"Birinin suyu tatlı ve susuzluğu giderici, diğerininki tuzlu ve acı iki denizi salıveren ve aralarına bir engel, aşılmaz bir sınır koyan O'dur." (FURKAN 53)

İki deniz; biri tatlı, içilebilir suyu var. Diğeri tuzlu,suyu acı.Aralarında ilahi bir set var. Allah (c.c.) iki deniz arasına bir sınır koymuş. Birbirlerine karışmıyorlar.Bu iki deniz nerededir? Bu iki denizden neyi anlamalıyız? Aslında Dünyanın bir çok yerinde tatlı su ile tuzlu su yanyana bulunmaktadır.Öncelikle şunu belirtelim; Yeryüzünün çoğu denizlerden ibarettir. Denizler içinde de denizler vardır. Denizler gördüğümüz ve bildiğimiz denizlerden ibaret değildir. Yer üstünde deniz olduğu gibi yer altında da nice denizler vardır.

Allah'ın yarattığı suları, tuzlu ve tatlı sular olmak üzere iki başlık altında toplamak mümkün. Nehirler tatlı, denizler tuzlu... Görünen sulara baktığımızda bu suların çoğunun tuzlu olduğunu görüyoruz. Yerkürenin dörtte üçünü birbirlerine akıntısı olan tuzlu sular kaplıyor. Kalan dörtte birlik bölümü karalardan oluşuyor. Ayet-i Kerimede geçen sular arasındaki perdenin, karalar olduğu yorumunu da yapabiliriz.Sular arasındaki genel işleyişe baktığımızda tatlı sular, tuzlu sulara doğru akıyor ve karışıyor. Ancak tuzlu sular yani denizler tatlı sulara doğru akmıyor. Allah (c.c.) tatlı suları tuzlu suların istilasından koruyor. Yeraltı su rezervleri, tatlı ve tuzlu su halinde yanyana bir arada bulunuyor.

Tam okyanusun ortasında, tatlı su kaynaklarının bulunduğu yerler var. Ünlü Türk denicisi Seydi Ali Reis, "Meratü'l-Memalik" adlı eserinde, İran Körfezi'nde, deniz altında tatlı su kaynaklarının bulunduğunu ve bu tatlı sulardan içtiklerini kayda geçmiştir.

Okyanusların altında tatlı suların olduğunu ve tatlı su akıntılarının tuzlu suda kaybolmadığını söylemek mümkün...Tatlı suyun üstten, tuzlu suyun alttan aktığı, denizleri birbirine bağlayan boğazlar da bu durum yaşanıyor.Atlas Okyanusu ile buna bağlı olan Cebelitarık Boğazı'nda, Yemen Denizi'nde, Basra Denizi'nde, İran Denizi'nde, Çin Denizinde, Hind Denizi'nde, bu özelliklere sahip yerlerin olduğu kaynaklarda geçmektedir.

Okyanusu inceleyen bilim adamları, birbirine açılan, fakat suları birbiriyle karışmayan denizlerin bu özelliğin, "Yüzey gerilimi" adı verilen fiziksel bir kuvvetten kaynaklandığını söylemektedirler. Denizlerin farklı yoğunluklarından kaynaklanan yüzey gerilimi, adeta bir duvar gibi sularının birbirine karışmasını engellemektedir.

İbn Kesir'in bu Ayet-i Kerime'de geçen 2 denizle ilgili yorumu şöyledir: "Yani Yüce Allah, biri tatlı diğeri tuzlu olan iki su yarattı. Tatlı olan nehirler, gözeler ve kuyulardaki gibi sulardır. Tuzlu olan ise, akıcı olmayan büyük deniz suları gibi sulardır. Allah tatlı ile tuzlu arasına bir engel ve birinin diğerine ulaşmasına bir mani koydu. Bu da onların arasındaki kuru topraktır."

Taberi'nin yorumu da şöyledir: Allah Teala bu ayet-i kerimede, biri tatlı diğeri tuzlu olmak üzere iki çeşit su yarattığını beyan ediyor. Bunlardan biri, nehir, pınar ve kuyu sulan gibi, insanların içmelerine müsait olun tatlı sulardır. Diğeri ise denizlerdeki tuzlu ve acı sulardır.Ayette zikredilen "İki deniz"den maksat, ırmaklar ve denizlerdir. Bunla­rın ikisine de deniz denmesinin sebebi, denizin suyunun çok ve büyük olması­dır. Böylece "deniz" ifadesi diğer suları da içine almıştır.

İbn Cerir Ayet-i Kerimelerde geçen iki denizden, gökten inen su ile yeryüzü denizlerinin kasdedildiği görüşünü tercih etmiştir. İbn Cerir der ki: "Zira inci, gökten inen sudan ve yeryüzü denizlerinin istiridyelerinden oluşur."

İbn Abbas der ki: "Gökten yağmur yağdığı zaman, denizdeki istiridyeler ağızlarını açarlar. İçine bir yağmur damlası düşerse bu inci olur. İkrime de der ki: "Şayet bu su damlası bir istiridyenin içine düşmezse ondan anber biter." Bazı Alimler de bu Ayet-i Kerime'de bir benzetme olduğu yorumunu yapmışlardır. Bu yoruma göre; Kafir, acı denizi; mü'min de tatlı denizi temsil etmektedir. Ebussuud şöyle der: Bu, Allah'ın, mü'minler ve kafirler hakkında getirdiği darb-ı meseldir. İşte bu iki de­niz yani tatlı ve tuzlu deniz eşit olmadığı gibi mü'minle kafir, iyi ile kötü de eşit olmaz.. (DEVAM EDECEK)