"De ki: Siz bizim için ancak iki iyilikten birini beklemektesiniz. Biz de, Allah'ın, ya kendi katından veya bizim elimizle size bir azap vermesini bekliyoruz. Haydi, bekleyin; şüphesiz biz de sizinle beraber beklemekteyiz." (TEVBE 52)

Ayet-i Kerime münafıklarla ilgilidir. Münafıklar; yani inanmadıkları halde inanıyor gözükenler. İkiyüzlü insanlar... Görünüşü, yaşantısı başka; kalbi ve düşüncesi başka olanlar...

Resulullah Efendimiz (s.a.v) zamanında Medine'de bu tip insanların varlığı dikkat çekmektedir. Bunlar menfaatleri ve dünyalık hesapları gereği Müslüman gözüken insanlardı.

Müslümanların başına iyilik ve güzellik gelince pay isterler, bela ve imtihan gelince de uzak dururlar, hatta içten içe "oh olsun" diye sevinirlerdi.

Resulullah Efendimiz (s.a.v) ve ashabı savaşa girdiğinde, kaybetmelerini ve ölmelerini arzularlardı

Münafıklar bilmiyorlardı ki; Mümin için ya zafer vardır ya da Şehitlik...Ya Gazilik vardır ya da Şehadet...İşte Ayet-i Kerimede geçen 2 iyilik budur: Zafer ve Şehitlik...

Gazilik ve Şehadet...Müslümanlar hiçbir zaman kaybetmez. Müslümanın her hali kazançtır. Şükreder kazanır. Sabreder kazanır. Şehit olur kazanır. Gazi olur kazanır.

İnkarcılar ve İkiyüzlüler için de 2 kötülük vardır: Dünyada zillet, ahirette ise Allah'ın azabı...

Allah (c.c.), Elçisinden (s.a.v) münafıklara şöyle demesini istiyor: "Siz bizim için ancak iki iyilikten birini beklemektesiniz; şehitlik ve Allah'ın zaferi"

Münafıklarla yaşanan bu diyalog Tebuk savaşı sürecinde yaşanmıştır. Münafıklar Tebuk savaşında, Roma orduları karşısında İslam ordusunun mağlup olup yok olmasını arzu ediyorlardı.

Münafıkların çoğu bu savaşa katılmadı. Yalan söyleyip mazeret uydurdular. Katılanlar da fitne fesat çıkarma derdine düştüler. Hatta sefer sırasında Resulullah Efendimiz'e (s.a.v) suikast planlayanlar bile oldu.

Resülüllah Efendimiz'in (s.a.v), sefere davet ettiği münafıklardan biri olan Cid b. Kays şu mazereti sunmuştu: "Ya Muhammed, bana müsaade et de bu sefere katılmayayım. Çünkü benim güzel kadınlara karşı zaafım var. Sarışın Rum kızlarını görünce dayanamam. Beni fitneye düşürme"

Münafıkların başı Abdullah b. Ubey b. Selul Uhud'da yaptığı hain taktiği bu seferde de uyguladı. Başta sefere çıkar gibi yapıp, ordu hareket ettiğinde bahaneler uydurup, kendisine uyan münafıklarla birlikte Medine'ye geri döndü.

Sefere katılmayıp Medine'de kalan münafıklar, İslam ordusu hakkında yalan yanlış, olumsuz haberler yayıyorlardı. "Muhammed öldürüldü, ordusu kaybetti, Ashabı yok oldu." gibi yalanlarla Medine'de kalan Müslüman halkı üzüyorlardı.

Fakat kısa süre sonra yalanları ortaya çıktı. Resulullah Efendimiz (s.a.v) ve ashabının iyi olduklarına dair Medine'ye sahih haberler ulaştı. Müminler sevindiler, münafıklar üzüldüler.

Tevbe Suresi'nde ilgili Ayet-i Kerimeler mealen şöyledir: 49. Onlardan bir kısmı; "Bana izin ver de beni fitneye düşürme" diyordu. Haberiniz olsun ki kendileri fitneye düşmüşlerdir. Şüphesiz ki Cehennem nankörleri çepeçevre kuşatacaktır.

50. "Eğer sana bir iyilik erişirse, bu o münafıkları üzer. Ve eğer başına bir musibet gelirse, «İyi ki biz daha önce tedbirimizi almışız» derler ve böbürlenerek dönüp giderler."

51. "De ki: Allah'ın bizim için yazdığından başkası bize asla erişmez. O bizim mevlamızdır. Onun için müminler yalnız Allah'a dayanıp güvensinler."