"Eğer siz Resulullah'a yardım etmezseniz bilinki O'na Allah yardım etmiştir: Hani, kafirler onu, iki kişiden biri olarak Mekke'den çıkarmışlardı; hani onlar mağaradaydı; O, arkadaşına. Üzülme, çünkü Allah bizimle beraberdir, diyordu. Bunun üzerine Allah O'na emniyetini indirdi, O'nu sizin görmediğiniz bir ordu ile destekledi ve kafir olanların sözünü alçalttı. Allah'ın sözü ise zaten yücedir. Çünkü Allah üstündür, hikmet sahibidir." ( TEVBE 40)

Mağarada saklanan iki kişi: Resulullah Efendimiz (s.a.v) ve Hz.Ebubekir'dir. Saklandıkları mağara Sevr Mağarasıdır.

Bu Ayet-i Kerime, Müminleri Allah'ın elçisine ve dinine yardım etmeye teşvik etmektedir.

Tevbe Suresinin bu Ayet-i Kerimeleri, Mekke'nin fethinden bir yıl sonra, hicri 9. yılda yapılan Tebük Gazvesi mevsiminde inmiştir.

Tebuk savaşı için sefer emri verildiğinde mevsim yazdı. Meyvelerin olgunlaşıp güzelleştiği, gölgelerin arandığı, Arab'ın rahat ve keyfine daha düşkün olduğu bir zamandı.

Gidilecek mesafe çok uzak, üzerlerine gidilecek düşman, Rumlar çok güçlü ve kalabalıktı.

Şartlar dikkate alındığında zor bir seferdi. Nitekim bu sefer emri bazılarına ağır gelmişti. Gevşek davrananlar olduğu gibi seferden geri kalanlar da olmuştu. Bu da Allah'ın bir imtihanı idi. Ashabın çoğu bu imtihanı kazanırken, bazıları nefsine uyup imtihanı kaybetmişti.

Ayet-i Kerime Tebuk savaşı imtihanında Müminlere Resulullah'ın (s.a.v) hicretini örnek vermektedir; "Siz Allah'ın elçisine yardım etmezseniz, bilin ki Allah daha önce nasıl elçisine yardım etmişse, yine yardımını esirgemeyecektir."

Allah'ın yardım edip sahip çıktığına kim ne yapabilir? Bütün insanlar zarar vermek için toplansalar, Allah'ın yardım ettiği kişinin kılına bile dokunamazlar.

O gün Allah (c.c.) Elçisini ve dinini nasıl korumuşsa, kıyamet gününe kadar İslam dininin sahibi ve Müminlerin koruyucusu Allah'tır.

Allah'ın davası şahıslara bağlı değildir. Müminler görevlerini ihmal etseler de Kafirler istemeseler de Allah nurunu tamamlar ve davasını hep üstün tutar.

Ayet-i Kerime'ye konu olan bu olay Hicret esnasında yaşanmıştır. Resulullah Efendimiz'in doğumunun elli dördüncü ve miladın 622. senesi... Sefer ayının son günleri...

Mekke'de toplanan Müşrik meclisinden, suikast kararı çıkmıştı. Resulullah Efendimiz'i (s.a.v) öldürmek için plan yaptılar. Özel ekip hazırladılar.

Müşrikler suikast planı ile harekete geçerken, Allah'ın emriyle gelen Hz.Cebrail (a.s.) Resulullah Efendimiz'i (s.a.v) durumdan haberdar etti. Bu haberle birlikte Resulullah Efendimiz'e de hicret izni gelmişti.

Enfal Suresi 30. Ayet-i Kerime'de müşriklerin planı mealen şöyle yer almaktadır: "Hatırla ki, kafirler seni tutup bağlamaları veya öldürmeleri yahut seni (yurdundan) çıkarmaları için sana tuzak kuruyorlardı. Onlar (sana) tuzak kurarlarken Allah da (onlara) tuzak kuruyordu. Çünkü Allah tuzak kuranların en iyisidir."

Müşrikler Resulullah Efendimiz'e (s.a.v)tuzak kurmuşlardı. "Onlar tuzak kurarlarken Allah da onlara tuzak kuruyordu. Çünkü Allah tuzak kuranların en iyisidir."

(DEVAM EDECEK)

K.KERİM SAYILARI: MAĞARADA SAKLANAN 2 KİŞİ-1

Resulullah Efendimiz (s.a.v.) o gece, evinde bakıp büyüttüğü amcasının oğlu Hz. Aliyi kendi yatağına yatırarak evinden çıktı.Suikast timi evin etrafında pusu kurmuştu.Resulullah Efendimiz (s.a.v) Yasin Suresini 10. Ayet-i Kerimeye kadar okuyup onların yüzüne bir avuç toprak serpti. Resulullah Efendimiz (s.a.v) gözlerinin önünden geçip gitti. Göremediler. Bakıyorlardı ama göremiyorlardı. Allah (c.c.) Elçisini onların gözü önünde görünmez kılmıştı.

Evinden sağ salim çıkan Efendimiz (s.a.v) Hz.Ebubekir'in evine geldi. Hz.Ebubekir'i Hicret arkadaşı edinen Resulullah efendimiz (s.a.v) vakit kaybetmeden yola çıktı. Efendimiz bu kutlu yolculuk için önceden herşeyi planlamıştı. Develer, kılavuzlar, güzergah, yardımcılar herşey hazırdı.

Suikast timi baskın yaptığında Resulullah Efendimiz'in (s.a.v) evinde Hz.Ali'nin olduğunu gördü.Suikast planı başarısız olan Müşrikler, dört yana haber saldı. Resulullah Efendimiz'i (s.a.v) ölü ya da diri yakalayıp getirene büyük ödül vardı: 100 deve...

Mekke'liler bu büyük ödüle sahip olmak için sağa sola at koştururken, Resulullah Efendimiz (s.a.v) de Medine'nin tam tersi istikametinde Sevr mağarasında Hz.Ebubekir ile birlikte 3 gün gizlenmişti.

Müşriklerin iz takibi konusunda çok yetenekli adamları vardı. Nitekim bu izcilerden biri, Müşriklerin ileri gelenlerini Sevr Mağarasına kadar getirmişti. Mağaranın kapısına geldiklerinde bir örümceğin mağranın girişini ağı ile ördüğünü, bir güvercinin de mağaranın önünde yuva yapıp yumurtladığını görmüşlerdi. İzleri takip edip mağaranın ağzına kadar gelen müşrikler yine bu izlere aldanarak mağaraya eğilip bakmaya bile gerek görmediler. Sanatları ve izleri sürmedeki yetenkleri onları aldattı. İşin hakikati şu idi; Allah (c.c.) örümcek ve güvercin gibi askerlerini, elçisini perdeleyip korumaları için göndermişti.

Sevr mağarasında yaşananları Hz. Ebubekir es-Sıddık (r.a) şöyle anlatmıştır: "Ben Rasu­lullah (s.a.v.) ile birlikte mağarada, müşriklerin ayakları da başımızın üstünde iken: "Ya Rasulullah!" dedim. "Olardan biri ayağını kaldırırsa mut­laka bizi görecek" Rasulullah (s.a.v) : "Ya Ebubekir! Üçüncüleri Allah olan iki kişiyi sen ne zannediyorsun? Korkma, Allah bizimle birliktedir" Dedi.

Hz.Ebubekir'in derdi davası Allah'ın elçisinin sağlık ve afiyette olmasa idi. Yoksa kendi nefsi adına bir korkusu yoktu. Hz.Ebubekir korkusunu şu sözlerle ifade etmişti: "Ya Resulallah, ben ölürsem, nihayet bir kişiyim, sıradan bir insanım, fakat sen öldürülürsen Allah'ın dini yok olur gider."

3 gün sonra 2 kutlu yolcu, Sevr mağarasından çıkıp, gizlice görevlendirdikleri kılavuzun getirdiği develerle Medine'ye doğru yola koyuldu.