Bir namaz çıkışı camiden çıkan tanıdıklar cami bahçesinde çay içelim teklifinde bulundular.Bizlerde bu daveti geri çevirmedik Hani güzel bir söz vardır,"Gönül ne çay ister ne çayhane,gönül bir dost ister kahve bahane".Bizimki de aynen böyleydi.Oturduk,çaylar geldi.Bir yandan çayları yudumlarken diğer taraftan da yavaş yavaş sohbete başladık.

Sohbet konusu sizin de tahmin ettiğiniz gibi gündemin ilk sırasına oturan "Koronavirüs" oldu.Çünkü öyle bir hastalık türü ile karşı karşıyaydık ki adeta ölümü ensemizde hissetmeye başladık.Ölümü bilmek ayrı bir şey ama bu kadar yakın hissetmek ayrı bir şeydi.Onun için bütün insanlar korkuyordu.

Sohbete ilk başlayan yaşça da bizden olan büyük olan Hacı amcamız :"Benim görüşüme göre " diyerek söze başladı ve bizler de dikkatli bir şekilde dinlemeye başladık.

-"Benim görüşüme göre bu hastalık Rabbimizin bir imtihanıdır.Çünkü Dünya'da zina öylesine arttı ki artık otobüste,metroda,kafe de kısaca her yerde insanlar nikahsız bir şekilde sarmaş dolaş olmaya başlamışlardı.

Uyaranları bile azarlıyorlardı.Sonunda ne oldu. Rabbim dünya insanlarına öyle bir uyarı verdi ki bırak nikahsızların sarmaş dolaş olmasını normal musafaha bile yapılamaz hale gelindi.Çünkü ben hocalardan şu ayeti duymuştum:"Öyle bir azaptan sakının ki sadece içinizden zulmedenlere erişmekle kalmayacak.Ve bilin ki Allah, azabı çetin olandır."(Enfal,25).

Bu kez de gençlerden biri söz aldı:"Bence bu virüsü süper ülkeler birbirine zarar vermek için laboratuarda ürettiler.Ama kontrol edemeyince kendilerini de vurdu.Tıpkı komşusunun evini yakmak isteyen kötü komşu yangını kontrol edemeyince kendi evinin de yanmasına sebep olduğu gibi.Bu konu ile ilgili şöyle bir ayet hatırlıyorum: "İnsanların kendi işledikleri (kötülükler) sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır. Dönmeleri için Allah, yaptıklarının bazı (kötü) sonuçlarını (dünyada) onlara tattıracaktır."(Rum,41).

Masadaki orta yaşlı ve bilgili olduğu halinden belli olan bir arkadaş da görüşlerini şöyle açıkladı:"Alak suresinde Rabbimizin, 'Hayır, insan kendini yeterli gördüğü için mutlaka azgınlık eder."(Alak,6-7) buyurduğu gibi insanlar/devletler kendilerine çok güvenmeye başlamışlardı.Örneğin ABD başkanı Tramp "Bizim ekonomimiz çok güçlü,çok üstün doktorlarımız ve hastanelerimiz var' dedikten kısa süre sonra ABD'den virüsten ölüm, hastalığa yakalanma ve acil durum ilan haberleri geldi.

Masaya sonradan gelen cami cemaatinden bir dedemize de fikri sorulunca :"Bence Avrupa Suriye'li kardeşlerimizi kabul etmeyerek cezasını çekecek.Biz Suriye'lilere 40 milyar harcadık.Ama Allah rızası için yaptığımız için boşa gitmedi.Oysa şu ana kadar Avrupa'nın bu virüsten dolayı kaybı yüz milyarları geçti" dedi.

Kahvecinin masaya getirdiği ikinci çaylarla beraber adeta konuşmaların da ikinci turuna geçilmişti.Ama bu tur da farklı görüşler, yerini ortak görüşlere bırakmıştı.Konuşmalar artık uzun değil bir nevi birbirlerini tamamlama şeklindeydi.Konuşmalar şu ortak noktalarda birleşmişti:

-"Allah insanı bazen çeşitli şekillerde dener.Sabredenler kazanır.Yüce Rabbimiz bu konuda bizi şöyle uyarıyor:" Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele."(Bakar,155).

-Allah dert vermiş ise mutlaka çaresini de vermiştir.Dağ ne kadar yüksek olursa olsun arkasındaki Güneş mutlaka doğacaktır. Rabbimiz her zorluk ve sıkıntıdan sonra mutlaka bir kolaylık vardır buyurmuyor mu?" Şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır. Gerçekten, güçlükle beraber bir kolaylık vardır."(İnşirah.5-6).

Dua'yı unutmayın.Tedbirden sonra mutlaka dua edin.Hatta virüse karşı 14 tedbir sayarken "15.si de dua edin" deyin.Çünkü Rabbimiz çok merhametlidir.Ve bize şöyle hatırlatıyor." De ki: Allah şöyle buyuruyor: "Ey nefislerine uyup da sınırlarımı aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin, Allah bütün günahlarınızı bağışlar, şüphe yok ki O, çok bağışlayan ve çok acıyandır."(Zümer,53).