İNSANIN ATASI: K.Kerim, insan türünün atası olarak maymunu göstermeye çalışan, evrim teorisi başta olmak üzere tüm nazariye ve görüşleri silip atmaktadır. İlk yaratılan insan, çok net açıklanmıştır. O da Hz. Adem'dir.

Batı medeniyetinin bize dayattığı ve vahiy kültürünü yok sayan tarihin öğrettiği gibi değildir ilk insan. Batı kaynaklı tarih, ilk insanın ilkel bir mağara adamı olduğunu öğretiyor. Okuma yazma bilmeyen, üretmeyi bilmeyen, insani vasıffardan uzak, daha çok hayvan gibi yaşayan, zamanla insani özellik ve yeteneklerini geliştiren bir varlık... Mevcut tarihe göre ilk insan böyle bir varlıktı.

CENNET VATANDAŞI: Halbuki vahiy kaynaklı tarihten öğreniyoruz ki; İlk insan, cennet dediğimiz en üst teknoloji ve imkanlara sahip bir alemden dünyaya gelmiştir.

Bakara Suresi 35. Ayet-i Kerime mealen şöyledir: "Biz Adem'e buyurduk ki: "Ey Adem, Sen ve eşin birlikte Cennete yerleşin." "Cennet'te dilediğiniz kadar yiyin için."Cennet vatandaşı olmuş, Cennetin tüm imkan ve ortamını tecrübe etmiş özel bir insandır, ilk insan...

Bakara Suresi 31. Ayet-i Kerime mealen şöyledir: "Allah Adem'i yarattı ve O'na her şeyin ismini öğretti."Okuma yazma bilen, yüksek bilgi ve üretim yeteneğine sahip, cennette meleklerin saygı gösterip hürmet ettiği, dünyada kendisine vahiy gelen, bunu da çocuklarına öğreten, bir peygamberdir ilk insan...İnsanlığın kaynağı budur. Kadının da kaynağı budur.

TEK BİR CANIZ: Öz olarak kadınla erkek birdir. Birbirindendir. Erkekle kadın birbirinden ayrı düşünülemez. Kadın da erkek kadar değerli ve özeldir. Kul olarak Allah katında, kadın erkek ayrımı yoktur. Dünyada yaratılıştan kaynaklanan farklılıklar ve buna bağlı sorumluluklar vardır.

Kadının yaratılışı ikinci sıradadır. Bu aynı zamanda sorumluluk ve görevlerde de onu erkekten sonraya, yani erkeğin kanatları altına almaktadır. Fark insanlıkta değil yetenek ve vazifelerdedir. Bu yüzden kadınlar korunmaya, himaye edilmeye, sevilmeye ve sayılmaya aşıktırlar. Kadının anladığı en iyi dil şefkattir.

Erkek hakimiyetinin, kadını kötülüğün kaynağı olarak görmesi karanlık çağların ve cahiliyye dönemlerinin ürünüdür. Kadın neyse erkek de odur. Çünkü kadın erkekten yaratılmıştır. Ruhlarının özleri birdir. Asıl ve fıtrat aynıdır. Tek bir canız biz. K.Kerim, cahiliyye döneminde hayvanlarla ve eşyalarla bir tutulan kadını, atıldığı bataklıktan çıkarıp, yaratılıştan gelen itibarını iade etmiştir. Bu sürenin Nisa, yani kadınlar ismini taşıması ne kadar da anlamlıdır.

Resulullah Efendimiz (s.a.v) kadının yaratılışı hakkında şöyle buyurmuşlardır: "Kadınlar hakkında birbirinize hayır tavsiye ediniz. Muhakkak ki, kadın kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Kaburga kemiğinin en eğri kısmı da üst tarafıdır. Eğer onu çok zorlarsan kırarsın. Kırılması da yuvanın yıkılmasıdır."[1]

İbn Abbas (r.a) şöyle demiştir: Kadın erkekten yaratıldı ve Allah kadını erkekle tamamladı. Erkeği topraktan yaratan Allah onun da ihtiyacını topraktan kıldı. Kadınlarınıza ilgi ve alakanızı esirgemeyin"[2] Allah katında üstünlük cinsiyetle, ırkla, renkle veya başka bir dünyalıkla kazanılmaz. Allah katında üstünlük kulluk ile olur ancak.

Hucurat Suresi 13. Ayet-i Kerime bu ölçüyü ne güzel açıklamıştır: "Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O'ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır."