"Musa, ahalisinin habersiz olduğu bir sırada şehre girdi. Orada, biri kendi tarafından, diğeri düşman tarafından olan iki adamı birbiriyle döğüşür buldu. Kendi tarafından olanı, düşmana karşı ondan yardım diledi. Musa da ötekine, bir yumruk vurup ölümüne sebep oldu. (Bunun üzerine:) Bu şeytan işidir. O, gerçekten saptırıcı, apaçık bir düşman, dedi." (KASAS 15)

Ayet-i Kerime Hz.Musa ile ilgilidir. Hz. İbrahim (a.s.) çocuklarına, kendi neslinden yetişen bir çocuğun Mısır kralı Fravun'u helak edeceğini haber vermişti.

Kipti din bilginleri, bu bilgiyi, gördüğü bir rüya üzerine Firavun' a anlattılar.Firavun aldığı bu haberden çekinerek o günden itibaren İsrailoğulları'nın doğan bütün erkek çocuklarının öldürülmesini emretti.Hz. Musa (a.s.) Mısır'da, çocukların öldürüldüğü sene doğdu.

Hiçbir güç ve tedbir Allah'ın hükmünün önüne geçemez. Mısır'da doğan Hz. Musa, annesi tarafından gizlendi. Annesi O'nu Allah'tan gelen bir işaretle bir sandık içersinde Nil nehrine bıraktı. Nil nehrinin saray iskelesine getirdiği sandık, askerler tarafından Fravun'un huzuruna çıkarıldı. O güne kadar hiç çocuğu olmayan Fravun, gizli bir Mümin olan hanımı Hz.Asiye'nin telkini ile sandıktan çıkan çocuğu evlatlık edindi. Ve Hz.Musa, Fravun'un sarayında yetişip büyüdü.

Kasas Suresi'nde ilgili Ayet-i Kerimeler mealen şöyledir:7. "Musa'nın anasına: Onu emzir, kendisine zarar geleceğinden endişelendiğinde onu denize (Nil nehrine) bırakıver, hiç korkup kaygılanma, çünkü biz onu sana geri vereceğiz ve onu peygamberlerden biri yapacağız, diye bildirdik.

8. Nihayet Firavun ailesi onu yitik çocuk olarak (nehirden) aldı.O, sonunda kendileri için bir düşman ve bir tasa olacaktı. Şüphesiz Firavun ile Haman ve askerleri yanlış yolda idiler.

9. Firavun'un karısı (sepetin içinden erkek çocuk çıkınca kocasına:) Benim ve senin için göz aydınlığıdır! Onu öldürmeyin, belki bize faydası dokunur, ya da onu evlat ediniriz, dedi. Halbuki onlar (işin sonunu) sezemiyorlardı.

10. Musa'nın anasının yüreğinde yalnızca çocuğunun tasası kaldı. Eğer biz, (vadimize) inananlardan olması için onun kalbini pekiştirmemiş olsaydık, neredeyse işi meydana çıkaracaktı.

11. Annesi Musa'nın ablasına: Onun izini takip et, dedi. O da, onlar farkına varmadan uzaktan kardeşini gözetledi.

12. Biz daha önceden (annesine geri verilinceye kadar) onun süt analarını kabulüne (emmesine) müsaade etmedik. Bunun üzerine ablası: Size, onun bakımını namınıza üstlenecek, hem de ona iyi davranacak bir aile göstereyim mi? dedi.

13. Böylelikle biz onu, anasına, gözü aydın olsun, gam çekmesin ve Allah'ın vadinin gerçek olduğunu bilsin diye geri verdik. Fakat yine de pek çoğu (bunu) bilmezler.

14. Musa yiğitlik çağına erip olgunlaşınca, biz ona hikmet ve ilim verdik. İşte güzel davrananları biz böylece mükafatlandırırız.

15. Musa, ahalisinin habersiz olduğu bir sırada şehre girdi. Orada, biri kendi tarafından, diğeri düşman tarafından olan iki adamı birbiriyle döğüşür buldu. Kendi tarafından olanı, düşmana karşı ondan yardım diledi. Musa da ötekine, bir yumruk vurup ölümüne sebep oldu. (Bunun üzerine:) Bu şeytan işidir. O, gerçekten saptırıcı, apaçık bir düşman, dedi."

Hz.Musa'nın saraydan çıkıp gezmek için girdiği şehir, Fravun ülkesi Mısır'ın başkentidir.Hz.Musa'nın döğüşürken gördüğü iki adamdan biri kendi milletinden, israiloğulları'ndan bir adamdır. Diğeri de Fravun'un kavminden bir Kıpti'dir.

İsrailoğulları'ndan olan adam, kavga esnasında Hz.Musa'nın geldiğini görünce yardım ister. Bu yardım çağrısı üzerine Hz.Musa kavgayı bitirmek ister. Kıpti'nin saldırıya devam etmesi üzerine yumruğuyla onu durdurmaya çalışır. Ancak Hz.Musa'nın attığı yumruk, adamın ölmesine sebep olur.Aslında Hz.Musa'nın düşmanı öldürmek gibi bir niyeti yoktur.

Bu konuda Kurtubi şöyle der: "Musa, öldürme isteği olmadan bunu yaptı. O sadece, onu uzaklaştırmak istiyordu. Yumruk, hassas yerine rast­ladı ve öldü." Bu olaydan sonra Hz.Musa, Mısır'ı terk eder ve Medyen ülkesine sığınır.