"Adamlardan biri şöyle dedi:) Bu, kardeşimdir. Onun doksan dokuz koyunu var. Benimse bir tek koyunum var. Böyle iken «Onu da bana ver» dedi ve tartışmada beni yendi." (SAD 23)

ORTAKLIĞA DAİR: Bu kıssada almamız gereken bir mesaja odaklanalım: Koyun bu kıssada misal olsun. Koyun yerine para, altın, arsa, arazi, mal, mülk, makam, kadın koyalım. Kardeşlik, dostluk güzel bir nimet... Ancak dostluklar ve ortaklıklar dünya malı ile sınandığında bütün güzellikler kayboluyor. Bir kardeş düşünün, 99 koyunu var. Doymamış kardeşinin 1 koyunu var, ona da göz dikmiş. Onu da ele geçirmeye çalışıyor. Üstelik hem suçlu hem güçlü... Bu adalet midir?

Özellikle miras paylaşımlarında, akrabalar arasında, bu tabloyu yaşatanlar yok mu? Ekonomik hayatta ortaklık bozulduğunda, 'hep bana, hep bana' anlayışıyla zalimleşenler yok mu? Ben Müminim diyen, Allah korkusu varsa başkasının hakkını, böyle haksızca yiyebilir mi?

Hz.Davut (a.s) ortaklığın kaderini ne güzel tanımlamış: "Davud şöyle dedi: ''Senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemekle doğrusu sana karşı haksızlık etmiştir. Zaten aralarında ortaklık ilişkileri bulunanların çoğu birbirine haksızlık ederler; yalnız iman edip iyi işler yapmakta olanlar böyle değildir; ama onlar da o kadar az ki!"[1]

Sırrını ve hatasını Allah (c.c.) bilir. Hz.Davut bu davadan kendine de pay çıkarırır, ders alır ve hatasını anlar. Tekrar ayet-i kerime'ye bakalım: "Davud kendisini sınadığımızı anladı. Bunun üzerine Rabbinden kendisini bağışlamasını dileyerek secdeye kapandı, O'na yönetip tövbe etti. Biz de yaptığım kendisine bağışladık."[2]

HZ.DAVUD'A İFTİRA ATANLAR: Bu kıssa münasebetiyle Yahudiler ve Hristiyanlar tarafından birçok çirkin sözler edilmiş, masallar uydurulmuş, Hz.Davut'a iftiralar atılmıştır. Yahudiler, Hz.Davud'un 99 hanımı olduğu ve 100. hanımını almak için hileye başvurduğu iftirasına, kaynaklarında yer vermişlerdir.[3]

Bu sebeple Hz. Ali: "Her kim Davud hadisesini, hikayecilerin uydurduğu gibi anlatırsa ona yüz altmış değnek vururum." Diyerek uyarıda bulunmuştur. Bu ceza, Kuran'daki iftira cezasının 2 katıdır.[4] Hz.Davut'un, Allah'ı çok zikrettiğine, İbadete çok düşkün olduğuna ve günah işlemekten titizlikle kaçındığına, Allah (c.c.), elçisi(s.a.v) ve Kitabı K.Kerim şahittir. Bu konuda başka bir söze de gerek yoktur. Allah'ın insanlardan seçtiği elçileri de kul olmaları sebebiyle hatasız değildirler. Ancak Peygamberlerin insani yönlerinden kaynaklanan bu hata ve kusurları, Allah'ın kontrol ve terbiyesi altındadır. Peygamberler günahlardan korunmuşlardır. Buna İsmet denilir. Peygamber hatalarına da zelle ismi verilmiştir.

Bu bölümü İbn Kesir'den anlamlı bir rivayetle bitirelim: Ebu Zür'a, Velid b. Abdülmelik'in huzuruna girdi. Velid ona dedi ki: "Halife hesaba çekilecek mi?" bunu bana bildir. Çünkü sen Kur'an'ı okumuş ve fakih olmuşsun." Ebu Zür'a dedi ki: "Ey Mü'minlerin emiri! Söyleyeyim mi?" O da: "Söyle, sen Allah'ın emanindasın." Ebu Zür'a şöyle dedi: "Ey mü'minlerin emiri! Allah katında sen mi daha değerlisin, yoksa Davud'mu?(a.s.) Şüphesiz Allah O'na hem peygamberlik, hem de halifelik verdi. Sonra onu Kitabında şöyle tehdit etti: "Ey Davud! Biz seni yeryüzünde halife yaptık. O halde insanlar arasında adaletle hükmet. Heva ve hevese uyma. Sonra bu seni Allah yolundan saptırır..."[5]

HÜLASA: İnsan neden böyledir, Can? 99 koyunu vardır. Onları bırakır da kayıp 1 koyunun peşine düşer. İnsan neden doymaz, Can? 99 koyunu vardır. Onlara şükretmez de, kardeşindeki 1 koyuna göz diker.


[1] Sad Suresi 21-25

[2] Sad Suresi 21-25

[3] Tefhimü'l-Kuran)

[4] Fahruddin Er-Razi, Tefsir-i Kebir Mefatihu'l-Gayb

[5] İbn-i Kesir tefsiri