Sayının tarihinin, ilk insanla başladığı görüşündeyiz. İlk insan Hz.Adem, dünyaya indirilmeden önce sayıları biliyordu. Bu sonuca Bakara suresinin şu ayet-i kerimelerinden ulaşıyoruz:

"Allah Adem'i yarattı ve O'na her şeyin ismini öğretti. Sonra o isimlerle melekleri imtihan edip sordu: "Eğer dayandığınız bilgilere güveniyorsanız, bunların ne olduğunu bana söyleyin?" Melekler dediler ki; " Allah'ım, sen en yücesin, Sen bize bildirmezsen biz bilemeyiz." "Şüphe yok ki; Her şeyi bilen ve hüküm sahibi olan sensin." Bunun üzerine Allah, Adem'e emretti: "Ey Adem, bu şeylerin isimlerini onlara söyle" Adem onların isimlerini meleklere bir bir saydı. Sonra Allah meleklere buyurdu ki: "Size demedim mi; göklerin ve yerin sırlarını ancak ben bilirim?" "Ben sizin, açık veya gizli, yapmakta olduğunuz her şeyi bilirim." O zaman Allah meleklere emretti: "Adem'e saygı duyup, değer verin."Bütün melekler Allah'ın emrini yerine getirip Adem'e saygı gösterdiler. Ancak İblis oralı olmadı ve büyüklük tasladı. Allah'ın emrine karşı gelip, nankörlerden oldu. (Bakara Suresi 31-34)

"Allah (c.c.) Adem'e bütün isimleri öğretti." Buyuruyor Allah (c.c.) Hz.Adem'in öğrendiği bütün isimler içinde, sayıların olmadığını iddia edebilir miyiz?

"Allah (c.c.) Adem'e bütün isimleri öğretti." Ayetiyle ilgili müfessirlerimiz şunları söylemişlerdir: [2] Abdullah b. Abbas (r.a): "Allah Adem'e bütün isimleri öğretti. Bu isimler bugün insanların, varlıkları tanımak için kullandığı isimlerdir. Mesela: "İnsan, hayvan yeryüzü, ova, deniz, dağ, merkep vb. şeylerin adları gibi isimlerdir." "Allah Ademe bütün eşyanın ismini öğretti. Çanak ve çömleğin adını bile"

Mücahid (r.a): "Allah Adem'e her şeyin ismini öğretmiştir. Hatta, karganın, güvercinin ismini bile."

Said b. Cübeyr: "Allah Adem'e her şeyin ismini öğretmiştir, hatta devenin, sığırın, koyunun ismini bile."

Araştırmalarımız sonucunda vardığımız nokta şudur: Hz.Adem'den itibaren tüm peygamberler sayıları biliyordu. Tüm Allah'ın elçileri, sayı ilmine hakim idiler. Peygamberlere gelen suhuf ve kitaplar da sayıları ihtiva ediyordu. Sayısız bir kitap, sayısız bir din hukuku ve sayısız bir medeniyet düşünülebilir mi?

K.Kerim'de geçen peygamber kıssalarında ve Allah elçilerinin konuşmalarında, sayıların fazlasıyla yer aldığını görüyoruz. İşte bu sayılar, kitabımızın da konusudur.

Yine günümüze ulaşan Tevrat, Zebur ve İncil nüshalarında da, tahrip edilmiş olmalarına rağmen sayıların geçtiği metinler yer almaktadır.

Türkçemiz'de sayılarla ilgili güzel bir deyim var: "Sayısını Allah bilir" Bu deyimi, birşeyin çokluğunu ifade etmek için; "o kadar çok ki saymakla bitmez" anlamında kullanırız. Kutsal kitaplarda o kadar çok sayı yer almaktadır ki; sayısını Allah bilir...

Mevcut tarih ise sayıların kullanımını, yazının bulunmasıyla birlikte değerlendirmektedir. Batı tarihçileri, ilk yazının M.Ö. 5000 ile M.Ö. 3500 yılları arasında; Mısır, Mezepotamya ve Çin'de kullanıldığını iddia ederler. Sayıların kullanımı ile ilgili verdikleri tarih de; MÖ 3500 ile MÖ 2000 yıllları arasıdır.

Mısırlılar'ın, sayıları rakam yerine geçen sembollerle ifade ettikleri tespit edilmiştir. M.Ö 3500 yıllarından itibaren, Sumer, Akkad, Babil, Hitit, Hurri, Mitanni, Asur, Kalde, Med, Pers ve Yunan medeniyetlerinde sayıların çeşitli sistemlerle kullanımı ortaya konmuştur.

Arkeolojik keşifler de, insanların sayı sayma ihtiyacının, Yontma Taş Devrine kadar gittiğini göstermektedir. Tarihi kaynaklara göre; çakıl taşı, yazının icadından önce ve okuma yazma bilmeyen insan toplulukları tarafından, bir sayma aracı olarak kullanılmıştır.

Sayıların tarihi ile ilgili, medeniyet ve kültürlere dair bilgiler, Tarih kitaplarında fazlasıyla yer aldığı için biz bu özet bilgiyle yetiniyoruz.