Bir insanın her hangi bir uğraşısının olması, o insanı diğer insanlardan farklı kılıyor. Çünkü o insanın yaşama sevinci, hayatın içinde ki mutluluğu, hayata bakış felsefesi de başka bir anlamlı oluyor. Yazıyorum, yazdıklarımı internet sitelerinde ve gazetelerde yayınladığım zamanlar oluyor. Düşüncelerimi yazılı hale getirmekten mutluluk duyuyorum, mutluluğum yazdıklarımı birileriyle paylaştığım zaman daha da artıyor. Yazdıklarım bazen bir makale, bazen bir hikaye, bazen de bir öykü olabiliyor.

İşiniz yazmak olunca beyniniz, gözlem yapma isteğiniz hep açık oluyor. Bir olayla karşılaştığınız da onu ince ayrıntılarına kadar gözlemleyebilmelisiniz ki olayı olduğu gibi okuyucuya aktarabilesiniz. Yazmak canlı bir varlık misali ruhunuzu, duygularınızı, kaleminizi sürekli meşgul ediyor. Gece yatağımda uyuduğum da bile beynim açık oluyor. Yazacağım yazıyı beynim de tasarlıyorum, kurgusunu kuruyorum.

Yeni yazılar üretmek, duygularımı yazıya dökmek işi zaman ve mekana bağlı olmayabiliyor ama ben genelde yeni yazılarımın kurgusunu gece kurar, yazıya dökme işini sabah erken kalkar yaparım. O gece, finalini yazmak üzere olduğum bir yazımın sonuç bölümün de bir takım küçük değişiklikler yaparsam, sonucun daha etkili olabileceği düşüncesi beynim de hasıl oldu. Kurgusunu yaptığım olayları yazıya dökeyim diye heyecandan olsa gerek her gün kalktığım saatten daha erken kalktım.

Her zaman olduğu gibi yazmaya başlamadan önce ortamı, seremoniye çıkıyormuşum gibi hazırladım. Ruhumu, düşüncelerimi ve bedenimi ibadet yapacakmışım gibi arındırdım. Bütün hazırlıklarım tamam olunca masamın başına geçtim.

Akşamdan şarjı dolsun diye elektrik kaynağına bağladığım tabletimin başına geçtim. Tabletin açma kapama düğmesine bastım açılmasını bekledim, elektrik akımının tablete gelmediğini fark ettim. Tabletin sağına baktım, soluna baktım, farklı şekillerde kabloları sokete yerleştirdim, denedim ama tablete akım bir türlü gelmiyordu. O anda bütün tasarladıklarım, kurgularım, motivasyonum sıfırlandı. İçimi tuhaf bir duygu kapladı. İlk işim bilgisayar işiyle ilgilenen arkadaşımı aradım, tabletin durumunu ve kaygılarımı anlattım. Arkadaşım 'Hocam korkmana gerek yok, büyük ihtimalle şarj yuvasında bir bozulma vardır. Beni evden al, tanıdığım tamirci var ona gidelim.' Dedi, bu teklif tereddütsüz kabul ettim, 'Tamam dedim, hemen çık seni almaya geliyorum' dedim ve evden çıktım.

Tamirciye gittik, durumu anlattım, tamirci tabletin şarj yuvasını kontrol etti. İçim bir tuhaf oldu, evde hiçbir akımı kabul etmeyen tabletin şarj yuvasına akım gelmeye başlamıştı. O anda içimde hem hüzün, hem kızgınlık, hem de mutluluk aynı anda oluştu. 'Beyefendi şu kabloyu da kontrol eder misin? Diye yanım da getirdiğim şarj kablosunu tamirciye verdim. Kabloyu kontrol eden tamirci 'Hocam şarj kablosu bozuk, şarj kablosu değişmesi gerekiyor dedi.'

'Yani tablet çalışıyor, tablet bozuk değil öyle mi?

'Evet'

'Peki, yeni kablo var mı?'

'Var'

'O halde hemen bir kablo ver.' O anda bütün olumsuz duygularım kayboldu, tekrar yaşamın mutluluğunu iliklerimde hissetmeye başladım.

Kabloyu aldım, arabaya bindim, arkadaşımı evine bıraktım doğru evin yolunu tuttum Hemen eve gittim, tabletimi şarja taktım, tabletim çalışmaya başladı. Yazmak için erken kalktığım kurguya dokunmadan küçücük mutluluğumuiçimden geldiği gibi yazmaya başladım.

Hani ne derler 'Allah fakirin eşeğini kaybettirir, önce üzülmesini sağlar sonra da buldurarak, sevinmesini sağlarmış.' Benim de öyle oldu. Sevincin, mutluluğun yüreğinizden hiç kaybolmaması dileklerimle.

Özer YILMAZ