"Üzerinde ondokuz vardır." (MÜDDESSİR 30)

19 İMTİHANI: Ayet-i kerimede geçen 19 ifadesi bir imtihandır. Müminler, Allah'ın ayetlerine şüphe duymadan teslim olurlar. Kafirler ve münafıklar ise şüpheye düşüp alay ederler. Mekke'de Müşrikler bu ayetin bildirdikleri ile alay etmişlerdi.

Onlar inen bu ayetlerle, Allah Rasulü'nden (s.a.v) cehennemin bekçilerinin on dokuz tane olacağını duymuşlar ve bununla alay etmeye başlamışlardı: "Bütün kafirler cehenneme atılacakmış, bunca insana azap vermek için de sadece on dokuz görevli bulunacakmış. 19 görevli bunca cehennemlikle nasıl baş edecek? Olcak şey değil" gibi laflar söylüyorlardı.[1]

Bu ayetleri işiten Ebu Cehil de şöyle alay etmiş: "Ey Kureyş, analarınız ağlasın, Muhammed'i işitiyorum, size cehennem bekçilerinin ondokuz adet olduğunu haber veriyor. Sizler ise büyük savaşçılarsınız. Sizin her on askeriniz, cehennemin bir görevlisini yakalayıp yere seremez mi?"[2]

RESULULLAH'A KAFA TUTAN PEHLİVAN: Müşriklerden, pehlivanlığı ile meşhur Ebu'l-eşedd b. Üseyd b. Kelede el-Cümehi de şu sözlerle meydan okumuştu: "Ben sizin için bu ondokuzun, onyedisinin hakkından geliveririm, siz de benim için ikisinin hakkından geliverin."[3]

Yine bu inkarcının: "Ey Kureyş topluluğu, ondokuz sizi korkutmasın. Ben sizin önünüzde yürür ve onlardan on tanesini sağ omuzuma, dokuzunu da sol omuzuma alırım. Böylece cennete gireriz." Dediği de söyleniyor.[4]

Ebu'l-eşedd b. Üseyd b. Kelede el-Cümehi küfründe o derece şiddetli idi ki; Rasulullah Efendimiz'i (s.a.v) kendisiyle güreşmeye çağırmış ve; "Eğer beni yenersen sana inanırım" demişti. Rasulullah Efendimiz (s.a.v) da onu defalarca yenmiş. Yine de inkar ve düşmanlığa devam etmişti.[5]

Müşriklerin bu alay ve meydan okumaları üzerine: Müddessir suresinden şu ayet-i kerime iner: "Biz cehennem için meleklerden başkasını görevlendirmedik. Onların sayısını da ancak inkar edenler için bir imtihan aracı yaptık."[6]

Ebu Zer Gifari'nin (r.a) rivayetine göre Rasulullah Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Ben, sizin görmediklerinizi görür, duymadıklarınızı duyarım. Gökyüzü inledikçe inledi, inlemeye de hakkı var. Orada dört parmak kadar yer yok ki üzerinde secde eden bir melek bulunmasın. Eğer benim bildiğimi bilseydiniz; az güler çok ağlardınız, yataklarda kadınlardan zevk almazdınız. Tepelere çıkar Aziz ve Celil olan Allah'a yalvarırdınız." Bu Hadis-i Şerifi rivayet ettikten sonra Ebu Zerr (r.a) der ki: "Allah'a andolsun ki; ben de, kendisine dayanılan bir ağaç olmak isterdim."[7]

19 MUCİZESİ?: 19 sayısının sır ve hikmetini açıklamaya çalışan birçok kitap yazılmıştır. Hatta Kuran'daki her sure ve ayet, Amerika'da biyokimya uzmanı olarak çalışan Reşad Halife ve taraftarlarınca, 19 sayısı ile izah edilmeye çalışılmıştır. Bunlar K.Kerim'in, 19 sayısına ve katlarına dayandığını iddia ettiler. Bunun için bilgisayar teknolojisini bile zorladılar.

Öyleki bunlardan bir grup, Kur'anın harflerini sayıp, ondokuza uymayanları Kur'an'dan çıkarmaya çalıştılar. Örneğin; Tevbe suresinin son iki ayeti hiçbir şekilde onların 19 hesaplarına uymaz. Bu sebeple bu iki ayetin K.Kerim ayeti değil Hz.Muhammed'in sözü olduğunu iddia ederler. Türkiye'de Edip Yüksel isimli şahıs bunların başında gelmektedir. Bu şekilde, "19 mucizesi" ismini verdikleri bir davanın peşine takılıp sapıtanlar az değil. (YARIN DEVAM EDECEK İNŞALLAH!)


[1] İbn-i Kesir

[2] İbn-i Kesir

[3] İbn-i Kesir

[4] İbn-i Kesir

[5] İbn-i Kesir

[6] Müddessir suresi 31

[7] Tirmizi, İbni Mace