"Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dininde hükümlerini uygularken onlara acıyacağınız tutmasın. Müminlerden bir gurup da onlara uygulanan cezaya şahit olsun." (NUR 2)

ZİNANIN İSPATI : İslam hukukunda zinanın ispatı, şahit ve delilleri konusu o derece hassas tutulmuştur ki, zinanın ispatı kolay gözükmemektedir. İspat mümkün olmayınca da en ufak bir şüphede bile ceza düşmektedir. Bu konuda ayrıntıları öğrenmek isteyenler İslam Fıkhına müracat edebilirler.[1] İslam fıkhında bu konu çok uzun maddelerle izah edilmiştir. Bu sebeple ayet-i kerimedeki ana mesajı paylaşmakla yetineceğiz.

Zina suçu, çok çirkin ve büyük bir suçtur. Verilen ceza, şahit olan Müminlere ders olmalıdır. Ayrıca Müminlerin şahitliği ve kınaması, zina edenlere ayrı bir ceza gibidir.

Hiç kimse Allah'tan daha merhametli değildir. Mücahid şöyle der: "Allah'ın koyduğu cezaları, acıyarak ve merhamet ederek işe yaramaz hale getirmeyin ve uygulamayı bırakmayın. Eğer siz Allah'a ve ahiret gününe inanan gerçek mü'minler iseniz, Allah'ın koyduğu cezaları işe yaramaz hale getirmeyin ve suçu ispat edilen zina edenlere acımayın." [2]

Zina cezasına hüküm verilebilmesi için ya itiraf ya da 4 şahit gereklidir. İslam hukukunda ceza ile ilgili asıl amaç suçluyu değil suçu cezalandırmaktır. İslam hukuku suç öncesi her türlü tedbiri alır. Çare ve çözümler en güzel şekilde ortaya konulur. Tüm imkan ve tedbirlere rağmen hala suç işlemeyi tercih eden varsa o kişi hak ettiği cezaya çarptırılır. Zina cezası da böyledir.

ZİNA İSTEĞİNDE BULUNAN DELİKANLI: Bu başlık altında son olarak Resulullah Efendimiz'den (s.a.v) bir hatıra paylaşalım: "Resulullah Efendimiz (s.a.v) ashabıyla beraber bulunuyordu. O esnada bir delikanlı geldi ve herkesi şok eden bir istekte bulundu. Dedi ki: "Ya Resulallah! Ben felanca kadın ile arkadaş olmak, onunla zina yapmak istiyorum." dedi. Ashab-ı Kiram, bu istekten çok rahatsız olup öfkelendiler. Bu hayasızlığı cezalandırmak istediler.

Resulullah Efendimiz (s.a.v) "Bırakın o genci buyurdu." Genci yanına çağırdı, dizinin dibine oturttu. Delikanlıya şunu sordu: " Birinin annenle bu kötü işi yapmasını ister misin? Bu çirkin hareket hoşuna gider mi?" Delikanlı öfkelendi: "Hayır Ya Resulallah." Dedi. Resulullah Efendimiz (s.a.v) "Öyle ise o çirkin işi yapacağın kimsenin evlatları da bundan hoşlanmazlar."

Resulullah Efendimiz (s.a.v) sorularına devam etti: "Peki, bu çirkin işi senin kız kardeşinle yapmak isteseler, sever misin?" Delikanlı: "Hayır, asla!" diyerek hiddetlendi. Resulullah Efendimiz (s.a.v "Şüphesiz insan olan hiç kimse bu durumdan hoşlanmaz buyurdu."

Sonra mübarek elini bu delikanlının göğsüne koyarak şöyle dua etti: "Allah'ım! Sen bu gencin kalbini temiz kıl. Namusu ve şerefini muhafaza eyle ve günahlarını da bağışla." Delikanlı teşekkür ederek Resulullah Efendimiz'in (s.a.v) huzurundan ayrıldı. O günden sonra harama yan gözle bile baktığı görülmedi.[3]

ALLAH'IN KONUŞMAYACAĞI 3 KİŞİ: Ebu Hureyre (r.a)'dan rivayete göre Resulullah Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Üç kimse vardır ki kıyamet gününde Allah onlarla konuşmaz: 1. Zina işleyen ihtiyar. 2. Kibirli fakir. 3.Yalancı lider."[4]

HÜLASA: Rabbim bizleri zinanın her türlüsünden muhafaza eylesin. Nefsine uyup zina edenlerimize, Allah (c.c.) tevbe nasib eylesin! Nikahlarımızı ve namuslarımızı muhafaza etme husunda Rabbim bizlere yardım eylesin. Amin!


[1] TDV, İslam ansiklopedisi, Zina

[2] İbn-i Kesir

[3] Müsned, V. 256- 257

[4] Nesai, "Zekat" 77; Tirmizi, "Cennet" 25; Müslim, "İman" 172