1717 yılında vuku bulan deprem sonrasında İstanbul' da ve Anadolu' da yeniden bir imar faaliyetine girişilmiştir.

İşte bu cümleden olmak üzere; İnegöl'de de Küçük Cafer Paşa tarafından 1727 Yılında İnegöl-Kasaba merkezinde "Beylik Hanı" inşa edilerek ticaret kervanlarının kasaba içine kadar girmeleri sağlanmıştır.

Böylece; uzun yıllardan bu yana ticaret kervanları tarafından kervanların konup-göçmesi için kullanılmakta olan "Nakkarezen -Çiftliği", devre dışı kalmıştır.

Diğer yandan yeni inşa edilen "BeylikHanı", yıllardır İnegöl'e gelen ticaret erbabına hizmet veren İshakpaşa Kervan- sarayı'nın da yükünü hafifletmiştir.

İNEGÖL'E GÖÇ

Diğer yandan Karlofça ve Pasarofça Antlaşmalarından sonra yavaş yavaş Balkan Coğrafyasından Anadolu'ya göçler, başlamıştır. Vuku bulan bu göçlerden İnegöl coğrafyası da nasibini almıştır.

Sözgelimi: İnegöl'de Osmaniye Mahallesi'nin bulunduğu saha, fetih sonrasında uzun yıllar, "Eğrek-yeri" olarak kullanılırken bu devirde Balkanlardan gelen bir göçmen kitlesi, devletçe buraya iskan edilmiş ve "Muradiye" ismiyle günümüzdeki Osmaniye Mahallesi'nin çekirdeği oluşturulmuştur.

Aynı şekilde - geçmiş yıllardaki konumuna göre - İnegöl'ün Yenişehir İlçesi'ne çıkış yolu olan güzergah üzerinde bulunan ve günümüzde "Çardak Camii"nin, yer aldığı ada üzerinde de Orhaniye Mahallesi'nin çekirdeği oluşturulmuştur.

Yenice Mahallesi'ne mücavir alanda da Hamidiye Mahallesi'nin çekirdeğini oluşturan "Tatarlık Mahallesi", tesis olunmuştur.

Görüldüğü üzere; Osmanlı tarihinde "Lale devri" olarak nitelenen 1718-1730 yılları arasında Rumeli'den İnegöl coğrafyasına gelen göçmenler ile İnegöl, hem nüfus miktarı açısından ve hem de sosyal hayatın renkliliği açısında önemli değişikliğe uğramıştır.

YENİ MAHALLELER

Tahrir defterlerinde "ehl-i vezaif" diye nitelenen ve İshak Paşa azadlılarından oluşan tüccar ve sanat erbabının, ikamet ettiği ticari bölgenin dışında kalan üç eski mahalleye ilaveten Günümüzdeki Osmaniye, Orhaniye ve Hamidiye mahallelerinin çekirdeğini oluşturan üç adet yeni yerleşim mahalli daha kurulmuştur.

Hiç şüphesiz Rumeli coğrafyasından İnegöl coğrafyasına kitleler halinde gelen bu göçmen topluluklarının yaşam tarzları, İnegöl'deki sosyal hayatı etkilemiş ve yeni bir kültürel ortam ve de sosyal ortam meydana getirmiştir.

Söz gelimi, Ninemden edindiğim bilgiye göre onların dede ve nineleri, domotesin kırmızı olanını değil, sadece, yeşil olanını yerlermiş; kartlamış diye günümüzde zevk ve iştahla yediğimiz olgun domatesi yemezlermiş. Kırmızı domatesi yemeyi yeni gelen muhacirlerden öğrenmişiz.

RECEP AKAKUŞ HOCANIN ESERİNDEN

DÜZENLEYİP YAYINA HAZIRLAYAN

AYHAN BAYRAKTAR