Komşularımdan bahsetmeliyim sizlere bugün... Sayıları az da olsa kayda değer sözleri ve davranışları olan o kadim komşularımdan söz açmalıyım. Bunları biri, bizim C blok alt katta oturan Mehmet Amca, diğeri çarprazdaki A blokta dublekste oturan Şemsettin abi. Birbirine benzeyen birkaç tanesi daha.

64 hanelik sitemiz dört bloktan oluşur. Bu kadar mı komşularımız, diye sormayın lütfen. Tabii ki boş daire yok ve daha çok komşumuz var ama işin hakikati de şu ki komşuluk eylemini gerçekleştirdiğimiz belki de bir avuç komşumuz vardır.

Kısıtlamak istemiyoruz tabii ki... Kapımızın dibindeki, karşı dairedeki, alt katta oturanlar, hepsi bizim komşumuz. Dairemize girerken çıkarken selam verir, "iyi günler" dileriz. Her yerde her zaman böyle olur ya bazıları diğerlerine göre bir adım daha yakındır yüreğinize.

Geçen gün sabah namazından çıktığımızda, bir hafta önce teraviden dönerken, daha bu sabah bayram namazından gelirken... Kelimeleriyle başlayan cümlelere konuk olmuş kaç tane komşumuz vardır acaba? Hemen söylemeliyim ki işaret ettiğim nokta şu: İçimden derin minnettarlık duyduğum komşularından bir tanesi yukarıda ismini zikrettiğim Şemsettin abidir.

Yakın zamana kadar her sohbet meclisinde gördüğüm gönlü iman dolu abimiz -takdiri ilahi tabii- kısmi bir felç geçirdi. Allah hepsinden razı olsun ki tedavisi ile çok uğraştı evlatları. Lakin özellikle -duyduğumuz kadarıyla- fizyoterapist kızı büyük gayretle bir sürü çalışmadan sonra vücudu belli bir düzeyde harekete kavuşan Şemsettin abi elinden geldiğince gücünün yettiğince çocuklarının eşliğinde Hacı Lütfullah Camiine gelip teravih ve cuma namazlarını cemaate kılmıştır.

Yürüyüşünden anlaşılacağı üzere dördüncü katındaki dubleks daireden inip de kendi gelemez camiye. Mutlaka bir evladının eşliğinde yürümesi gerekiyor. Düz yolda biraz daha rahattır ama merdiven çıkıp inmesi zor olduğu için bir refakatçıya ihtiyaç duyulur. Onun bu isteğine, her zaman aynı titizlikle olamasa da gönül koymadan yardımcı olan evlatları, büyük bir fazilet göstergesi ortaya koyarken bilenler tarafından takdirle karşıladıklarını acaba bilirler mi?

Şemsettin abinin bu haldeyken namaza düşkünlüğü beni/bizleri etkilemektedir. (Sizleri de etkilemeli) Namaz ki bir çok ibadeti içinde barındırır. Namaz ki birçok tedavi yöntemini bağrında saklar. Her şeyden önce onun bu konudaki hassasiyeti zihinlerde sağlam insanlarla bir karşılaştırma yapmaya vesile olur ve gönüllerde takdir hissi uyandırır. Abimizden bir hayat tecrübesi edinmiştim vakti zamanında. Çok seri ve pratik araba kullanırken "abi maşallah bayağı ustasın!" demiştim de "şoförlüğün ustası olmaz, her zaman acemi gibi davranmak gerekir" diye bir hayat dersi vermişti.

"Ben seni oğlum Lütfi'den ayırmam Ahmet Hoca" diye evladı ile beni eş tuttuğu Mehmet amcayı anmam lazım. Mehmet Amca, Almanya'da çalışmış emekli olduktan sonra bir oğlunu orada bırakarak oğlu ve kızıyla İnegöl'e yerleşmiş varlıklı bir Posofludur.

İnegöl'ün muhtelif yerlerinde daha geniş daireleri olmasına rağmen 85 metrekarelik zemin kattaki dairede rahmetli eşiyle beraber ömür geçirirlerdi. Bir sabah takdir-i İlahi bu ya teslim-i ruh eyleyen eşinden sonra çocukları onları onu asla yalnız bırakmadı. Evinin civarında cıvıldayan çocukları seyretmekten, onlara şeker vermekten mutluluk duyan, yaşam heyecanını çocuklardan alan Mehmet Amca, her vakit "bu çocuklar olmasa ben zaten burada duramam" diyen güngörmüş komşum.

Bu bayramda ziyaretine gittiğimde "sitemizde komşuluk var, kimse kimseye zarar vermiyor, kötü bir komşu yok" diye onlar hakkında cümleler kurmuştu. Bayramlar büyüklerin ziyaret edilmesi gereken müstesna vakitler olduğundan kapısının önünde her daim bir yoğun ayakkabı mevcuttu. Sehpanın üzerinde duran çikolatadan bir tane aldığımda "bir tane daha al, bir tane daha al, çocuklara verirsin" diye ısrar etmişti.

Mehmet Amcanın bir vakitler ameliyat olurken doktorun elinden tutup "korkma doktor bey oğlum, rahat ol, elinden geleni yap, kimse senden şikayetçi olmaz ben burada kalırsam" dediğinde doktorun "hacı amca, vallahi beni çok rahatlattın" deyişini de unutmuyorum.

Hayatı derin bir tecrübe ile yaşamış, Rabbimize olan imanı güçlü, kadere olan inancı kuvvetli bu amcamızı son dönemde mübarek gecelerde telefonla arayıp kandilimi kutlaması da dikkatimi çeken özelliklerinden biridir.

Aslında ben olayı söyle değerlendirdim. Burada yaşlı bir komşum var, onu her kandil ara, ziyaret et. Bu özrümü beyan ettiğimde Mehmet Amca "hocam senin işlerin vardır, benim işim yok. Telefonun başında arayıp duruyorum ne olacak ki" diye mütevazi ve sıradan bir cevap vermişti.

Tüm bunlardan sonra bir de aramızdan göçüp giden rahmetlileri hatırlayıp Yahya Kemal'in ifadesiyle "ölüleriyle yaşayan bir millet" olduğumuzu belirtelim.