"Hatırlayın, Musa'ya, 40 gece boyunca huzurumuza alacağımıza dair söz verdik. Musa bu sebeple aranızdan ayrıldıktan sonra siz buzağıya taptınız. Böylece yoldan çıkarak kendinize yazık ettiniz. Bu kötülüğünüze rağmen, akıllanıp şükredesiniz diye sizi af ettik. (BAKARA 51-52)

SAMİRİ'NİN PUTU: Bu 40 günlük süre içersinde İsrailoğulları, Hz.Musa'nın yokluğunda sapıttılar. "Musa sözünde durmadı. Allah'ın kitabı ile geri dönmedi" dediler. Samiri'nin yaptığı bir buzağıya tapmaya başladılar.

Samiri, İsrailoğullarının Samire kabilesine mensup idi. Bu kişi sahip olduğu simya ilmini kullanarak, altından, ses çıkaran bir buzağı heykeli yapmıştı. Samiri: "Bu sizin de Musa'nın da ilahıdır" dedi. Halkı, bu buzağının görmek ve dokunmak istedikleri tanrı olduğuna inandırdı. Hz. Harun'un uyarılarını dinlemediler. "Musa bize dönünceye kadar biz buzağıya tapmaya devam edeceğiz." dediler.

PUTA TAPANLARA ÖZENDİLER: Tabi bu sapmanın tarihi bir alt yapısı var. Şöyle ki; Hz.Yusuf'un ölümünden sonra Mısır halkı da bozulmuş ve tekrar zalim Fravun yönetimi topluma hakim olmuştu. Buzağıya tapma inancı; Kenan, Mısır ve çevre bölgelerde yayılmıştı.

İsrailoğulları da, Hz. Yusuf'tan (a.s.) sonra Fravun yönetimine esir olmuş, buzağıya tapmak gibi batıl inançların etkisi altında kalmışlardı. Denizden geçip kurtulduklarında eski inançların etkisinde ilk sapma eğilimini göstermişlerdi.

Bu durum Araf suresinde şöyle anlatılır: "Ve İsrailoğullarını denizden geçirdik. Derken, kendilerine mahsus birtakım putlara tapan bir kavme rast geldiler. "Ey Musa," dediler, "onların tanrıları gibi bize de bir tanrı yap da tapalım." Musa "Siz ne cahil milletsiniz," dedi."[1]

Hz.Musa, onları Fravun zülmünden yeni kurtarmıştı. Bir çok mucizeye şahit olmuşlardı. Allah'ın onca yardım ve nimetine rağmen İsrailoğulları, Hz.Musa'nın yokluğunda bir zamanlar kendilerini ezen Mısır yönetiminin putuna tapmayı tercih ettiler.

HADİS-İ ŞERİFLERDE 40 SAYISI: Matematiksel olarak 40 bereketli bir sayıdır. 40 sayısı;1,2, 4, 5, 8, 10 ve 20'ye bölünebilir ve bu sayıların toplamı 50'dir. 40 sayısı bir çok hadis-i Şerif'te de yer almaktadır.

Bir kısmına örnek verelim: «Cenaze namazını kırk kişinin kılmasında ayrı bir rahmet vardır.» "Şirkten uzak 40 mümin, bir Müslümanın cenaze namazını kılarsa, Allahü Teala, muhakak o müminlerin dualarını kabul ederek, o ölüyü affeder."[2]

«Deccal'ın yeryüzünde eyleşmesi ne kadardır?» sorusuna Peygamberimiz (s.a.v.) «Kırk gün» diye cevap vermiştir.[3]

«Kur'an'ı her kırk günde bir okuyup, hatmedin»[4]

"Kim yiyecek maddelerini kırk gün stoklarsa Allah'tan uzaklaştığı gibi Allah da ondan uzaklaşır. Komşuları açken tok sabahlayanlar Allah'ın zimmetinden uzak olurlar"[5]

«Kim kırk gün ilk tekbire ulaşarak cemaatle namaz kılarsa, kendisine iki berat yazılır: Ateşten berat, nifaktan berat.»[6]


[1] Araf Suresi 138

[2] Buhari, Müslim, Ebu Davud

[3] Müslim, "Fiten", 110, 116; İbn Mace, "Fiten", 33

[4] Buhari

[5] Müsned, II, 33)

[6] Tirmizi, Salat 64