"Çevrenizdeki bedevi Araplardan ve Medine halkından birtakım münafıklar vardır ki, münafıklıkta maharet kazanmışlardır. Sen onları bilmezsin, biz biliriz onları. Onlara iki kez azap edeceğiz, sonra da onlar büyük bir azaba itileceklerdir. (TEVBE 101)

TARLA FARELERİ: Ayet-i Kerime'de iki kez azap edileceği bildirilenler münafıklardır. Nifak sahiplerine Münafık denir. Sözlükte nifak; "olduğundan başka türlü görünmek" anlamına geliyor.

Arapça'da tarla farelerinin yuvasına girip saklanmasına da nifak denir. Münafıklar tarla faresi gibidir. Bu fareler tarlada ne varsa yiyip bitirmeye çalışırlar. Tarlaya her türlü zararı verirler. Bir tehlike anında da toprak altındaki yuvalarına kaçarlar. Yuvalarının birçok giriş ve çıkış noktası vardır. Saklanmak için birinden girip diğerinden çıkarlar. İşte münafıkların durumu da böyledir. Menfaatleri için dinin bir kapısından girerler, diğer kapısından çıkarlar.[1]

Münafıklar; "Aslında inanmadıkları halde Allah'a ve ahiret gününe iman ettik" derler.[2] Münafıklar hakkında K.Kerim'de birçok ayet-i kerime vardır. Bu ayet-i kerime de onlardan biridir. [3]

Resulullah Efendimiz (s.a.v) münafıkları, imanla küfür arasında gidip geldikleri için iki sürünün ortasında kalıp nereye katılacağını bilemeyen koyuna benzetmiştir. [4]

Menfaaat ve iktidar olan her yerde mutlaka münafıklar da vardır. Bu dün de böyleydi, bugün de böyle...Medine'de Müslümanlar arasında münafıklar olduğu gibi Medine çevresinde kırsal bölgelerde yaşayan bedevi münafıklar da vardı.

Bu münafıklarla ilgili tarihi kayıtlar şöyledir: Medine halkından Cuheyne, Muzeyne, Eşca', Eslem ve Gıfar kabileleri arasında münafıklar çoktu. Abdullah ibn Übeyy, Cedd ibn Kays. Muattib ibn Kuşeyr, el-Culas ibn Suveyd ve Ebu Amir er-Rahib gibi isimler, münafıkların ileri gelenleri olarak kayda geçmiştir.[5]

Bu münafıklar, Müslüman gözüküp, Müslümanların zararına her türlü hesap ve plan içersinde yer alıyorlardı.Bu ikiyüzlü insanlar, münafıklıkta o derece maharet kazanmışlar ki; söz ve davranışlarından münafık olduklarını anlamak mümkün değildi. Münafıklıkta usta olmuşlardı. Allah (c.c.) bildirmese; Resulullah Efendimiz (s.a.v) bile onların fitne ve fesatlarını bilemeyecekti.

2 KEZ AZABI HAK EDENLER: Kalplerin özünü bilen Allah (c.c.) onların her hallerini biliyor ve onları 2 kat azapla müjdeliyordu. Bu ayet-i kerimede Münafıklığın cezası olarak büyük bir azap vadedilmiştir. İki kez azap; Dünyada zelil olmak, Kabir de azaba uğramak. Sonrada Cehennemde büyük azaba sürülmek... İşte münafıkları bekleyen cezalar bunlardır.Münafıklara Kıyamet öncesi iki azap vardır: Biri dünyada, ikincisi kabirde. Ahirette ise daha büyük bir azap vardır. Müslümanlar kazandıkça, başarılı oldukça, münafıklar bu dünyada adeta haset, kin ve nefret duygularından azap çekerler. Açığa çıkma korkusu ve kuşkusu da onların dünyadaki azabını arttırır.

Yine dünyada Münafıkların başlarına gelen bir takım hastalıklar ve sıkıntılar onlar için birer azap gibidir. Münafıklar dünyada can, mal ve evlalarına gelen felaketlerle de cezalandırılırlar. Bunlar onları bekleyen ilk azaptır. Çünkü Müminin başına gelen hastalık ve sıkıntılar, iman ve sabır sonucu Allah'ın rızasına ve mükafata dönüşürken, münafıkların başına gelen hastalık ve sıkıntılar, küfür ve nifak sebebiyle manevi ecir ve karşılıktan yoksundur. (YARIN DEVAM EDECEK İNŞALLAH!)


[1] Ragıb el-İsfahani, el-Müfredat, nifa?/İbnü'l-Esir, en-Nihaye, nifa?

[2] Bakara suresi 8

[3] Bakara14/Nisa 137,143/Tevbe 44-45-87/Al-i İmran 167/Enfal 49 /Ahzab 12/Nisa 60-62/Hac 11/Münafik?n 3

[4] Müsned, II, 88; Müslim, "?ıfatü'l-münafı??n", 17

[5] İbnu'l-Cevzi Tefsiri, 3/491