"Onlar, her yıl bir veya iki kez çeşitli belalarla imtihan edildiklerini görmüyorlar mı? Sonra da ne tevbe ediyorlar ne de ibret alıyorlar." (TEVBE 126)

Ayet-i Kerime özellikle kafirler ve münafıklarla ilgilidir.Dünya rahat yeri değildir. Bu dünyada aslında Kafirler ve münafıklar da rahat edemezler.

Hastalık ve felaketler sadece Müminleri bulmaz. Kafirler ve münafıklar da bir çok hastalık, sıkıntı ve felaketlere uğrar. Ölüm onlar için de vardır. Bir yıl içersinde illa onlardan da ölen olur. Bugün rahatım diyenin yarın için garantisi yoktur. Bir yıl içersinde illa bir ölüm,hastalık, kaza, bela,sıkıntı, felaket,dert, insanı gelir bulur.

Mümin başına geleni imtihan bilir. Sabreder. Allah'a teslim olur. Kazanır. Mümin için dert ve hastalık günah ve kusurlarına keffarettir. Af ve mağfirete vesiledir. Hastalıklar günahları temizler. Müminin ölçüsü şudur: "Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler"

Resulullah Efendimiz (s.a.v) bu konuda şöyle buyurmuşlardır: "Mü'minin durumu hayret vericidir. Her hali hayır ve güzeldir. Bu ondan başkası için söz konusu değildir. Kendisine bir nimet gelse şükreder, mükafat alır. Bir hastalık gelse sabreder, yine mükafat alır. Kısacası, Allah'ın mü'min için her işi hayırdır."

Resulullah Efendimiz (s.a.v) bu konuda şöyle buyurmuşlar: Küçük-büyük her musibet, affedilecek bir günah veya kavuşulacak bir derece içindir. "Hastanın günahları, ağaçtan yaprakların döküldüğü gibi dökülür"

"Allah yolundaki mümine isabet eden her yorgunluk, hastalık, sıkıntı, üzüntü, keder, hatta ayağına batan diken, günahlarına kefaret olur."

Resulullah Efendimiz (s.a.v) Taif'te kovulup taşlandığında ve kanlar içinde bırakıldığında şöyle buyurmuştu: Ya Rabbi! Sen bana kırgın olmadıktan sonra hiçbir şeyin önemi yok. Benim için senden gelen afiyet daha ferahlatıcıdır."

Neyin hayırlı neyin şer olduğunu insan bilme konusunda acizdir. Bakara Suresi 216. Ayet-i Kerime'de mealen şöyle buyrulmaktadır: "Siz bir şeyden hoşlanmazsınız, aslında o şey, sizin için iyi bir şeydir. Yine siz bir şeyi seversiniz, aslında o şey, sizin için kötü bir şeydir. İşin aslını, Allah bilir, siz bilmezsiniz."

İnkar ve nifak sahipleri ise başlarına gelen sıkıntılardan ders almazlar. Yaşananların imtihan olduğunu bilmedikleri gibi, ibret alıp tevbe de etmezler. İnkar ve nifaklarına devam ederler. Resulullah Efendimiz (s.a.v) zamanında Müşrikler Bedir'de büyük bir hezimete uğradılar. Ders aldılar mı? Hayır. Tevbe edip iman ettiler mi? Hayır. Bilakis kin ve düşmanlıkları artı...

Medine'de fitne ve fesat çıkarma derdinde olan münafıklar hakkında bir çok Ayet-i Kerime iniyor ve onların oyunlarını ortaya çıkarıyordu. Yalan ve fitneleri ortaya çıkan Münafıklar ders aldılar mı? Hayır. Tevbe edip münafıklıktan vaz geçtiler mi? Hayır. Bilakis fitne ve fesatlıkları daha da arttı.İmtihan edildiklerini görmediler. Ne tevbe ettiler, ne de ibret aldılar. Helak olup gittiler bu dünyadan. Hem dünyalarını kaybettiler, hem de Ahiretlerini...

Ey insan! Dünyanın dert ve sıkıntılarını imtihan bil. Tevbe et ve Allah'a teslim ol. Şu fani dünyada; hastalık, yaşlılık ve ölüm olmasa herşeyi yapalım. Heyhat ölüm ve hesap var. Dünyanın varlığına güvenme. Ahiret kazancını hedefle. Şu yana dünyada sağlık ve afiyette olmak ne büyük bir nimettir.

Resulullah Efendimiz'in (s.a.v) amcası Hz. Abbas (r.a.) kendisi için dua istemişti. Resulullah Efendimiz(s.a.v) şöyle buyurmuştu: "Allah'tan af ve afiyet dile. Hiç kimseye kuvvetli imandan sonra afiyetten daha üstün bir nimet verilmemiştir."

Devlet ve saltanat sahibi Kanuni Sultan Süleyman ne güzel söylemiş: "Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi. Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi"