Anadolu'da bir çok yerleşim yerlerine Kurşunlu adı verilmiştir. Bunun sebebi buralara, mecburi iskan yoluyla nüfusun yerleştirilmiş olmasıdır. Çünkü Osmanlı yönetiminde sürgün adı verilen mecburi iskan politikasının izlenmesi, fetih edilen yerlerin Türkleşmesi amacına yönelik bir stratejik uygulamadır.

Bununla birlikte halk arasındaki yaygın kanaate göre, Yıldırım Beyazıt, burada inşa ettirmiş olduğu cami ve kervansaray çatılarını kurşun ile kaplattırmış olduğu için, yeni oluşturulan bu yerleşim merkezine, Kurşunlu adı verilmiştir.

Kurşunlu Beldesi, kuruluşu itibariyle, Osmanlı'nın ilk kuruluş yıllarına kadar gitmektedir. Cemaat-i Korkudlar'dan olup Güde Yörükleri diye de tanımlanmaktadırlar. Yerleşik düzene geçtikleri için kendilerine, ayrıca, manav da denmiştir.

Kurşunlu Köyü derbentçi köydür. Bu nedenle, devletçe daima gözaltında bulundurulmuş ve zaman zaman köy, nüfusu, yenilenerek takviye edilmiştir. Nüfus, derbentçi ve piyade adıyla anılan resmi nitelikli kişilerin yanı sıra dı-şardan gelip yerleşen ve raiyet statüsünde toprağı işleyen kişiler de vardır.

Yıldırım Beyazıt, burada bir kervansaray ve bir zaviyeli cami inşa ettikten sonra; bu tesislerde görev yapmak üzere personel atamış ve kendilerine hizmet dirlikleri tahsis eylemiştir. Belgelerde görüldüğü üzere kervansarayı idare etmek için bir şeyhın/müdür'ün atandığını gördüğümüz gibi camiye bir hatip ve bir de müezzin tayini yapılmıştır.

Halen cami civarında Hatip Tarlası diye anılan arazi, yapılan bu tahsislerin hatırasıdır. Anadolu'da Türk birliğini kurma çalışmalarını ilk başlatan Osmanlı padişahı, Yıldırım Beyazıt'dir.

Hatırlanacağı üzere Yıldırım Beyazıt, Germiyan oğlu Süleyman Şah'ın kızı Devlet Hatun ile evlenmiştir. Başta Kütahya olmak üzere; bazı Germiyan beldeleri cehiz olarak Osmanlılara verilmiştir. İşte bu stratejinin uygulanması sırasında Bursa'yı, Kütahya'ya bağlayan Domaniç-İnegöl ve Domaniç-Kurşunlu yollarına ve bu yollar üzerindeki derbentlere/geçitlere çok önem verilmiş ve bu geçitler için özel statü belirlenmiştir.

İnegöl'deki Cuma Camii ve Kurşunlu'daki kervansaray ile Fatımetü'z- Zehra Camii bu devirde inşa edilmiş ve hizmete sokulmuştur. İnegöl fatihi Turgut Alp, Orhan Gazi ile birlikte Bursa ve civarının fetih hareketleri ile yakından ilgilendiği ve stratejik bir mevki olan ve de Turguteli adıyla anılan Doğanyurdu Köyü ile Baba Sultan Köyü arasındaki yöreye yerleştiği için İnegöl'ün imarıyla hiç ilgilenmemiştir.Halk arasında yokuş olarak anılan İnegöl-Höyüğü'nün üzerinde yer alan kasaba merkezi, o devirde, küçük bir köy hüviyetindedir ve günümüzde Sinan Bey Mahallesi olarak bilinen mahalleden ibarettir.

Cami-i Kebir veya Cuma Mahallesi denen ikinci mahalle, İnegöl'ün fethinden takriben bir asır sonra Yıldırım Beyazıt tarafından Cuma Camii yapıldıktan sonra teşekkül eylemiştir.Görülüyor ki, İnegöl Kasaba'sındaki imar faaliyeti, Kurşun'lu köyü ile birlikte -eş zamanlı olarak- Yıldırım Beyazıt devrinde başlatılmıştır.

Daha önceki devirlerde İnegöl yöresi ile ilgili olarak devlet adına yürütülen imar faaliyeti, ancak, Baba Sultan Köyü'ne kadar gelebilmiştir. Zira günümüze kadar ayakta kalabilen Baba Sultan Köyü Camii ve Türbesi, Orhan Gazi tarafından inşa ettirilmiştir. İnegöl Kasaba'sında Orhan Gazi ve oğlu Murad Hüdavendigar'ın her hangi bir imar faaliyeti olmamıştır.

RECEP AKAKUŞ HOCANIN ESERİNDEN

DERLEYİP YAYINA HAZIRLAYAN AYHAN BAYRAKTAR