FURKAN SURESİ VE KÖTÜ DOST: Furkan suresinde kötü liderlere uydukları için cehenneme atılanların pişmanlığı mealen şöyle anlatılır: "O gün, zalim kimse pişmanlıktan ellerini ısırıp şöyle der: Keşke o peygamberle birlikte bir yol tutsaydım! Yazık bana! Keşke falancayı dost ve lider edinmeseydim! Çünkü Kur'an bana gelmişken o, hakikaten beni ondan saptırdı. Şeytan insanı uçuruma sürükleyip sonra yüzüstü bırakıp rezil rüsvay eder."[1]

Rivayetlere göre bu ayetler, Ukbe bin Ebi Muayt hakkında nazil olmuştur. Übeyy ibn Halef ve Ukbe ibn Ebi Muayt birbirini çok seven iki dost idiler. Bunlardan Ukbe, bir seferden döndüğünde mutlaka yemek yapar ve kavminin ileri gelenlerini davet ederdi. Bir gün yine bir yolculuktan dönüşünde yemek yapıp insanları ve Rasulullah Efendimiz'i (s.a.v) yemeğe davet etti. Yemek ikram olununca Hz. Peygamber (s.a.v): "Allah'ın tek ilah, benim de Allah'ın elçisi olduğuma şehadet edene kadar senin yemeğinden yiyecek değilim." dedi. Ukbe de; "Allah'ın tek ilah, Muhammed'in de Allah'ın elçisi olduğuna şehadet ederim." dedi ve Allah'ın Rasulü de (sav) O'nun yemeğinden yedi.

Übeyy ibn Halef bu gelişmeden haberdar olunca arkadaşını kınayarak: "Sen atalarının dinini terk mi ettin ey Ukbe?" diye sordu. Ukbe: "Vallahi atalarımın dinini terk etmedim. Fakat Muhammed yanıma girdi ve O'nun için bu şehadeti yapmadıkça yemeğimi yemekten kaçındı. Yemeğimden yememiş olarak evimden çıkmasından utandım da istediği şehadeti söyledim, o da yemeğimden yedi." dedi. Übeyy: "Ona varıp yüzüne tükürmedikçe ve boynuna ayağınla basmadıkça senden asla razı ve hoşnut olacak değilim." Dedi. Ukbe de onun istediğini yaptı; bir hayvan işkembesini alarak Efendimiz'in üzerine attı.[2]

SEBEP OLMA: Kişisel günah işleyen kendi günahından sorumludur. Ancak kul hakkına girenler, günahı ile başkasına örnek olanlar, başkalarını günaha sevk edenler, sadece kendi günahlarını değil kime sebep olmuşlarsa onların da günahlarını yüklenirler. Senin günahın sana yeter Can! Bir de başkasının günah işlemesine sebep olma.

Sebep olmakla ilgili Allah (c.c.) şöyle buyurur: "Kim güzel bir işte aracılık ederse, ona o işin sevabından bir pay vardır. Kim de kötü bir işte aracılık ederse, ona da o kötülükten bir pay vardır. Allah her şeye gücü yetendir."[3] Resulullah Efendimiz bu konuda şöyle buyurmuşlardır:"İyi bir çığır açan kimseye, bunun sevabı vardır. O çığırda yürüyenlerin sevabından da kendisine verilir. Fakat onların sevabından hiçbir şey noksanlaşmaz. Her kim de kötü bir çığır açarsa, o kişiye onun günahı vardır. O kötü çığırda yürüyenlerin günahından da ona pay ayırılır. Fakat onların günahından da hiçbir şey noksanlaşmaz."[4]

HEPİMİZ ÇOBANIZ: İbni Ömer (r.a.) Resulullah Efendimiz'in (s.a.v) şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: "Hepiniz çobansınız; hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Devlet reisi de bir çobandır ve sürüsünden sorumludur. Erkek, ailesinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Kadın, kocasının evinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Hizmetkar, efendisinin malının çobanıdır; o da sürüsünden sorumludur. Netice itibariyle hepiniz çobansınız ve güttüğünüz sürüden sorumlusunuz"[5]

Resulullah Efendimiz (s.a.v) yöneticileri adaletli olmaları konusunda uyarmış ve şöyle buyurmuştur: "Kıyamet gününde Allah'ın en sevgilisi ve ona en yakın olan insan, adaletli olan devlet başkanıdır. Allah'ın en çok gazap ettiği ve kendisinden uzak tuttuğu kimse ise zalim devlet başkanıdır."[6]

ATEŞTEN GÖMLEK: Hülasa: İnsan ata, örnek ve önderlerini seçerken çok dikkatli olmalı. Uyulan liderler, kişiyi cehenneme de sürükleyebilir, cennete girmeye de vesile olabilir. Diğer önemli nokta: yönetici olmak, lider olmak, büyük olup ata olmak, insanın Allah katındaki sorumluluğunu arttırır. Bu sorumluluğun azabı da iki kat olur, ödülü de... Büyüklerimiz bu tür vazifeler için "ateşten gömlek" derler. Koltuk sevdan olmasın Can! Ehil değilsen, ateşten gömlekleri giymekten kaçın. Ne yan, ne de yak...


[1] Furkan suresi 27-29

[2] İbn Hişam, S.Nebeviyye, 1,361/ Vahidi, Esbab-ı Nüzül 235

[3] Nisa suresi, 85

[4] Müslim, Zekat 69/Nesai, Zekat 64

[5] Buhari, Cum'a 11

[6] Camiu's-sağir. c.1,hds:444