"Ey Peygamber! Müminleri savaşa teşvik et. Eğer sizden sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüze kafire galip gelirler. Eğer sizden yüz kişi olursa, kafir olanlardan bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar anlamayan bir topluluktur. Şimdi Allah, yükünüzü hafifletti; sizde zayıflık olduğunu bildi. O halde sizden sabırlı yüz kişi bulunursa, onlardan ikiyüz kişiye galip gelir. Ve eğer sizden bin kişi olursa, Allah'ın izniyle onlardan ikibin kişiye galip gelirler. Allah sabredenlerle beraberdir." (ENFAL 65-66)

MÜMİN HER ZAMAN GÜÇLÜ VE ÜSTÜNDÜR: Ayet-i kerimede 20,100, 200, 1000 ve 2 bin sayıları geçiyor. Biz bu ayet-i kerimeyi, 2000 sayısı başlığı altında işleyeceğiz. Bin Mümin, 2 bin kişiye galip gelir. Mümin, Mümin olmayandan 2 kat daha güçlüdür. Çünkü samimi ve haklı ise Allah'ın yardımı onunla olur. Allah'ın yardımı ile Müminin gücü katlanır. Mümin için esas olan barıştır. Ancak Mümin, savaşması gerektiği zaman da Allah yolunda savaştan geri durmaz. Mümin sahip olduğu iman gücü sebebiyle düşmanlarından her zaman üstündür. Savaş meydanında da bu üstünlük ortaya çıkar.

Abdullah İbn Abbas (r.a) şöyle buyurur: "Bir müminin on kafir karşısında on müminin de yüz kafir karşısında savaşıp sabretmesi emri, müslümanların sayılarının az olduğu zamanda idi. Müslümanlar çoğalınca Allah onların yüklerini hafifletti. Bir müminin iki kafir karşısında, on müminin de yirmi kafir karşısında savaşmalan emredildi. Müminlerden bir kişinin düşmandan on kişi karşısında direnmesi farz idi. Sonra bu onlara ağır gelince bu hüküm nash edildi. Bundan sanra bir kişinin iki kişi karşısında direnmesi farz oldu."[1]

Mücahid de bu konuda şöyle der: "Bir mümin'in on kafire karşı savaşması hükmü, Bedir savaşına katılan sahabiler içindi. Bu durum onlara ağır geldi. Bunun üzerine, bir mümin'in iki kafirle savaşması hükmü geldi."[2] Bazı alimler ayetten şu hükmü de çıkarmışlardır: Savaş alanlarında sabredip mücadele etmek farz, korkup kaçmak ve bozgun haramdır. Mü'min bir kişinin savaşta iki kişinin önünden kaçması caiz değildir. Ama iki kişiden çok olurlarsa, caiz olur.

ALLAH (C.C.) SABREDENLERLE BERABERDİR

Mümin bilir ki Allah yolunda savaştığı zaman Allah'ın yardımı eksik olmaz. Mümin Allah yolunda savaşırken, üzerine düşeni yapar, ihlas ve sabırla da Allah'ın yardımını bekler.

Müminlerden savaş alanında sabırlı olan yüz kişi bulunursa, bunlar iki yüz düşmana galip gelirler. Müminlerden savaş alanında sabırlı bin kişi bulunursa, bunlar Allah'ın izni ve kolaylaştırması ile düşmandan iki bin kişiye galip gelirler. Bu ayet-i kerime müminleri savaşta sebat göstermeye teşvik etmektedir. Aynı zamanda zafer müjdesi vermektedir.

Allah yolunda savaşan Mümine, bu ayet-i kerime ile verilen mesaj şudur: Allah; koruması, gözetmesi ve yardımıyle sabredenlerin yanındadır.

Tarihte bu ilahi yardımın birçok örneğine şahit olmaktayız. Bedir Savaşı bunların başında gelmektedir. Bedir savaşında İslam ordusu 300, Müşrik ordusu 1000 civarında idi. Zafer Allah'ın yardımı ile İslam ordusunun oldu. Mute Savaşı'nda da üçbin sahabi, yüzellibin kişilik Roma ve müşrik ordusu ile savaşmıştır.

Talut'un ordusu bu konuda en güzel örneklerden biridir: "Talut, ordu ile hareket edince, "Şüphesiz Allah, sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim ondan içerse benden değildir. Kim onu tatmazsa işte o bendendir. Ancak eliyle bir avuç alan başka." dedi. İçlerinden pek azı hariç, hepsi ırmaktan içtiler. Talut ve onunla beraber iman edenler ırmağı geçince, (geride kalanlar) "Bugün bizim Calut'a ve askerlerine karşı koyacak gücümüz yok." dediler. Allah'a kavuşacaklarını kesin olarak bilenler (ırmağı geçenler) ise şu cevabı verdiler: "Allah'ın izniyle büyük bir topluluğa galip gelen nice küçük topluluklar vardır. Allah, sabredenlerle beraberdir."[3]

Hülasa: Sayı, silah, asker hepsi bahane... Mümin Allah yolunda çalışırken mazeret üretmez. Engellere takılıp vazgeçmez. Elindeki imkan ve şartlarla neler yapabileceğine bakar Mümin. Sen iyiliği dava edin. Doğrunun yanında saf tut. Zulmün karşısında ol. Zalimin güç ve sayısından korkma. Mesele gücün yettiğince Hak safında çalışmak, mücadele etmektir Can!


[1] Buhari, "Tefsir", 8/6

[2] Taberi Tefsiri

[3] Bakara suresi 249