Her milletin kendine has özellikleri vardır; gelenekleri,görenekleri, inançları,aile yapıları,toplumsal ilişki biçimleri, vatanları...Bu özellikler, milletlerin ayakta durmasını sağlar,tıpkı ağaçların ayakta kalmasını sağlayan kökler gibi.

Kökleri olmayan ağaçların varolamayacağı gerçeği gibi,kökleri olmayan milletler de var olamazlar. Tarihten silinen veya kimliğini koruyamayarak silikleşen pek çok milletin ortak özellikleri,onları ayakta tutan köklerini kaybetmeleridir.

Bilinen,yaklaşık dört bin yıllık milli köklere,bin yıllık İslami köklere sahip olan Türk milleti,dünyada varlığını en uzun süre koruyan milletlerden biri olmuştur.Bu varlığını korurkende çok bedeller ödemiştir.

Dünyanın ve insanların varoluş amacı iyi ve kötüyü ayırmak olduğu için,dünyadaki milletlerun mücadelelerinin özünde, hak-batıl mücadelesi vardır aslında.Bizim milletimiz özellikle son bin yıllık mücadelesinde "hak"olanı savunmuş,"batıl"ile mücadele etmiştir.Bu mücadelesiyletarihin akışını değiştirmiştir. Ki mücadelemizin en gurur verici noktası da burasıdır. Yaratıcının huzurunda hesap vereceğimizi,"hak" yolunda yürümenin,bu dünyadaki en büyük kazancımız olduğunu unutmamalıyız.Tarihin akışına bakarken bu temel bakış açısını kaybetmemeli,dünyaya sadece dünyevi kaygılarla ve düşüncelerle yaklaşmamalıyız.Hal böyle olunca,yenilgi zamanlarımızın bile kazanç olduğunu idrak edebiliriz."Son"unda kazanan biz olacağız çünkü.

Yani asıl mesele:Tüm "Rahmani"değerleri savunup,"şeytani-batıl" olanla mücadele ediyor olmamızdır.Yoksa mesele sadece bir Türk ırkı meselesi değildir.

Batıl olanların,bin yıldır karşısına dikilen bir millet olduğumuz için,batıl olanların sürekli olarak saldırısına uğramışız ve uğramaya devam ediyoruz.Amaçları bizi köklerimizden koparmak,böylece dünyayı istedikleri gibi kurgulamaktır.Bu nedenlede hedefleri köklerimizi kurutmaktır;

-Çeşitli fikir akımlarını yayarak,bize ait olan milli ve dini düşünce tarzımızı yok etmeye çabalıyorlar.Olaylara ve dünyaya kendi milli ve dini gözlüklerimizle değil,onların ürettikleri düşünce kalıplarıyla bakmamızı istiyorlar.

-Vatan,bayrak,din gibi köklerimizi kesmek için, bu değerlerimize saldırıyorlar.

-Köklerimizin koruyucusu olan devletimize saldırıyorlar;birliğini, itibarını, otoritesini, güvenilirliğini zayıflatmak için her gün her fırsatı kullanıyorlar.(Devleti eleştirirken,bu planın bir kuklası olmamaya çok dikkat etmeliyiz.Yanlışı eleştirmek başka şey,devlete saldıranların değirmenine su taşımak başka şeydir !)

-Devletleri ayakta tutan veya devlet yıkılsa bile yenisini kuran ailedir.Çünkü tüm"köklerimiz"i yaşatır aile.Bu nedenle aile kurumunu hedef alıyorlar.Cinsi sapıklıkları yaymaya çalışırken,ahlaki olan herşeye saldırırken hedefleri aile kurumudur.(Cinsel sapıklıkları normalleştirmeye çalışan,özgürlük kavramının arkasına saklanıp mahremiyet,namus gibi kavramlara saldıran, Avrupa'dan Amerika'ya kadar tüm dünyada,medyada siyasette, STK'larda büyük bir çaba var, dikkat edin...)

Ve daha nice saldırı....Hepsinin hedefi ortak: "Rahmani"olanı ve o yolda olanları yok etmek ve "şeytani"yani batıl olana yol açmak.Tüm mücadele budur,gerisi ayrıntıdır.Fert olarak da asıl meselemiz,bu mücadelede hangi safta yer aldığımızdır.

Mesele ve mücadele büyüktür. Bu mücadelede hedef alınan "köklerimiz"dir. Bize düşen ise,elimizden geldiğince o "kökler"e sahip çıkmaktır. Gerisi hikaye....