strateji göz önünde bulundurulmaksızın gösterilen bu menfi tepki, 11. Tümen Komutanlığı'nı çok rahatsız etmiş ve bu nedenle İnegöl yerel yönetim yetkilileri hakkında soruşturma açılmıştır.

"Ayıcı" lakabı ile şöhret bulan 11. Tümen Komutanı Yarbay Arif Bey -ki bu komutan, Mustafa Kemal Paşa'nın sınıf arkadaşlarındandır- konuyla yakinen ilgilenmiş ve derhal Tümen Kurmay Başkanı Hüseyin Rahmi Bey'in emrine verdiği iki piyade alayı ile 19 Ağustos 1920 günü İnegöl'ü kuşattırmıştır.

Yapılan soruşturma sonunda İnegöllü yerel yöneticiler de çatışmaya sebebiyet veren milis komutanı Abaza İzzet Bey de suçlu görülmüştür. Bu sebepten halkı provoke etme amacı taşıyan bu olaya taraf olanları, Hüseyin Rahmi Bey gözaltına almış ve İnegöl Belediye Başkanı Osman Bey dahil yerel yönetimde görevli olanların tamamını görevden uzaklaştırarak Laz İsmail Efendi'nin başkanlığında yeni bir yerel yönetim oluşturmuştur.

İnegöl halkı, provoke bir olay ile karşı karşıya bırakıldıklarını kısa bir zaman içinde fark etmiş ve nizami ordu birliklerine karşı her hangi bir tavır içine girmemiştir. Ancak o günden itibaren İnegöllüler için bunalımlı günler başlamıştır.Zira Bursa'yı işgal eden Yunan ordu birlikleri, Aksu-Dimboz hattında "Çatal Tepe", merkez olmak üzere oluşturdukları savunma hattını, askeri yığınak yaparak, buradaki savunma hattını güçlendirmeye başlamışlardır.

Takriben 10-12 Temmuz 1920'de İnegöl kasaba merkezine yönelen Yunan ordusuna mensup öncü birlikleri ile Harputlu Avni Bey'in milis güçleri karşılaşmış, İnegöl'ün Bursa çıkışında ve "Gazhane" yöresinde vuku bulan ilk çatışmada -90 kişilik milis kuvvetinden 51 kişi şehit düşmüştür.

Bu çatışmadan sonra Yunan ordu birlikleri, İnegöl kasaba merkezine girmemekle birlikte yakın çevresini işgal etmişler ve stratejik açıdan önemli gördükleri köy ve mezraalara askeri birlik konuçlandırmışlardır. Yunan ordu birlikleri savunma hattını Uludağ'dan İznik gölüne kadar uzatmıştır.

Yunan ordu birlikleri, bir taraftan savunma hattını güçlendirirken diğer taraftan da geniş çapta istihbarat faaliyetine girişmişlerdir.Hiç şüphesiz bu faaliyetlerini yaparken de Cerrah'da oturan Ermenilerden ve Yenice'de oturan Rumlardan büyük ölçüde faydalanma cihetine gitmişlerdir. İşte böyle bir ortamda 27 Temmuz 1920'de İnegöl'de Abaza İzzet Bey çetesi ile ilgili olay patlak vermiştir.

İnegöl halkı, bir taraftan Yunan ordu birliklerince tevkif edilerek sürgün edilmesi ihtimaline karşı genç çocuklarını İclaliye/Erikli Köyü civarında dağa çıkarırken bir taraftan da ağır ekonomik şartlar altında yaşam mücadelelerine devam etmiştir.

RECEP AKAKUŞ HOCANIN ESERİNDEN

DÜZENLEYİP YAYINA HAZIRLAYAN

AYHAN BAYRAKTAR