MÜSLÜMAN KANI: Rasulüllah Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuşlardır: "Allah'dan başka ilah olmadığına ve benim Allah'ın elçisi olduğuma şehadet eden müslüman bir kişinin kanı, ancak şu üç şeyden biri ile helaldir: Katil olması, evli iken zina etmesi ve imanından dönerek İslam toplumunu terk etmesi."[1]

Bu 3 durum yaşansa bile ceza kesmek şahıslara değil kanun ve devlete aittir. Kişiler kafalarına göre hiç kimseyi cezalandıramazlar. Ancak devlet yargılar, yasal bir hüküm verir. Hüküm idam ise cezayı yine Devlet infaz eder.

Urve İbni Zubeyr (r.a) Nisa 92. ayet-i kerimenin iniş sebebi olarak şu olayı anlatır: Huzeyfe ibnu'l-Yeman, Uhud günü Hz. Peygamber'le (s.a.v) birlikte imiş. Müslümanlar, onun babası Yeman'ı, kafirlerden biri zannederek üzerine üşüşmüşler ve kılıçlarıyla ona vurmaya başlamışlar.Hz.Huzeyfe: "Durun, ne yapıyorsunuz, o benim babam." diyorsa da ancak babasını öldürdükten sonra onun söylediklerini anlıyabilmişler ama iş işten geçmiş. [2]

KALBİNİ YARIP BAKTIN MI? Yine Rivayetlere göre bu Ayet-i Kerime, Ebu'd-Derda hakkında da nazil olmuştur. O, savaşta bir düşman askerini öldürmek için kılıcını kaldırmış ve tam kılıcını indirirken adam Kelime-i şehadet getirmişti. Buna rağmen bu durumu düşmanın bir hilesi olarak düşünen Ebu'd-Derda, o kişiyi öldürmüştü.

Bu olay Resulullah Efendimiz'e (s.a.v) anlatılınca, Ebu'd-Derda'yı çağırıp sorguya aldı. Ebu'd-Derda kendini savunarak : "O düşman, beni aldatmak için şehadet getirmişti." Dedi. Bu cevap üzerine Allah Rasulü (s.a.v) kızarak; "Kalbini yarıp baktın mı?" buyurdu ve bunu defalarca tekrar etti.[3]

Buna benzer bir durum Üsame b. Zeyd'in (r.a.) başınada da gelmiştir. Usame ibn Zeyd (r.a) şöyle anlatıyor: "Allah'ın Rasulü bizi bir seriyyeye göndermişti. Cuheyne arazisinde el-Hurukat denilen yerde düşmanlara baskın verdik. Düşmanlardan bir adama yetiştim, tam öldürecekken; "La ilahe illallah" dedi. Ama ben dinlemeyip üzerine saldırdım ve öldürdüm. Sonra içime bir kurt düştü ve Medine'ye döndüğümüzde durumu Allah'ın Rasulü'ne anlattım. Rasulullah (s.a.v): "O la ilahe illallah dedi ve sen onu öldürdün öyle mi?" buyurdu. Ben: "Ey Allah'ın elçisi, ama silah korkusundan o kelimeyi söyledi." Dedim. Resulullah Efendimiz (s.a.v) "Kalbden samimi olarak söyleyip söylemediğini öğrenmek için kalbini yarıp baktın mı?" buyurdu. Bu sözünü o kadar çok tekrarladı ki o gün yeni müslüman olmuş olmayı temenni ettim.[4]

Bu konuda başka bir rivayet şöyledir: Allah Rasulü (s.a.v) Halid bin Velid'i (r.a) Hüzeyme oğullan üzerine göndermişti. Hz.Halid, onları İslam'a çağırdığında; "Müslüman olduk." demeyi becerememişler ve "Sabii olduk, sabii olduk." demeye başlamışlardı. Hz.Halid de onlarla savaşıp bir kısmını öldürmüştü.

Bu olay, Allah Rasulü'ne (s.a.) ulaştığında ellerini kaldırarak: "Ey Allah'ım, Halid'in yaptıklandan sana suçsuzluğumu iletirim." buyurmuş, Hz.Ali'yi göndererek ölenlerin fidyesini vermiş, mala gelen tüm zararı da karşılamıştı.[5]

HÜLASA: Resulullah Efendimiz'in (s.a.v) çok anlamlı bir duası var: "Ya Rabbi, beni bir an bile nefsimin eline bırakma." buyurur.

Hadis-i şerifin tam metni şöyledir: "Allah'ım! Rahmetini umarım. Göz açıp kapayıncaya kadar bile olsa beni nefsime bırakma. Bütün işlerimi ıslah et. Senden başka hakkıyla ibadete layık hiçbir ilah yoktur."[6]

Rabbimiz bizi bir an bile nefsimizin eline bırakmasın. Bir anlık öfkelerin ve dikkatsizliklerin kurbanı olmaktan bizleri muhafaza eylesin. Bir anlık öfke ve dikkatsizlikle ne kazalar yaşanıyor, ne cinayetler işleniyor. Rabbimiz bize merhamet etsin. Bütün işlerimizde ve ilişkilerimizde bizleri korusun. Her türlü kavga ve cinayetten uzak eylesin. Amin!


[1] Buhari, diyat: 6/ Müslim, kasamet: 25, 26/ Ebu Davud, hudud: 15/ Nesai, tahrim: 5,11, 14

[2] Fahruddin Er-Razi, Tefsir-i Kebir Mefatihu'l-Gayb/Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 1/247

[3] Müslim, İman, 158

[4] Müslim, iman, 158-160

[5] Buhari, "Me??zi", 60, "A?kam", 35

[6] Evu Davud