"Namuslu kadınlara zina isnadında bulunup, sonra bunu isbat için dört şahit getiremeyenlere seksener sopa vurun ve artık onların şahitliğini hiçbir zaman kabul etmeyin. Onlar tamamen günahkardırlar." (NUR 4)

DEDİKODU VE İFTİRA: Diğer önemli husus da şudur: iftira ne kadar günahsa, yalan yanlış bilgileri yaymak, iftira, zan ve yalanları dillendirmek de o kadar günahtır. Yalan yanlış haberleri yayanlar kadar araştırmadan duyduğu herşeye inananlar da sorumludur.

Bu konuda İsra ve Hucurat surelerinde Müminler için çok önemli uyarılar vardır: "Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur."[1]

"Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz."[2]

Yine Kur'an-ı Kerim'de, Hz. Aişe'ye atılan iftira karşısında, müslümanların tutumu değerlendirilirken bütün müminlerin, böyle bir habere hemen inanmayıp iftiraya uğrayan hakkında hüsnüzanda bulunmaları gerektiği vurgulanmaktadır:

"Bu iftirayı işittiğinizde erkek ve kadın müminlerin, kendi vicdanları ile hüsnüzanda bulunup da: «Bu, apaçık bir iftiradır» demeleri gerekmez miydi? İftiracıların da bu konuda dört şahit getirmeleri gerekmez miydi? Mademki şahitler getiremediler, öyle ise onlar Allah nezdinde yalancıların ta kendisidirler. Çünkü siz bu iftirayı, dilden dile birbirinize aktarıyor, hakkında bilgi sahibi olmadığınız şeyi ağızlarınızda geveleyip duruyorsunuz. Bunun önemsiz olduğunu sanıyorsunuz. Halbuki bu, Allah katında çok büyük bir suçtur. Onu duyduğunuzda: «Bunu konuşup yaymamız bize yakışmaz. Haşa! Bu, çok büyük bir iftiradır» demeli değil miydiniz?" [3]

MÜSLÜMAN'A İFTİRANIN GÜNAHI: İftira konusunda, Resulullah Efendimiz'in (s.a.v) birçok uyarısı vardır: "Bir kimse, bir müminde olmayan bir şeyi ona isnat ederse, iftira ederse, yaptığı iftiranın cezasını çekmeden Allah Teala onu koyduğu cehennemden çıkarmaz."[4]

"Kim bir Müslümana bir iftira ederse, Allah o kimseyi bu söylediği sözlerden temize çıkıncaya kadar cehennem köprüsü üzerinde bekletir."[5]

Resulullah Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurdu: "Gıybet nedir, bilir misiniz?" "Allah ve Resulü daha iyi bilir, dediler. Hz. Peygamber: "Gıybet, din kardeşini hoşlanmadığı bir şey ile anmandır" buyurdu. "Söylenen ayıp eğer o kardeşimde varsa, ne dersiniz?" diye soruldu. "Eğer söylediğin şey onda varsa gıybet ettin; yoksa o zaman ona iftira ettin demektir," buyurdu.[6]

Hz. Enes (r.a) anlatıyor: "Resulullah Efendimiz (s.a.v) buyurdular ki: "Mirac gecesinde, bakır tırnakları olan bir kavme uğradım. Bunlarla kendi yüzlerini ve göğüslerini tırmalıyorlardı. "Ey Cebrail! Bunlar da kim?" diye sordum. "Bunlar, dedi, gıybet ile insanların etlerini yiyenler ve iftira ile şereflerini çiğneyenlerdir."[7]

HÜLASA: İftira ve dedikodular sebebiyle birçok insanın yuvası yıkılmakta. Birçok insan işini ve kariyerini kaybetmekte... Hatta yaralamalı ve ölümlü olaylar yaşanmakta. Bu büyük bir kul hakkıdır. Rabbim, her türlü iftira ve dedikodudan muhafaza eylesin. Amin!


[1] İsra 36

[2] Hucurat 6

[3] Nur Suresi 12- 19

[4] Ebu Davud, Akdiye, 14; İbn Mace, Eşribe,4

[5] Ebu Davud, Edeb, 36

[6] Müslim, Birr 70, Ebu Davud, Edeb 35; Tirmizi, Birr 23

[7] Ebu Davud, Edeb 40, (4878, 4879