"Melekler ve Ruh (Cebrail), oraya, miktarı dünya senesi ile ellibin yıl olan bir günde yükselip çıkar." (MEARİC 4)

ELLİ BİN YIL: Elli bin yıl olan bir gün... Bugün, dünya günü değildir. Günler bildiğimiz günlerden ibaret değil. Biz, 24 saatten ibaret olan ve güneşe bağlı olarak oluşan dünyamızın gününü biliyoruz. Halbuki Allah'ın yarattığı öyle alemler var ki, Ayet-i kerimede geçtiği gibi bir gün, bizim hesabımızla ellibin yıl tutuyor.

İbn Abbas'tan rivayet edildiğine göre; Rasulullah (s.a.v) Nadr b. Haris 'i Allah'ın azabıyla korkutunca, Nadr şöyle dedi: "Allah'ım! Eğer bu kitap Senin katından gelmiş bir gerçekse, üzerimize gökten bir taş yağdır"[1] Bunun üzerine Allah (c.c.) şu ayet-i kerimeleri indirdi: "Birisi, yükselme derecelerinin sahibi olan Allah katından, inkarcılara gelecek olan ve hiç kimsenin savamayacağı azabı istedi!"[2]

Nadr b. Haris, Rasulullah (s.a.v) kendisini Allah'ın azabı ile korkutunca alay eder. Bu sebeple Yüce Allah, Onu Ebu Cehil gibi Bedir savaşında helak etti. İşte bu ayet onu kınayarak inmiştir. Bedir savaşı, Kafirlerin birinci azabı, Mekke'nin fethi ikinci azapları olmuştur. Asıl azab Allah katındadır.

İnkar edenler, cahilce cesaretle azabın gelmesini istiyorlar. Kendilerince kafa tutuyorlar. Oysa Allah'ın (c.c.) acelesi yok. Bizim zaman dediğimiz nedir ki? Allah'ın yarattığı bir kuldur zaman...

Azabın gelmesini isteyerek meydan okuyanlara, Allah (c.c) "Bizim bir günümüz elli bin seneye eşittir" buyurmaktadır.[3] Sonra Allah, Rasulü'ne, "Bunlar seninle alay ediyorlar, azab getirmeni istiyorlar, sabırlı ol" telkininde bulunuyor. Verilen mesaj şudur: "Bu azabı çok uzakta görüyorlar ama biz onu yakın görüyoruz."[4]

MEARİC SURESİ: Konuyla ilgili ayet-i kerimeler Mearic suresinde mealen şöyledir: "İnkarcı bir istekli kişi, alay ederek gerçekleşecek olan azabı istedi O azap inkarcılar içindir ve onu engelleyebilecek kimse yoktur. O azap yüksek yerlerin sahibi Allah'tan gelir. O yerlere, Melekler ve Ruh, bir gün içinde çıkarlar. O gün dünya yılı ile elli bin yıl eder. Ey Elçi, Sen güzelce sabredip bekle. O inkar edenler, azabı çok uzak ihtimal görüyorlar. Biz ise onu çok yakın görüyoruz."[5]

ZAMAN DA ALLAH'IN KULUDUR: Mesafeleri belirleyen Allah'tır. Elli bin yıllık mesafe, Allah'ın dilediği kimseler içindir. "Ellibin yıl" burada çokluk için bir deyimdir. Bu uzun mesafeyi Allah'ın görevlendirdiği melekler, çok kısa sürede alırlar.

Zaman da Allah'ın kuludur. Zamanı Allah, biz kullar için yaratmıştır. Aynı mekan da olduğu gibi zaman da biz kullar için söz konusudur. Allah'ın yarattığı mekanlara göre zaman da farklılık gösterir. Dünyadaki zaman kavramı ile aydaki zaman kavramı bir değildir. Dünya zamanını güneşe göre belirlerken, güneş sistemi dışındaki gezegenler, kendi yıldızlarına göre farklı zaman dilimleri içerisinde yer alırlar.

Dünyadaki bir zaman ölçü birimi olarak gün, dünyanın yirmidört saatte bir kendi ekseni etrafında dönmesi sonucu oluşur. Oysa kendi eksenleri etrafında dönüşleri binlerce gün süren yıldızlar mevcuttur. (YARIN DEVAM EDECEK İNŞALLAH!)


[1] Saffetü't-Tefasir

[2] Mearic Suresi 1-2-3

[3] Mearic Suresi 4

[4] Mearic Suresi 7

[5] Mearic Suresi 1-7