Kur'an'ı Kerim insan konusu üzerinde çok durur.Çünkü daha önceki yazılarımızdan da hatırlayacağınız gibi şöyle demiştik.

1-Kur'an insanı anlatır,

2-Kur'an insana anlatır.

Yani Kur'an'ın iniş gayesi insanı insana anlatmaktır.Çünkü insanı yaratan Allah bizi bizden çok iyi bilmektedir.

Kur'an insanı anlatırken öncelikle yaratılışı hakkında bilgi verir.İlk yaratılışta insanın asıl hammaddesi topraktır. Allah kudreti ile onu şekilden şekle çevirmiş, sonra ruh, can vererek "insan" yaratmış, böylece Hz.Adem (as) var olmuştur.Hz.Adem'den (as) ve eşinden de insan nesli çoğalmıştır. Onlardan sonra da her insan bir anne babadan doğmuştur. İşte bu çoğalma yani anne-babadan olma da Allah'ın (c.c) yaratması ile gerçekleşir. Bu konu Kur'an-ı Kerim de şu şekilde ifade edilir.:

- "Biz insanı (başlangıçta), çamurdan, süzülmüş çamurdan yarattık. Sonra (her bir insanın yaratılışında, önce) onu bir su damlası halinde sağlam bir yere (ana rahmine) yerleştirdik. Sonra bu az suyu embriyoya (alaka) çevirdik. Alakayı da bir et parçası haline (mudğa) getirdik. Mudğayı da kemiklere dönüştürdük ve bu kemiklere et giydirdik. Nihayet onu bambaşka bir varlık olarak ortaya çıkardık. Yaratanların en güzeli olan Allah ne yücedir!"(Mü'minun,12-14).

Kur'an, insanın yaratılışını anlattıktan sonra ikinci olarak da insanın çok değerli olduğunu ve her şeyin insan için yaratıldığını dile getirir. Çünkü insanın yaratılışı diğer varlıklara göre özeldir. O, en güzel surette yaratılmıştır; diğer yaratılanlara verilmeyen akıl, ilim, düşünme, konuşma, irade ve seçim yapma nimeti ona verilmiş, böylece evrenin seçkin varlığı olmuştur.

-"Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık."(Tin,4).

-"Allah, gökleri ve yeri yaratan, gökten yağmur indiren ve onunla size rızık olarak türlü meyveler çıkaran, emri gereğince denizde yüzmek üzere gemileri emrinize veren, nehirleri de hizmetinize sunandır."(İbrahim,32).

-"Göklerdeki ve yerdeki her şeyi kendi katından (bir nimet olarak) sizin hizmetinize verendir. Elbette bunda düşünen bir toplum için deliller vardır."(Casiye,13).

Kur'an insanı anlatırken insana Kitap ve Peygamber (vahiy) gönderdiğini anlatır. Rabb'imiz, insana olan rahmetinin başka bir göstergesi de vahiydir. Allah, onu vahiyle muhatap almıştır. Bu sayede o Rabb'ini tanır, O'nun razı olduğu dinini bilir, doğruyu ve yanlışı, bu dünyada ve ahirette mutlu olmanın yolunu bulur.

-" (Ey Muhammed!) Biz sana Kitab'ı (Kur'an'ı) insanlar için, hak olarak indirdik. Kim doğru yola girerse, kendisi için girmiş olur. Kim de saparsa, ancak kendi aleyhine sapar. Sen onlara vekil değilsin "(Zümer,41).

Kur'an,insana düşünmesini kolaylaştıran ve düşüncesini dile getirmesi için insana

göz,dil,dudak verdiğini ve kendisine iki yol gösterdiğini ifade eder:" Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi; iki apaçık yolu (hayır ve şer yollarını) göstermedik mi?"(Beled,8-10).

Rabbimiz insanın doğruyu ve yanlışı bulabilmesi için başta akıl olmak üzere irade ile donatıldığını ve artık inanıp inanmama kararının insana ait olduğunu bize bildirir:

-"De ki: "Hak, Rabbinizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkar etsin"(Kehf,29).

-"Biz insana doğru yolu gösterdik, artık ister şükreder ister nankörlük eder"(İnsan,3).

Yüce Rabbimiz insandan güzel işler yapmasını istiyor.İbadeti güzel,ibadetin sonucu oluşan ahlakı güzel ,adalete,hak ve hukuka riayet eden bir insan modeli İslam'ın en büyük gayesidir.İnsanın görevlerini adeta özetleyen şu ayet ne güzel insana yol gösteriyor:

-""De ki: 'Gelin, size Rabbinizin haram kıldığı şeyleri anlatayım. Ona hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana-babaya iyi davranın, yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin... Gizli veya açık hiçbir kötülüğe yaklaşmayın, Allah'ın (c.c) haram kıldığı cana, haksız yere kıymayın... Erginlik çağına erişene kadar yetimin mallarını koruyun, kendinize almayın, ölçüyü-tartıyı adaletle yerine getirin. Bir kimseye ancak gücünün yeteceği kadar yükümlülük veririz. Akrabanız da olsa konuştuğunuzda adaletten ayrılmayın. Allah'ın (c.c) antlaşmasını yerine getirin. Allah bunları size öğüt alıp düşünesiniz diye anlatmaktadır"(En'am,151,152).