Bu günkü kıraathane sohbetimize, köy kahvesinden devam ediyoruz.

Bu hikayeler tamamen gerçek olup sadece kişiler benzerlik teşkil etmektedir. Ocağın yanındaki masada oturarak kahvesini höpürdetmekte olan Kara Hüseyin Amca,

"Valla ben onu bunu bilmem: rahmetli bubam derdi ki; geçinmenin 2 altın kuralı var. 1-Gelirlerini arttırmak. 2-Giderlerini azaltmak. Biz alt gelir gurubundan sabit gelir sahibi insanlarız.

Demem odur ki: gelirlerimizi arttırmak zinhar bizim elimizde değildir. Lakin giderlerimizi azaltmak bizim elimizdedir.

Buna istinaden, ihtiyaçlarımızda öncelik sırası belirleyip kazanç durumumuza göre harcamalar yapar isek asla geçim sıkıntısı çekmeyiz" deyince,

Yan masada uyuklamakta olan Bolbolcu Dede,

"Şuna ayağını yorganına göre uzat desene evlat" deyip,

"Bir de hanım ile geçinmenin altın kuralı var çocuklar. Evde hanım bağırırken sen susacan. Sen bağırırken hanım susacak ki mutluluğunuz daim olsun.

Bak biz tam 71 yıl 4 ay 18 günlük evliyiz daha hacı neneyle hiç kavgamız olmamıştır. Rabbim ondan razı olsun" der, okunmakta olan yatsı ezanına müteakiben caminin yolunu tutar.

Biranda kahve boşalır. Müşteriler yatsı namazına gitmişlerdir. Fırsattan istifade Kahveci Kürt Mehmed amca da çayları yeniden demlemiş, caminin dağılıp müşterilerin gelmesini beklemektedir.

Heyecanlı mı? Hem de çok heyecanlıdır. Çünkü haftada bir gün, oda bu gün nasihatvari hikayeler anlatan Ali Dede, bu akşam yeni hikayeler anlatacaktır.

Derken namaz bitmiş, cami cemaati dağılmış, eve gidenler eve gitmiş. Hükümetler yıkıp, daha iyi, daha yeni hükümetler kuracak olanlar kahveye gelmiştir.


Veee; Ali Dede sohbete başlar:

"Rahmetli molla dedem derdi ki; iyi dinle evlat. Yıl 29 mart 1432 cumartesi gecesinin sabahıdır. Ceddimiz Osmanlının en büyük padişahı, cennet mekan 2. Murat Han, Fetih Süresini bitirmiş, hemen arkasından gelen Muhammed Süresini okumaya başlamıştır ki, içeriye giren haberci, padişahım 1 erkek çocuğunuz oldu, deyende, " Ravza-i Murad'da bir gül'i Muhammed-i açtı" diyerek oğlunun adını Mehmet koyar.


Devamında Konstantinapoli kuşatmak ister. Lakin devrin ulamasından kuşatmayla ilgili Peygamber Efendimizin hadisine mazhar olup olamayacağını öğrenmek ister. O yıllarda Ankara taraflarında Hacı Bayram Veli diye bir zat vardır. Hacı Bayram-ı Veli, Somuncu Babanın (Şeyh Hamid- İ Veli 'nin ) talebesidir. Ve kendisi zincir zoruyla Ak Şemsettin 'i kendine talebe etmiştir. işte bu veliyi de kuşatma istişaresine davet eder. (YARIN DEVAM EDECEK)