26. Allah, «Öyleyse orası (arz-ı mukaddes) onlara kırk yıl yasaklanmıştır; (bu müddet içinde) yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşacaklar. Artık sen, yoldan çıkmış toplum için üzülme» dedi. (MAİDE SURESİ)

Tarihi kaynaklara göre Hz.Musa'ya sürekli isyan eden İsrailoğulları, 40 yıl boyunca ceza olarak Tih çölünde kısılıp kalmış; kendileri ölüp yeni bir nesil yetişinceye kadar buradan kurtulamamışlardır. Halbuki Filistin ile bulundukları yerin arası çok uzak değildir. Kırk yıl altı millik mesafeye ulaşamadıkları gibi, bulundukları yerden de asla çıkamamışlardır. Rivayet edildiğine göre İsrailoğulları bütün gece yürüyorlardı. Sabaha çıktıklarında kendilerini akşam yola çıktıkları yerde buluyorlardı.

Bu yüzden Sina çölü "şaşkın vaziyette dolaşmak" anlamına gelen Tih adıyla da anılmaktadır.

Tarihi kaynaklara göre; O çölü ordusu ile iki kumandan geçebilmiştir. Biri, Makedonyalı İs­kender, diğeri Yavuz Sultan Selim.

İbni Abbas adına yapılan bir rivayet şöyledir: Onlar, kırk sene çölde şaşkın şaşkın dolaştılar. Her gün sabahtan akşama kadar yürürlerdi. Bir yerde doğru dürüşst durmazlardı. Sabahlayınca bakarlardı ki aynı noktaya gelmişler. Sonra Allah, Tih çölünde onların üzerinde bulutları gölgelik yaptı. Gökten, kudret helvasıyla bıldırcın eti gönderildi. Bu ikrama bile nankörlük ettiler. Sonra Hz. Harun vefat etti. Üç sene sonra da Hz. Musa vefat etti. Rivayetlere göre bu nesilden sadece 2 kişi hayatta kalmıştır. Bu iki kişi de ayette korkaklara seslenen iki kişidir. Bu iki kişinin isimleri kaynaklarda uşa ve Kalib olarak geçmektedir.

Aradan kırk sene geçtikten sonra yeni yetişen nesle orya girmek nasip oldu.

40 yıl; bir neslin ıslahı için takdir edilen süre. 40 yıl; yeni bir neslin ortaya çıkması için Allah'ın koyduğu sınır. Toplumsal değişim ve kuşakların terbiyesi için 40 yıllık planlar yapmak gerekiyor demek ki...

40 yıl geçtikten sonra Hz. Yuşa(a.s) onları Tih'den çıkardı ve vadedilen topraklara götürdü. Kudüs'ü fethedip oraya yerleştiler.

Ancak daha sonra İsrailoğulları, yine isyan ve zulümleri ile Arz-ı Mukaddese sahip olma vasıflarını kaybetmişlerdir.

Mukaddes topraklara kimin varis olacağını Enbiya suresinin 105. ayetinde Allah (c.c.) şöyle bildirmektedir: "Andolsun ki Tevrat'tan sonra Zebur'da da: «Arza iyi, salih, (layık) kullarım elbette varis olacaktır» diye yazdık."

Allah yolundan çıkıp sapıtan İsrailoğulları, milattan sonra 70 ve 135 yıllannda Romalılar tarafından Filistin'den atılmışlardır. İki bin yıl boyunca hep o topraklara dönme hayaliyle yaşamışlardır.

İşte Siyonizm denilen Yahudi davasının asıl hedefi; Yahudileri, tekrar vaad edilen bu topraklara kavuşturmaktır. Bu yolda her türlü hile ve zulmü hak bilmişlerdir.

Çıkardıkları Dünya savaşları sonucunda bu hedeflerine kısmi olarak ulaşmışlar ve İsrail Devletini kurmuşlardır. İsrail devleti kurulduğu günden beri çevresinde tam bir terör estirmiş ve Filistin topraklarını işgal etmiştir.

Günümüzde Ortadoğu ve çevresindeki tüm savaş ve karışıklılıkların temelinde İsrail Devleti'nin siyonizm hedefi yatmaktadır. Türkiye'nin Güneydoğusu'da bu hedefe dahildir. Güneydoğu'daki tüm karışıklık ve terör faaliyetlerini İsrail bağlantılı olarak analiz etmek gerekiyor. Siyonist Yahudiler bugün, Nil'den Fırat'a belirledikleri sınırlara ulaşmak için her türlü terör ve planı yapmaktadırlar. İsrail bu hedef doğrultusunda hareket eden yöneticilerle doludur.