Ortada bir maçtı. Gruptan çıkmayı büyük oranda garantilemiş Rizespor, tamamı yedek oyunculardan kurulu bir takımla sahadaydı.

Teknik Direktör Hikmet Karaman dahi gelme zahmetinde bulunmamış.

İnegölspor ise yarı yarıya rotasyon uygulayarak sahadaydı. Son maçta ilk on birde oynayan Bilal, Lider, Raif, Emrah ve Hacı Mustafa Çaykur Rizespor karşısında da görev aldı.

İlerleyen dakikalarda İsmail Güldüren, Emre Okur, Oğuz ve İsmet Hakkı'yı da sahaya sürdü.

İki takım adına da küçük çaplı pozisyonlar vardı. Hatta İnegölspor'un daha net fırsatları vardı da diyebiliriz.

Özellikle Mahmut'un kaçırdığı pozisyon... Altı pasta gol düşüncesinde bir vuruşta rahatlıkla takımını öne geçirebilirdi.

Kötü sahada, her iki takımın da akıllarında lig maçları olduğu bir ortamda oynanan sıkıcı bir maç da olsa; İnegölspor'un ligin ilk yarısına göre daha fazla önde oynama isteği olduğunu gözlemliyoruz.

Ben bardağın dolu tarafına bakıyorum. İnegölspor'un son 2 maçında mücadele anlamında daha iyi sözleri hak ettiğini düşünüyorum.

Eski alışkanlıklar olabilir. Gol yollarında sıkıntılara hala çözüm bulunmamış olabilir -ki bulunmak zorunda, yoksa çok baş ağarır- fakat şu bir gerçek ki oyuncular işin ciddiyetinin farkına varıyorlar.

Bunun artık galibiyetle taçlanması gerekiyor. Alınacak galibiyet takıma daha fazla güven getirecek. İnşallah o BUGSAŞ maçında gelecek.

İnegölspor yönetiminin bir an önce forvet sorununu çözmesi gerekir. Raif'in yanına bir forvet şart. Bir de alternatif hücum oyuncu gerekiyor.

BUGSAŞ ve Tuzla maçlarıyla çok kritik iki maç oynayacak İnegölspor. Ümidimiz 6 puan çıkarması yönünde.

Moral ve güvenle gelecek için daha güzel yazılar yazabileceğiz.