"İki topluluk birbirini görünce, Musa'nın adamları: İşte yakalandık! Dediler." (ŞUARA 61)

Ayet-i Kerime'de geçen 2 topluluk; Hz.Musa'nın Mısır'dan çıkardığı İsrailoğulları ile peşlerinden gelen Fravun ordusudur.Hz.Musa, Allah'ın emri ile İsrailoğulları'nı bir gece vakti Mısır'dan çıkarmıştı. Rivayete göre Hz.Musa yanına Hz.Yusuf'un, tabut içinde korunan naaşını da almıştı.

Bu konuda Ebu Musa El-Eşari'den şu rivayet yapılmıştır; Allah Rasulü (s.a.v) bir bedeviye müsafir olmuş ve o da Efendimize ikramda bulunmuş, Allah Rasulü (s.a.) ona: "Ahidleştik." buyurmuştu. Bir gün o bedevi Allah Rasulü'ne (s.a.) geldi de, Efendimiz ona: "İhtiyacın nedir?" diye sordu. Bedevi: "Koşumlu bir deve ve ailemin sağacağı bir miktar keçi." diye cevab verdi.

Allah Rasulü (s.a.v): "İsrailoğullarının ihtiyar kadını gibi olmaktan aciz mi kaldın?" buyurdu. Ashabı Efendimize: "Ey Allah'ın elçisi, İsrailoğullarının ihtiyar kadını da nedir?" diye sordular, şöyle anlattı:

Hz. Musa, İsrailoğulları'nı Mısır'dan çıkarıp yürütmek istediğinde İsrailoğulları'nın bilginleri kendisine: "Hz. Yusuf (a.s.) ölüm döşeğinde iken bizden Allah adına söz aldı. O'nun tabutunu bizimle birlikte nakletmedikçe Mısır'dan çıkmayacağız. Bunu sana hatırlatırız." dediler. Hz. Musa onlara: "Yusuf'un kabrinin nerede olduğunu hanginiz biliyor?" diye sordu. İsrailoğulları; "İçimizde ihtiyar bir kadından başka onu bilen yoktur." dediler.

Hz. Musa o yaşlı kadına haber gönderdi ve: "Yusuf'un kabrini bana göster." dedi. Kadın: "Bana istediğimi vermedikçe Allah'a yemin olsun ki bunu yapmayacağım." dedi. Hz. Musa ona: "Senin isteğin nedir?" diye sordu. Kadın: "Benim isteğim seninle birlikte cennette olmamdır." dedi. Hz.Musa, yaşlı kadının isteğinin gerçekleşmesi için Allah'a (c.c.) dua etti.

Kadın onları bir su birikintisine götürdü ve: "Bu suyu başka bir yere akıtın."dedi. Suyu başka bir yere akıttılar. Kadın: "Burayı kazın." dedi. Kazdıklarında Hz. Yusuf'un kabrini bulup çıkardılar, tabutu yüklendiklerinde ise önlerindeki yol gündüz ışığında gibi aydınlanıverdi.

Mücahid, o gece ayın tutulduğunu söyler. Fravun esaretinden kaçmak için en uygun zaman ve şartlar seçilmişti.Sabah olunca Mısır halkı, İsrailoğulları'nın kaçtığını anladı. Fravun durumdan haberdar edildi. Acilen ordusunu toplayan Fravun, İsrailoğulları'nın peşine gitti.

Hz.Musa'nın rehberliğinde, Fravun'un zülmünden ve esaretten kurtulmak için Mısır'dan çıkan İsrailoğulları'nın, önlerinde deniz arkalarında Fravun'un ordusu vardı.Deniz ve düşman ordusu arasında kalan İsrailoğulları şöyle demişlerdi: "Firavun ve ordusu bize yetişti, bizi öldürecekler."

Gemileri yok. Silahları yok. Denize dalıp geçme imkanları yok. Kurtuluş imkanı gözükmüyordu.Firavun ve ordusu iyice yaklaşmıştı. Aralarında çok az bir mesafe kalmıştı. İsrailoğulları bu durumda umutsuzluğa kapılmış hatta Hz.Musa'yı suçlamaya başlamışlardı.

"Musa, hayır endişelenmeyin, Rabb'im benimle birliktedir. O bana bir çıkış yolu gösterecektir, dedi."

Hz. Musa (a.s.) o an şöyle dua etti: "Ey her şeyden önce var olan, her şeyi yaratan, her şeyden sonra var olan; bize bir çıkış yolu yarat."

Allah Teala, elçisi Hz.Musa'ya asasıyla denişe vurmasını emretti. Hz. Musa, denize vurup: "Allah'ın izniyle yarıl." Dedi. "Bunun üzerine deniz yarılarak içinde yol açıldı. Denizin her parçası yüce bir dağ gibi oldu."

Deniz yarıldı ve İsrailoğulları'na yol oldu.Fravun ve ordusu da peşlerinden denize dalınca, denizdeki yol kapanmış, dalgalar üzerlerine hücüm etmiş, Fravun ve ordusunu helak etmişti.

Boğulurken Fravun şöyle bağırıyordu: "İnandım ki, İsrailoğulları'nın inandığından başka ilah yoktur ve ben müslümanlardanım (teslim olanlardanım) " Fravun'un ölüm anındaki bu imanı kabul edilmedi.